Mehmet Çağan

Mehmet Çağan

mehmet@mehmetcagan.com

Tüm Yazıları

Kilo problemi ile çalıştığım kişiye ilk dediğim; "Bu yapacağımız çalışma seni kilo aldırtmaya ve verdirtmeye odaklamaz, sadece ideal kiloyu ve sağlığı korumayı hedefler. Psikoloji biliminin cevabını vermekte zorlandığı yer de burasıdır; huzurlu, mutlu olmak kadar iyi olma halinin ne kadar süre korunacağıdır. Çünkü bir dakika sonra karşılaşacağın olumsuz durumun şiddeti, nasıl tepki vereceğin, bu durumun sizi ne kadar etkilediği her şeyi değiştirebilir."

İyi olma halini korumak istiyorsanız olumsuz durumlarla sakinlikle baş etmeyi, ihtiyaç ve isteklerinizi karşılamayı ve en önemlisi şiddeti tanımayı, sınır koymayı öğrenmelisinizdir... Sınır koymayı bilmeyen bir insanın karşı karşıya olduğu duruma “vahşi hayat” diyorum çünkü kötü saldırganlığa başvuran bir insan güç peşinde koşar ve gücü elinde tutmak için her yolu dener; gizli veya açıktan şiddet uygulayabilir, sizi manipüle edebilir, sevgi sözcükleriyle tartaklayabilir. Bilincin şiddetle baş edemezse, bu kişiye “Dur!” denilmezse işte o zaman bilinçaltındaki bütün denge adım adım bozulmaya başlar!

Haberin Devamı

Hep karıştırılır; güç ile öz güveni birbirinden ayırmak gerekiyor. Güç arzusu yönetme isteği ve bencillikten, özgüvense her iki taraf için adil olanı bulmayı istemekten geçer. Güçlü insan olumsuz bir eleştiriye sert tepki gösterebilirken öz güvenli kişi şahsileştirmez. Özgüven içseldir, güç arzusu dışsaldır, dışarıdan beslenir. Özgüven kalıcıdır, güç geçicidir. O yüzden güçlenmek, kendini değerli hissetmek, saygı duyulan birisi olmak için para kazanan bir insanın bilinçaltında “para kaybetme ve güçsüzleşme kaygısı” oluşması, bunun ardından da kötü saldırganlığının, şiddet isteğinin ortaya çıkması çok normaldir.

Bir antisosyalin peşine düştüğü danışanıma sordum, on üzerinden kaç “KORKU” hissediyorsun? Bana “on” dedi. Peki on üzerinden ona “ACIYOR” veya “ÜZÜLÜYOR MUSUN?” dedim. Ona da “on” dedi. On korku, on acıma. Bu durum içsel çatışma yaratır ve siz “Bana böyle davranamazsın! Beni rahatsız ediyorsun! Dur artık!” derken kelimelerinizin etkisi azalır. Çünkü bütün şiddet uygulayıcıları sizin iç dünyanızı, güçlü ve zayıf yönlerinizi, bilinçaltı gediklerinizi bilir.

Haberin Devamı

Pazarlamacılar iyi bilir, sadece inandığın, ikna olduğun bir ürünü satabilirsin. Bir damla şüphe müşterinin size inanmaması için yeterlidir ve her şeyi mahvedebilir çünkü şüphe ses tonunuz, beden diliniz aracılığıyla karşınızdakine geçer. “Seni seviyorum, sen beni her şeyimsin!” derken beden diliyle veya bakışlarıyla size küfreden birisini hatırlıyor musunuz? Bu da böyle bir durumdur. Kelimeler farklı, duygusu farklı.

Şiddet karşısında neden sınır koyamıyorum Duygularını tanı

Yalancı karakterlerin ikna gücünün yüksek olmasının altında yatan şudur, söylediği yalana gerçek gibi inanmalarıdır! Ama onların ne söylediğini takip ederseniz unuttuğunu fark edersiniz çünkü onlar hatırlayamazlar, devamlı yalan söyleyenler hikâyeyi kaybederler… Bütün manipülasyoncular kendini olduğundan farklı gösterirler ve suçunu kabul etmezler, -mış gibi yapıp hep seni suçlarlar ve sana “Ona böyle davrandığım için utanıyorum! O hep benim iyiliğimi istiyor oysa! Onun yanında olmalıyım! Ona üzülüyorum, acıyorum, o düzelebilir çünkü o öyle biri değil” dedirtirler. Sizi olmadığınız halde size “Ben suçluyum” dedirtirler.

Haberin Devamı

Olumsuz duygular bizi korumak için varlar ve faydalıdırlar. Olumsuz duyguyu yaşama ve onu en uygun şekilde sakinlikle söyleme hakkına zaten sahipsiniz. Duyguların davranış üzerindeki etkisini fark etmek ve olumsuz duyguları yönetmek etkin sınır koymak için önemlidir. Korktuğu kişiye acıyan danışanım duygularının onu yönlendirdiği yöne gittiğini bilmiyordu. Oysa korkusu önlem almak için onu harekete geçirirken, acıma duygusu elini kolunu bağlamıştı! Yani sınır koymaktaki en büyük engeli, yine kendisiydi. Danışanım “Hocam ben dava açtım! Uzaklaştırma aldı” demişti. Ben de ona, “Sen mahkemeyi kazandığında bu kişi durmazsa o kişi ne hissettiğini fark ediyor ve ona acıdığını biliyor olabilir. Bu yüzden bu duygunun üzerine gideceğiz demiştim.

