Gündem Alevilerin ibadet yeri cami olmalı

Alevilerin ibadet yeri cami olmalı

18.08.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Alevileri Sünnileştirme çabaları olmadığını söyleyen Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, "Cemevine cami işlevi kazandırmak milletimizin birliğine darbe vurur" diyor

Alevilerin ibadet yeri cami olmalı

Diyanet İşleri Başkanı Yılmaz, Alevileri ateistlerin kışkırttığına inanıyor Diyanetin Aleviliğe bakışı nedir? Biz Aleviliği, Türkiyede yaşadığımız İslami ortak kültürümüzün içerisinde, bir kısım vatandaşlarımızın Hz. Aliye ve Ehlibeyte bağlılığını ifade eden ve tasavvuf ekollerinden etkilenmiş, yaşayan bir kült olarak görüyoruz. Ülkemizde yaşayan Aleviler, Bektaşi ve Alevi düşüncesi, halkımızın bir zenginliğidir. Bugün Alevilik adına bizim endişemiz, bazı ateistlerin Aleviliği istismara çalışmalarıdır. Aleviliğin ayrı bir din anlayışı gibi ortaya konulma çabalarıdır. Kışkırtma faaliyetleridir. Diyanette temsil edilemez Alevilerin Diyanette temsil edilmesi önerisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Alevi çevrelerin Diyanette temsil edilme konusunda da farklı öneriler ileri sürdükleri görülmektedir. Bu öneriler bütün Alevilerin ortak talebi de değildir. Dolayısıyla böyle bir şey söz konusu olsa bile, pratikte Alevileri kimin temsil edeceği problemi söz konusudur. Kaldı ki, mevcut yasal düzenlemeler içerisinde bu mümkün görülmemektedir. Herhangi bir mezhep veya meşrebin, ya da tarikat veya cemaatin Diyanet çatısı altında temsil edilebilmesi için Diyanetin Mezhepler ve Tarikatlar Genel Müdürlüğü haline getirilmesi gerekir ki böyle bir şey Cumhuriyeti kuran iradenin hedeflediği ulus - devlet ve toplum projesine de tamamen ters düşmektedir. Bugün İslamın iki kaynağı olan Kuran ve Peygamberimizin sahih sünnetine bağlı kalarak İslamı meshepler üstü bir bakış açısıyla yeniden anlamaya ve yorumlamaya çalışmak zorundayız. Camiler herkese açıktır Cemevlerine nasıl bakıyorsunuz? Cemevlerinin camiye alternatif bir ibadethane olduğu iddiası, tarihi gerçeklerle uyuşmamaktadır. Yeryüzünde İslam kadar ibadethane birliğini sağlayabilmiş başka bir din yoktur. Geçmişte Müslümanlar içinde tezahür etmiş en uç fıkralar dahi ibadethaneyi bölmemişken, şimdi ülkemizde cemevlerine cami mukabili bir işlev ve görünüm vererek Müslümanlığın ibadethanesini bölmeye çalışmak üzücüdür. Bu yanlışı savunmak, milletimize darbe vurur; Müslümanlar arasında tefrikanın körüklenmesine ve ayrılığın kemikleşmesine sebep olur. Cami, görüşü, düşüncesi ne olursa olsun kendini Müslüman olarak tanımlayan herkese açıktır. Dolayısıyla Alevilerin de ibadet yeri camidir. Alevileri Sünnileştirmeye çalıştığınız doğru mu? Biz hem Alevilerin, hem Sünnilerin kendi anlayışlarını sorgulamak, değişime ve diyaloğa açık hale gelmek mecburiyetinde olduğunu düşünüyoruz. Bu Aleviliğin Sünnileştirilmesi veya Sünniliğin Alevileştirilmesi olarak algılanmamalı. CEMEVLERİ HİÇ BOŞ KALMIYOR Diyanetin Alevilerin ibadet yeri camidir görüşüne rağmen, onlar cemevlerinde inançlarının gereğini yerine getiriyor. İstanbulda Karacaahmet Sultan Dergâhındaki cem ayinine gelen Aleviler ile yoksullar, önce "lokma" adı verilen yemeklerini yiyor. Dergâhtaki Karacaahmet Sultan türbesini de her yaştan Alevi ziyaret ediyor. Ülkücü araştırmacı Dr. Sezgin, "Aleviler PKKdan sonra ikinci problem" diyor Hayalleri Alevistan Alparslan Türkeşin de desteğiyle Alevileri araştıran Dr. Abdülkadir Sezgin, Türkiyeden toprak isteyen grupların, Alevistan hayali kurduğunu söylüyor Diyanette başmüfettişlik yaptığı sırada Alevilikle ilgili çalışmalarıyla tanınan, hatta Aleviler tarafından "Aleviliğin Sünnileştirilmesi çizgisinin en önemli teorisyeni, hatta uygulayıcısı" olarak