Milliyet Rekabet Fiyat denetimi ve haksız fiyat

Fiyat denetimi ve haksız fiyat

03.04.2023 - 08:12 | Son Güncellenme:

Fiyatların aşırı olmaması ve adil olmasındaki ölçünün sınırının nasıl belirleneceği her somut olaya göre değişecektir.

Fiyat denetimi ve haksız fiyat

Doç. Dr. Hamdi PINAR - Bilkent Üniversitesi - Reklam Kurulu Üyesi

Haberin Devamı

Güncelliğini hiç kaybetmeyen bir konu da fiyat artışları ve bunun denetimi tartışmasıdır. Türk hukukunda fiyat denetiminde doğrudan veya dolaylı olarak birden çok yetkili kurul bulunmaktadır. Bunlar Reklam Kurulu, Rekabet Kurulu ve 2020 yılında yeni kurulan Haksız Fiyat Değerlendirme Kuruludur. Reklam Kurulu, tüketici mevzuatı çerçevesinde yetkili organdır. Bu kapsamda fiyat denetimine ilişkin olarak Kurul, tüketiciye yönelik aldatıcı reklam veya haksız ticari uygulamalar yoluyla bir mal veya hizmetin fiyat bilgileri veya fiyatın hesaplanması yönetimiyle ilgili yanlış veya yanıltıcı bilgi vermek suretiyle ihlal hâllerinde yetkilidir. Reklam Kurulu kararlarında son yıllarda özellikle fiyatlara ilişkin eylem ve işlemlerin konu edildiği görülmektedir. Bu kapsamda bir eylem veya işlemin aldatıcı reklam olması veya haksız ticari uygulama olarak nitelendirilmesi hâlinde idari para cezası verilmektedir. Ancak tarafı tüketici olmayan bir işlemdeki aşırı fiyat denetimi

Haberin Devamı

Reklam Kurulunun yetkisinde değildir. İnternet üzerinden kolay, ücretsiz ve hızlı sonuç alması açısından tüketici haklarını korumada Reklam Kurulu etkilidir. Şu link üzerinden kolaylıkla şikâyette bulunabilirsiniz: (https://www.turkiye.gov.tr/gtbreklam- ve-haksiz-ticari-uygulamasikayeti).

Rekabet Kurulu ise serbest ve sağlıklı bir rekabet ortamı içinde mal ve hizmet piyasalarının teşekkülü ve gelişmesinden sorumludur. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun gereğince rakipler arasındaki fiyat anlaşmaları, marka içi rekabeti kaldıran sabit fiyat uygulamaları gibi rekabeti bozan anlaşmalar yasaktır (madde 4). Ayrıca ilgili ürünün fiyatı ile ekonomik değerinin arasında normal karşılanmayacak bir fark yaratılması suretiyle hâkim durumun kötüye kullanılması da yasaktır (madde 6). Dolayısıyla rakipler arasındaki bir fiyat anlaşması olmadığı durumda veya hâkim durumda olmayan bir teşebbüsün aşırı fiyat uygulaması da bir ihlâl olamayacaktır. Böylesi durumlarda Rekabet Kurulu da bu konuda karar almaya yetkili değildir. Kurulun özellikle son yıllarda perakende sektöründeki teşebbüsler arasında satış fiyatı ve fiyatlarda artışa ilişkin koordinasyon sağlanması hususunun incelenmesine ağırlık verdiği ve rekor düzeyde yüksek idari para cezaları uyguladığı görülmektedir.

Haberin Devamı

Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu ise 2020 yılında kurulmuştur ve Kovid-19 salgını nedeniyle ekonomi alanında yaşanan gelişmelerin bir sonucudur. Artık sonuna geldiğimiz salgın ekonomik kalıcı etkiler bırakmış, bu süreçte ekonomik alanda yaşanan sorunlar, yeni hukuki düzenlemelerin yapılmasını zorunlu kılmıştır. Bu kapsamda ülkemizde 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da yapılan değişiklikle fahiş fiyat artışı ve stokçuluğa ilişkin yeni bir yasal düzenleme getirilerek Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu adı altında yeni bir kurul oluşturulmuştur. Bu Kurul, üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamalarına yönelik düzenlemeler yapmaya, gerektiğinde denetim ve incelemelerde bulunarak idari para cezası uygulamaya ve her türlü tedbiri almaya yetkili kılınmıştır.

Haberin Devamı

Kurulun incelemekle görevli olduğu fahiş fiyat artışı olağanüstü hâl, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlarla sınırlıdır. Bu dönemlerde üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından satışa sunulan ve kamunun beslenme, sağlıklı yaşama ve korunma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için zorunlu olan mal ve hizmetlerin fiyatında girdi ve diğer üretim maliyetlerindeki artış gibi haklı bir sebebe dayanmaksızın yapılan aşırı ve adil olmayan artış şeklinde tanımlanmıştır. Kurulun inceleme alanına giren fiyatların aşırı olmaması ve adil olmasındaki ölçünün sınırının nasıl belirleneceği her somut olaya göre değişecektir. Böyle muğlak bir durumda, bu konu hakkında verilen kararlar da hâliyle tartışmalı olacaktır. Bu sebeple inceleme esaslarında şeffaflığın sağlanabilmesi için Kurul kararların yayımlanması, en azından istinaf aşamasıyla içtihat birliğinin sağlanabilmesi amacıyla Kurul kararlarına karşı başvuru yolunun idari yargı yeri olarak belirlenmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Haberin Devamı