Kısacası iç huzuru, mutluluğu elde etmek için seni saldırganlaştıran duyguları fark etmek önemlidir. Bencillik, kibir, üstünlük duygusu, nefret, düşmanlık, öç almak, kindarlık, kıskançlık, haset etmek, aşağılamak, kaygı, korku ve öfke seni saldırganlaştırır. Ona acımak, üzülmek, iyi insan olma çabası, kimseyi kırmama düşüncesi, onu değiştirme çabası veya o düzelecek hayali, sorumluluklarını üstlenmemek, ihtiyaç ve isteklerini karşılamak için saldırgana muhtaç olmak sınır koymanın önündeki bilinçaltı engelleridir.

Susup, sabredip Allah’a havale ederek veya bağırarak, bir şeyleri fırlatarak sınır koyamazsınız. Zarar verme isteği ile sınır koymayı yani kendini korumayı birbirinden ayırmalısınız. Biri savaş biri barış sanatını sahiplenir. Sınır koymak, barış sanatıyla alakalıdır. Musa Mısır halkını kaçırırken Kızıl Deniz’i geçer ve bir yerde durur. Herkes Firavun’un ordusu gelene kadar kılıç çalışıp antrenman yaparken, yerde oturan bir adamı görür. Musa, "Neden oturuyorsun, sen de onlarla birlikte çalışsana" der. Adam reddeder çünkü onu Tanrı’nın koruduğunu ve kendisini korumak için bir şeyler yaparsa Tanrı'ya yanlış yapmış olduğunu söyler. Musa ona bir hikâye anlatmaya başlar. Boğularak ölen bir adam melekleri görür ve beni Tanrı'ya götürün, melekler her şeyin farkındadır ve onu Tanrı'nın yanına götürürler. Adam, Tanrı'ya Bana neden yardım etmedin, oysa ben sana her an inanıyordum" der. Tanrı “Evini su bastığında sana komşunu gönderdim, ‘Tanrı beni kurtaracak’ diye reddettin. Kayık gönderdim, ‘Tanrı beni kurtaracak’ diye reddettin. Bacadan ip sarkıttım, tutmadın. ‘Tanrı beni kurtaracak’ diye reddettin. Mucize bekledin. Oysa ben şanslarla kendimi gösterdim. Sana yardım etmek istedim ama sen reddettin…”

Zaten araştırmacı bir dindar İslam’ın 5 hedefini bilir: canını koru, aklını koru, malını koru, neslini ve dinini koru. Yani sınır koymak, canı ve aklı korumak demektir. Gözüne sertçe yumruk atanın kolunu sertçe tutmanın neresi yanlış ki? Bir saldırganın karşısında durmak için doğuştan içgüdüsel tepkilerin vardır. Bebekken acı bir şey ağzımıza aldığımızda hemen tükürürdün çünkü ağzımızdaki acı hissi zehir anlamına gelir. Aynı şekilde bir araç üzerine hızla gelirse korkudan hızla kenara atlarsın, buna “refleks” denir. Hücrelerindeki, atom altı frekanslarındaki var olan “evren kodu” bu. Refleksin faydasıysa hayatta kalmak ve kendini korumaktır. Bilinçaltında hasar olanlar bu gücünü etkin kullanamazlar.

Şiddete maruz kalarak büyüyen kişiler herkesi idare etmekten, hep kendilerini suçlamaktan bu gücünü fark edemezler. Sınır koymayı aikidoya benzetiyorum. Aikidocu kazanmayı değil, tehdidi ortadan kaldırmayı hedefler. O saldırmaz, kötü saldırganın kendi sıradan enerjisi ile onu alt eder. Hiç enerji kullanmadan tehdidi ortadan kaldırmayı hedefler. Aikidonun kurucusu O’Sensei Morihei Ueshiba der ki “Başkalarını doğru yola getirmek değildir aikido; onun amacı, kendimizi doğru yola götürmektir... Ve ki enerjisi iki türdür. Sıradan ki ve gerçek ki. Sıradan “ki”, kaba ve ağırdır. Gerçek “ki”, hafif ve çok yönlü. İyi bir uygulama için kendini sıradan “ki” den kurtar ve tüm organlarını gerçek ki ile doldur. Bu, güçlü tekniğin temelidir. Bu barış sanatının yoludur.”

Kötü saldırganlığını, sıradan “ki”yi yok etmenin altından anahtarı şudur: Olumsuz duygularını fark edip, yönetmek ve haset etmek, kin, böbürlenmek gibi zararlı olanları yok etmek iyi saldırganlığını ortaya çıkarır. Evet, iyi insanlar da birer saldırgandır çünkü size saldıran birisinin karşısında durabilmeniz için o üzülmesin, onun canı yanmasın, ben kötü birisi olmak ve ona zarar vermek istemiyorum gibi düşüncelerinizden arınmalısınızdır. Gözüne sertçe yumruk atanın kolunu sertçe tutmanın neresi yanlış ki? Bilinçaltınız onarıldığında ne dediğimi daha iyi anlayacaksınız.

Duyguları yönetmen için farkındalık alıştırması yapmalısın:

Her istemediğin davranışı yaptığında bu antrenmanı yapabilirsin:

Bir kağıda:

Olay:
Olumsuz duygu:
Olumsuz düşünce:
Davranış:

Örnek:

Olay: Biri bana bağırdığında, sertçe eleştirdiğinde
Olumsuz duygu: Korku, kaygı
Olumsuz düşünce: Ya bana zarar verirse!
Davranış: İdare etme, susma, haklısın de!

Şunu bil ki bilinçaltı neyi neden yaptığını fark edersen onu yönetmeye başlar. Bunu devamlı yap, yirmi gün dene, eğer işe yaramıyorsa hemen danışmanlık almalısın çünkü fark ettiğin bir şeyi yönetememenin nedeni bilinçaltıdır.