Editörün Seçtikleri Kilise perdesi Mardİn’den

Kilise perdesi Mardİn’den

31.05.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kilise perdesi Mardİn’den

Kilise perdesi Mardİn’den


Mardin’de baba mesleği perdeciliği hâlâ sürdüren, 90’ını aşmış Nasra Nine, desenleri ve renkleriyle kiliselerin içinde


       Beze hayat vermek, onu yaşanabilir kılmak yaklaşık bir asırdır onun tutkusu. Babadan kalma mesleğini ilerlemiş yaşına, zor gören gözlerine rağmen ayakta tutuyor hiç bıkmaksızın. Hayat verdiği bezler bugün Anadolu’nun ve dünyanın bir çok kilisesinde yaşıyor. Mardin’den dünyaya açılan bir kapı sanki. Fırçasından damlayan her boya, kalıbından yayılan her desen, kendisine özel. Yazmacılığı ile bilinen Tokat’ta bu meslek yok olma yolundayken, o, Mardin’de bu kültürü sürdürüyor tüm güzelliğiyle. Özene bezene yaptığı desenler karşısında büyülenmemek elde değil. Kimden mi söz ediyoruz? Mardin’de, 600 yıl eskiye dayanan bir evde, Anadolu’nun en eski mesleğini sürdüren Nasra Sımmesshindi’den.

Dünyayı dolaşmış

       Nasra Nine, bildiği kadarıyla 90 yaşını aşmış durumda. Ama baktığınızda hiç o kadar da yaşlı demezsiniz. Göznuru ile yaptığı işleri dolapların raflarından birer birer alıp önümüze dizerken gösterdiği çevikliği ve yüz hatlarında hiç eksilmeyen tebessümü onu genç kılan. Anadolu’nun efsaneleşmiş konukseverliği ve insan sevgisi de bunun cabası. Nasra Nine, dünyanın birçok ülkesini gezmiş. Hindistan’dan Kanada’ya kadar Avrupa’daki birçok kenti de görme fırsatı bulmuş. Niagara Şelalesi’ni hiç unutamadığını anlatıyor büyük bir heyecanla. Ama o, bu kadar yer gördükten sonra yine de vatan hasreti çekenlerden. “Havası mı suyu mu nedir seni Mardin’e çeken" diye sorduğumuzda ise cevabı hemen hazır Nasra Nine’nin: “Mardin’in insanı bir başka."

İhraç ediyor

       Beze hayat vermeyi Nasra Nine’ye babası daha çocukken öğretmiş. Babasının duvarda asılı resmine bakarak “O tam bir sanatçıydı" diyor Nasra Nine. Babasından kalan tahta kalıplarla bezlere renk veren Nasra Nine’nin yaptığı perdeler bugün hâlâ kileselerde asılı duruyor. Halep, Şam, Kudüs, Kanada ve Brezilya’dan gelip kilise için örtü alıyorlar. Hem ülkemizi hem de inanç turizmi çerçevesinde kabuğunu yırtmaya çalışan Mardin’i tanıtıyor. Bunun yanında da ihracat yaparak döviz girdisi sağlıyor ülkemize. “Kendileri yapamıyor mu ki binlerce kilometre uzaktan gelip sizden alıyorlar" diye sorduğumuzda ise Nasra Nine şunları söylüyor: “Bugün perde yapan fabrika çok. Ama benim yaptıklarım hâlâ eski yöntemlerle. Asırlar öncesinden hazırlanan tahta kalıpları ve desenleri bulmaları zor. Kiliselerin hepsinin içi de eski eserlerle dolu. Yeni tip perdeler o kıymetli eserlerin yanında güzel durmaz. Üstelik benim yaptıklarımda göz nuru, el emeği var."

Desenlere son şekil

       Büyük boy perdeler için bazen aylarca uğraştığı oluyor Nasra’nın. Bıkmadan, usanmadan önce beze desenleri çiziyor. Ardından da kendine has boya karışımı ile kalıpları birer birer desenlerin üzerine basıyor. Sonra küçük fırçalar ile desenlere son şeklini veriyor renk renk. Fırçadan süzülen her boya göz kamaştırıyor adeta. İster istemez büyüleniyor insan. Sanatın yaşının olmadığı bir kez daha doğrulanıyor önümüzde. Sabahın erken saatlerinden, akşam gün batımına kadar çalıştığını söylüyor Nasra. Aylarca uğraştığı perdeyi kilisede asılı görünce de büyük keyif aldığını ve o vakit dinlendiğini belirtmeden de edemiyor.

Heyecanlı

       Bütün bunları anlatırken yaşadığı heyecanı yüzünden okumamak mümkün değil. Odanın içinde koşuşturup yaptığı işleri çıkarıyor bir bir. Çalışmanın yaşı olmadığının ısrarla altını çiziyor. Kendisi Süryani olan Nasra, Müslüman komşuları ile birbirlerinin bayramlarını mutlaka tebrik ettiklerini belirtiyor. Bunun yanında bir de espri yapıyor: “Müslümanlar için namazgah yapıyordum. Ama hiç kimse almıyordu. Sonradan bir Müslüman komşum, ‘Namazgahların üzerinde kuş figürleri var. Sen onları canlandırdığın için üzerinde namaz kılınmaz’ dedi. Şimdi ben de artık namazgah yapmıyorum."

Yazarlar