Gündem Kavar’da yeniden hayat kuranlar

Kavar’da yeniden hayat kuranlar

05.07.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Barış süreci herkesin dilinde. Peki köylerine dönen Kürtler, istedikleri gibi bir yaşam kurabiliyor mu? Tatvan’daki Kavar havzası köylüleri, Özyeğin Vakfı’nın kalkınma projesiyle hane gelirini beş yılda yüzde 47 artırmayı başardı...

Kavar’da yeniden hayat kuranlar

1993’te göçtük İstanbul’a... 2009’da köye geri dönüş yaptık. Çok umutsuzduk. Başvurduğumuz her kurumdan geri çevrildik. Topraklarımız ipotek karşılığı bile kabul edilmiyordu...”
Dört çocuk annesi Nahiye hanım, sanki başından geçenler dünyanın en sıradan şeyleriymiş gibi, sakin bir sesle anlatıyor.
1990’larda Kavar havzasındaki altı köyden üçü boşaltılmış. Genç kadının doğduğu Avetax (Kolbaşı), onlardan biri... Pek çok Kürt gibi Nahiye hanım da köye döndüğünde evinin yerinde yeller esiyormuş. Çoğu köylü, bir süre camsız-kapısız viranelerde yaşamak zorunda kalmış.
Kendi evlerine geceleri girip çıkmış, kendi tarlalarını gizli gizli ekmişler. Nedeni, güvenlik güçleri nazarında köylülerin “potansiyel suçlu” olarak görülmesiymiş. Ancak başlarına “bir şey” gelmeyeceğinden emin olduklarında yerleşebilmişler.

Proje umut oldu
Kavarlı kadınların hikâyesini Tatvan’da, Kırsal Kalkınma Girişimcileri’nin düzenlediği panelde dinliyoruz...
Şimdiye kadar Türkiye’nin farklı 10 ilinde düzenlenen bu toplantılarda amaç, sürdürülebilir kırsal ve yerel kalkınma modellerini tartışmak. Hüsnü Özyeğin Vakfı’nın yaşam kalitesini artırmak amacıyla beş yıllığına uyguladığı “Kavar Kalkınma Projesi” mercek altında.

‘Kafayı mı yediniz?’
Özyeğin Vakfı’nın Kavar’ı seçmesinin nedeni, Türkiye’nin en yoksul illerinden biri olan Tatvan’da bulunması. 2008’de kişi başına aylık gelir, 102 TL olarak tespit edilmiş... Zorunlu göç eden yaklaşık üç bin Kavarlı’dan bini ise 2000’lerde geri dönmiş.
Vakfın köye gelişini Nahiye hanımdan dinleyelim:
“Kültür seviyemiz yüksek değildi. Kendimize güvenimiz yoktu. Bitkiden ev işine, farklı bakış açısı, umut ışığı oldu. Kavar’da kooperatif kuralım dediğimizde ‘Kavar halkı cezaevindeyken kafayı yedi’ demişler.”
‘Kafayı yedi’ denen Kavarlılar, bugün bir kooperatif sahibi... Artık ortak kullandıkları bir makine parkları, 2 ton kapasiteli süt soğutma tankları var. Yerel firmalara kendi sağdıkları sütleri satıyorlar.

Devlet okul açsa!
Kavarlılar’ın en çok istediği bir okulun yaptırılmasıymışÖ Havzaya en yakın okul Tatvan’da olduğundan, çocuklarını daha 6 yaşında yatılı ilköğretim bölge okuluna (YİBO) göndermek zorundalarmış.
Kötü şartlar, aileden uzak kalmak derken bir de YİBO’lardaki taciz olayları ortaya çıkınca aileler, kızlarını okula yollamaya çekinir olmuş.
Devlet, Kavar’a okul talebini “İhtiyaç yok” diye yıllarca reddetmiş. Vakfın çabalarıyla 2011’de nihayet okul açılmış.
4+4+4 sürprizi gelince Kavar’ın okulu, ortaokula dönüştürüldü. Sanırsınız yıl 1950: İlk dört yılı öğrenciler aynı sınıfta okuyor, tek bir öğretmenle!
Sivil toplumun yapabilecekleri bir yere kadar. Havzadaki kadınların her gün süt sağmak için saatlerce yürüdükleri “beri yolu”nun yapımı, sayısız dilekçeye rağmen, “güvenlik” gerekçesiylebir türlü kabul görmüyor.

