Editörün Seçtikleri Çağdaş köleler

Çağdaş köleler

19.08.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Çağdaş köleler

Çağdaş köleler

       YOKSULLUĞUN getirdiği sefalet ile mücadelelerine, Diyarbakır - Arifiye arasındaki 1643 kilometrelik "Utanç Treni" yolculuğunu da ekleyen fındık işçileri, her yönleriyle "çagdaş bir köle ticareti" yaşıyor sanki.
       Boşaltılan köylerinden binlerce kilometrelik yolu katederek bir lokma ekmeğin peşine düşen bu insanlar, bu da yetmezmiş gibi sadece Doğu'dan geldikleri için Ordu'da tarlalardan toplanarak şehir dışına çıkartılıyor, Arifiye'de yabancı bir ülkeye gelmiş gibi kimlik kontrolü ve üst aramasına tabi tutuluyor.

       53 saat aç ve susuz, tarifsiz bir sefalet içinde yapılan yolculuktan sonra tamamen yabancısı olduğu bir diyara fındık toplamaya gelen çoluk çocuk, yaşlı genç utanç yolcuları, trenlerden iner inmez derin bir "Oh" çekiyor.
       Trenin dayanılmaz havasının sıkıntısı, yerini iş bulma umuduna bırakırken, trenin bir yarısı, "çavuş, dayıbaşı ve elçi" denen insan simsarlarının gözetiminde kimlik kontrolüne giriyor. Simsarlar aracılığı ile gelmeyen diğer yarısı ise, döşeklerine sadece iş bulma umudunu sararak yollara çıkmanın şaşkınlığını yaşıyor.
       Emeğini çavuşa ve simsarlara teslim etmeyenlerin bir ay sürmesi beklenen fındık toplama işine girmesi o kadar kolay değil. Simsarlara komisyonlarını ödemeyi göze almak zorunda olan işçiler, "çavuş" denen yöredeki insan tacirlerine pazarlıksız kendilerini teslim ediyor. Çavuş, dayıbaşı denen daha büyük simsara elindeki insan sayısını bildiriyor. Dayıbaşı'da "elçi" denen diğer simsara trende getirdiği 'işçileri' teslim ediyor. Dayıbaşları ve elçiler köle ticareti ile geçinen kişiler. Kıştan tarla sahipleri ile bağlantılarını kuruyorlar.

       Çavuşlar topladığı işçilerin başında tarlada bulunup iyi çalışıp çalışmadığını kontrol ederken, tarla sahibinden iki yevmiye para alıyor.
       Diyarbakır'da çavuşların amiri durumundaki dayıbaşı, gönderilen her işçinin yevmiyesinden yüzde 10 payı alıyor. Elçi de çalışılacak tarla sahipleri ile anlaşıp kendisine düşen yüzde 10'u alıyor. Böylece köle ticaretindeki klasik halka tamamlanıp, çalışıp gerçek teri dökeceklerin boynuna asılıyor.
       Kısacası her fındık toplama dönemi sonuna doğru kaymakamlık tarafından yöredeki çiftçiler ve belediye tarafından ortaklaşa belirlenen ortalama yevmiyenin yüzde 20'si, çalışanların eline geçmeden kaynağından kesiliyor. Yevmiyeler çalışanlara değil, elçilere ödeniyor. Bu şartlara rağmen sabah 07.00'den akşam saat 19.00'a kadar 12 saat çalışan işçilere 1 saat yemek molası veriliyor. Aynı koşullarda çalışan çocuklar yarım yevmiye alıyor.
       Bu yıl çalışmaya gelenler henüz ortamlama yevmiyeyi bilmediklerini belirtirken, geçen yıl verilen 1 milyon 100 bin liradan kesintiler sonrasında ellerine 800 bin lira geçtiğini belirtiyor. Bu yıl yevmiyenin 2 milyon lira dolayında olduğu söylense de, çok fazla işçi geldiği için rakamın ancak 1 milyon 500 bin liraya çıkacağını belirten bir elçi, dayıbaşı ve kendi paylarından sonra işçilerin eline ancak 1 milyon 200 bin lira geçeceğini söylüyor. Çalışmak için 53 saatlik yolu aç ve susuz gelen işçilerin bir kısmı ise hiç para almıyor. Bunlardan biri olan Mustafa Gül, geçen kıştan dayıbaşından borç aldığını belirterek, "Kazandığım ile borçlarımı kapatacağım, sonrası Allahkerim" diyor.

       ADAPAZARI Arifiye'ye gelenlerin bir sonraki durağı Karasu, Akçakoca, Melenağzı, Limandere, Kocaali gibi yöreler.
       En çok fındık etkili alanın bulunduğu Karasu'nun Kocaali Köyü, geçmiş yıllarda nerdeyse toplanma yeri olmuş. Özellikle Kocaali ile deniz kıyısı arasında bir yer var ki, Diyarbakır'dan göçenlere yapılan muamelenin adını yansıtıyor. "Köpek Meydanı" adı özellikle elçi ve dayıbaşları başta olmak üzere göçenlerin hafızalarında kötü bir yer edinmiş.
       Yaklaşık 2 bin 500 kişinin kendisine bağlı olduğunu söyleyen ve Adapazarı'nda elçi olarak iş yapan Fahrettin Gümüş, "Bu yerde bizler toplanıyorduk. İş beklemek için çadırları kurduğumuzda, tarla sahipleri gelip bizle buralarda anlaşıyordu. Oradan denize gidenleri rahatsız ettiğimiz düşünüldüğü için polis bizi buradan çıkardı. Buraya ne yazık ki şimdi Köpek Meydanı deniyor" diyor.
       Yıldan yıla sayılarının artması, fındık işçisinin değerini iyice ayacağa düşürmüş; çoğu iş bulamadan yol kenarlarındaki çadırlarında bekleşiyor. Adapazarı'nda fındık olmazsa Manisa'da üzüm, o da olmazsa İzmir ve Adana taraflarına pamuk toplamaya gidecekler. Hiç iş bulamayanlar ise evlerine dönüş bileti kestirecekler. Sefalet ise ne bu yıl, ne de gelecek yıl bitecek.
       Rezalet ve sömürü, bu insanları mezara kadar takip edecek.

Yazarlar