Üç temel esas

Ekonomi hukukunun üç temel esası; rekabet serbestisi, dürüstlük kuralı ve irade özerkliğidir. Dolayısıyla yapılacak incelemede sözleşme özgürlüğü ve fiyat serbestisi olmamalıdır. Bununla birlikte olağanüstü durumlarda piyasanın kısa süre içinde kendi dengesini bulmasının mümkün olmadığı da mutlaka göz önüne alınmalıdır. Devletler belli dönemlerde hukuki yolla doğrudan piyasaya müdahale etme ihtiyacı duymaktadır. Ancak fiyata ilişkin müdahalenin ancak sosyal refahın sağlanması için bu gibi durumlarda gündeme gelmesi, fahiş fiyata müdahalenin sınırlı bir şekilde uygulanması önemlidir. Bunun sonucu olarak fiyata müdahaleye ilişkin kanuni düzenlemelerin taraflar arasındaki, olağanüstü durumların neden olduğu muhakeme yetersizliği, pazarlık gücü veya bilgi eşitsizliği gibi aksaklıkları giderme amacıyla sınırlı tutulması gerektiği, her somut olaya göre inceleme yapılırken esas kuralın rekabet serbestisi ve sözleşme özgürlüğü olduğu unutulmamalıdır.

Müdahalenin sınırı ise her somut olay özelinde anayasal ölçülülük ilkesi dâhilinde değerlendirilmelidir.

Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun zaman bakımından yetkisi

Kurulun çalışma esaslarının düzenlendiği ikincil mevzuatta bu Kurulun olağanüstü hâl, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlarda faaliyet göstereceğini ve kamunun beslenme, sağlıklı yaşama ve korunma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için zorunlu olan ürünlerin fiyat artışını incelemekle görevli olduğu düzenlenmiştir. 2020 yılında göreve başlayan bu yeni Kurulun uygulama esaslarında hâlen açıklık getirilmemiş birtakım muğlak hususlar olduğunu belirtmek gerekir.

Ekonomik dalgalanmanın varlığının hangi hâllerde kabul edileceği, böyle bir durumda Kurulun tam olarak hangi tarih itibariyle faaliyete geçeceğinin ne şekilde tespit edileceği gibi hususlarda tam bir açıklık yoktur. Örneğin Kovid-19 pandemi süresince Kurulun faaliyette olduğu bilinmekle birlikte hangi şartlarda Kovid-19’un ekonomik dalgalanmadaki etkisinin veya yarattığı acil durumun bittiğinin kabul edileceği, bu anlamda Kurulun görevinin sona ereceği tarihin ne şekilde belirleneceği de açıklığa kavuşturulması gereken konulardandır. Benzer şekilde 2021 yılı son aylarında uygulanan yeni bir ekonomik politika kapsamında düşük faiz tercihinin sebep olduğu döviz kurlarındaki artışlardan dolayı yaşanılan ekonomik dalgalanma döneminin Kurulun görevde olması gereken bir dönem olup olmadığı da belirsizdir. Buna karşın basında çıkan haberlerden edinilen bilgiye göre, Ticaret Bakanlığından yapılan açıklamada; Kurulun, 2022 yılı Kasım ayında 7. toplantısını gerçekleştirdiği ve aralarında ulusal marketlerin de bulunduğu 21 işletmeye toplam 9 milyon 403 bin 237,50 Türk Lirası idari para cezası uygulandığı duyurulmuştur. Öyleyse Perakende Kanunu’na göre; olağanüstü hâl, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlarda görevli olacak olan Kurul, 2022 Kasım ayı itibariyle halen görev başındadır.

Aynı fiyat artışı davranışı birden fazla kurulun görev alanına girebilir mi?

Doğrudan veya dolaylı olarak fiyat tespitiyle ilgili olan Reklam Kurulu, Rekabet Kurulu ve Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun getiriliş amacı ve dayandıkları mevzuat farklıdır. Bu kapsamda örneğin Reklam Kurulu, yalnızca tarafı tüketici olan işlemlerde görevliyken, Rekabet Kurulu ilgili ürün pazarında rekabeti bozan anlaşma ve hâkim durumda olan bir teşebbüsün aşırı fiyatlama davranışını incelemekle görevlidir. Bu iki kurul için fiyatı incelenecek ürün ve görevde oldukları zaman konusunda bir sınırlama bulunmazken, Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu ise yalnızca temel ihtiyaçların karşılanması için zorunlu mal ve hizmetleri inceler ve görevi ise sadece olağanüstü durumlarla sınırlıdır. Bazı istisnai hâllerde birden fazla kurulun yetki alanına giren durumların olması da mümkündür. Bu hâllerde yaşanacak yetki çatışmasının çözümünde Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun acil durumlarda piyasa dengesinin ve tüketici refahının bozulması engellemek ve bu yönde hızlı müdahalede bulunmak için oluşturulduğu göz önüne alınmalıdır. Sonraki tarihli ve istisnaî hâller için getirilmiş özel nitelikli bu düzenlemelerin uygulanmasına öncelik tanınmalıdır. Ancak, birden çok kurulun yetkili olduğu hâller için, Perakende Kanunu’nda yer alan mevcut düzenlemeler bu sonuca ulaşmaya uygun olmadığından Perakende Kanunu’nda bahse konu yetki çatışması hâllerinde Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun işlevsiz bırakılmaması yönünde mevzuat değişikliğine ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz. Bu konuda ayrıntılı bir makalemizi de tavsiye ederiz: “Türk Hukukunda Fiyat Artışlarının Denetlenmesi ve Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu”, Prof. Dr. Zühtü Aytaç’a Armağan, Ed. K. Özkorkut vd. İstanbul 2022, s. 823-889 (Özlem Türkoğlu ile birlikte yazılmıştır).

Yazarlar