Haberin Devamı

Kalkınalım, ama nasıl?
Devlet güçleri 1990’larda köyleri boşalttı, yaktı... Bir milyonun üzerinde Kürt köylerini terk etmek zorunda kaldı . 2001’de çıkan “Köye Dönüş Yasası” ve Kürt meselesine bakışın yumuşamaya başlamasıyla bazıları, yerlerine yurtlarına geri dönmeye çalıştı, çalışıyor.
Ancak devlet, geri dönenlerin zararını karşılamakta ve kalıcı politikalar üretmekte yetersiz kaldı. Kağıt üzerinde “geri dönüş”e izin verilse de güvenlik kuvvetleri, köylülere uzun süre engel oldu.
Bugün barış sürecini konuşuyoruz, ancak bölgedeki sorunlardan, ihtiyaçlardan ve geriye dönenlerin verdiği mücadeleden çoklukla bihaberiz.
Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Kavar havzasında yaşananlar, aslında Türkiye Kürdistan’ının son 20 yılının özeti gibi... Köye dönüş yasasıyla birlikte boşaltılan, yakılan, koruculuk dayatılan köylüler, Hüsnü Özyeğin Vakfı’nın 2009’da gelişiyle birlikte yeni beceriler edindi, tarım ve hayvancılıkta kazançlarını artırdı. En önemlisi, yıllardır istedikleri okula kavuştular.
Kavar bir umut, herkes için. Benzer projelerin yaygınlaşması, hem gerçek bir barışı tesis etmek, hem de bölgedeki ekonomik, sosyal, kültürel “normalleşme”yi sağlamak için şart...

Haberin Devamı

Kavar’da yeniden hayat kuranlar

iKavar projesi 2009’da başladığında üç kadın arıcılık eğitimi aldı. Bugün havzada 45 kadın var.

Kadınlar arıcılık yapıyor

* 90 kadın AÇEV Eğitim Programından yararlandı ve sertifika aldı. Okur yazarlık ve “Genç Kızlar Güçleniyor” eğitimleri verildi.
* Kadın arıcılar, verilen eğitim ve fonlarla sertifikalı doğal bal üretmeye başladı. Artık üç köyde kendi gelirlerini elde eden 45 kadın arıcı var. 2013 yılında 4,5 ton bal üretildi.
* Kavar’da başlatılan “El işi projesi”yle kadınların yaptığı cüzdan, tebrik kartı, fular, atkılar Marks&Spencer ve Gap mağazalarında satıldı.
* Kadınların süs bitkisi yetiştirmesi için bir sera kuruldu. Kolbaşı Köyü’nde 2014 yılında 9.500 adet çiçek üretildi .
* 20 kadına Kadın Girişimciliği Eğitimi verildi. 39 kadın çiftçi ilk kez il dışında düzenlenen teknik gezilere katıldı.

OKUL AÇILINCA DÖNÜŞ KOLAYLAŞTI
* Bolalan’da Hüsnü Özyeğin Vakfı’nın yaptırdığı Deniz Süren okulu açıldığında öğrenci sayısı 300’e çıktı.
* Çocuklar için her yıl sanat ve resim atölyeleri yapıldı. Oyuncak kütüphanesi kuruldu, demokrasi ve insan hakları eğitimleri verildi.
* 17 çocuk Köprü Projesi kapsamında Chicago’dan yaşıtları öğrencilerle mektup arkadaşlığı yaptı. Paşaelmalı mezrasında müzik korosu kuruldu.
* 25 gence proje hazırlama ve Avrupa Birliği eğitimleri verildi.
* Gençler için okuma odaları ve kütüphaneler oluşturuldu, üniversite hazırlık kursları açıldı.

Haberin Devamı

Tarım ve doğa yok olursa kaybederiz

* TEPAV raporuna göre Türkiye’de kayıtlı çiftçi sayısı 2013’te bir önceki yıla göre %12 azaldı. Ayrıca toplam tarım alanında yüzde 11’lik düşüş var.
* Tatvan’daki KKG (Kırsal Kalkınma Girişimcileri) panelinde konuşan Cengiz Aktar, “Kırsal faaliyetler layıkıyla yapılırsa bacası tütenlerden çok daha fazla getirisi var. Avustralya ve Yeni Zelanda tarımla zenginleşti” dedi.
* Panele katılan tek kamu görevlisi DAKA (Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı) Genel Sekreteri Emin Yaşar Denizci’ydi... İskenderpaşa cemaati üzerine tez yazmış olan Denizci, köylülerin “göç etme hakkı” olduğunu söyledi.
* Aktar’ın konuşmasını “köylülüğü romantize etmek”le eleştiren ve köylerdeki hayatı iyi bildiğini ifade eden Denizci, “Siz köylerde hiç çalıştınız mı?” sorusuna ise “Hayır” yanıtını verdi...

Haberin Devamı

Kavar’da artık meyve yetişiyor

Havzada meyvecilikten gelir elde edilmiyordu. 2014’te 116 ceviz bahçesi, 4 kiraz bahçesi ve yedi elma bahçesi kuruldu. meyvecilik eğitimleri ve teknik destek verildi . 2012 yılında 510 ton silajlık mısır üretildi. 22 üretici 111 dekarda mısır ekimi yaparak 396 ton ürün hasat etti. Vakfın uzmanları, hanelerde tek tek hayvancılık eğitimleri verdi.

YARIN: Dibekli köyündeki Ermeniler nereye gitti? 90’larda neler yaşandı?