görülen Dr. Abdülkadir Sezgin, ülkücü olduğunu saklamıyor. Azerbay-canda darbe girişiminde de adı geçen ve MHP iktidardayken yıllar önceki görevine, Mersine vaizliğe sürülen Dr. Sezgin, şöyle konuşuyor: Harita bile hazırlıyorlar "Alparslan Türkeşin yakınında bulunanlar, örneğin korumaları Aleviydi. O Türk soyunu birleştirmeyi esas alıyordu. Eğer arkamda rahmetli Türkeş olmasaydı, açıkça söylüyorum bu çalışmalarda başarılı olamazdım" diyen Dr. Sezgin, Fethullah Hoca konusuna da değiniyor: "Türkiyeden toprak talebi olan Alevi gruplar var. Alevistan diye devlet kurmak istiyor, haritalar yayımlıyorlar. Bunlar, PKKdan sonra Türkiye için ikinci büyük bölücü tehdit. Ama bu hallolur. Zaten tabanda problem yok. Problem entelektüel kesimde. İnanç ve ibadetler bakımından Alevi ile Sünni arasında fark yok denecek kadar az. Ben devlete, öncelikle de Diyanete anlatmak istedim: Bunlar Müslüman, bunlar doğru." Türkeşin Alevi korumaları "Alevilik Bektaşiliğe dayanan bir tarikattır" diyen Dr. Sezgin, "Tarikatlar bugün cumhuriyeti tehdit ediyor. Ama bu tehditlerini tarikat kimliğiyle değil; sivil toplum örgütü, vakıf, dernek diye yapıyorlar. Hepsi siyasetle iç içe. Tarikat ile siyaset ayrımını yapmamız lazım. Bunları, devletin denetimi altında serbest bırakmalıyız" diyor. "Fethullah Hoca, İzzettin Doğana cemevi yapma sözü vermiş. Ankarada karşılaştığımızda, Aleviliğin geçmişinde cemevi var mı? diye bana sordu. Ben de Tekke ve dergâhın adı cemevi oldu dedim. Sonra cemevi yaptırmadı. Tüm sorunların çözümü Diyanet İşlerinin elinde Diyanet İşleri Başkanlığının il müftülerine yolladığı bir rapor Yeni Düşünce Dergisinde yayımlanınca olay oldu. Buradaki "Türkiye Alevileri aslen Hanefi mezhebine mensup Tasavvufi bir hareketin mensuplarıdır" sözleri Alevilerce kimliklerini inkâr olarak görüldü. Ama esas olarak, "Cemevi binalarının, bir dinin mabedi imiş gibi, törenlerin yapıldığı bir mabet işlevi kazandığı ve devletin asker ve polisi ile çatışarak ölen birtakım kimselerin cenazelerinin de bu merkezlerde yapılan merasimlerle kaldırıldığı gözleniyor. Farklı düşünceler üzüyor Özellikle cemevi yapan ve yaptıranların bu konuda gereken dikkat, hassasiyet ve itinayı göstermedikleri, bu sebeple Alevilik - Bektaşilik konusunda halkımızda farklı düşüncelerin doğmasına sebep oldukları üzüntü ile izlenmektedir" tespitine tepki gösterildi. Zaten Alevilerin taleplerinin çoğu, bir şekilde Diyanet İşleri Başkanlığına odaklanıyor. Ne var ki, Diyanet hakkında kendi aralarında anlaşabildikleri söylenemez. Üç ana çıkış noktası var 1. Diyanetin lağvedilip din işlerinin tamamen cemaatlere bırakılması,2. Diyanetin yeniden yapılandırılıp burada Aleviliğin de temsil edilmesi,3. Diyanetin mevcut yapısını koruyarak Aleviliğin temsilinin sağlanması. Alevilerin sorunlarının çözümü için üç ayrı önerme ortaya çıkıyor: Alevi dedeleri isyan ediyor Bize de imamlar gibi maaş verilsin Gazi Cemevi dedesi Veli Gülsoy, Alevi dedelerinin yaşadığı sıkıntıyı şöyle anlatıyor: "Diyanetin 400 trilyon gibi bir bütçesi varken, Alevi dedesi cemevine gitmek için dolmuş parası bulamıyor. Diyanet gerçekten kul hakkına rıza gösteriyorsa, Kuran ilkelerine inanıyorsa, eğer adalet varsa bizim de hakkımızı versinler. Gerçekten bu memlekette hukuka, adalete inanılıyorsa Anayasanın eşitlik ilkesi, tarafsızca uygulasın. Cami hocaları gibi bizim de maaş almamız lazım. Herkesin inancına saygım vardır. Kimsenin ibadetini ipotek altına almaya hakkım yok. Ama kimse de benim ibadetimi rencide etmesin. Laik Türkiye Cumhuriyetinin yücelmesini istiyorlarsa, haklarımızı versinler." Aleviler Mecliste temsil ediliyor mu?MHPye Alevi oyu gitti mi?Aleviler Alevi partisine nasıl bakıyor?Suskunluğunu bozan Ali Haydar Veziroğlu ne dedi? YARIN: