Senem Aydın

Senem Aydın

senem.aydin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Öncelikle sizi tanıyalım...  Tasarım ve moda sektörüne nasıl geçiş yaptığınızdan bahseder misiniz?

Büşra Yılmaz: Farklı mesleki birikimlere sahip üç kardeşiz. Ben iletişim alanında, Esra eğitim alanında, Hilal ise sürdürülebilirlik alanında uzmanlığa sahip. Mesleki olarak tasarımdan uzak olsak da bir şeyleri farklı yapmayı, kendin yap projeleriyle farklı tasarımları hayata geçirmeyi hep çok sevdik. Bu tasarımlar bazen bir tablo, bazen bir orta sehpa, çoğu zamansa eniştemizin atölyesinden aldığımız deri parçalarından çantalar olarak hayat buldu. Sanırım en çok da deri çantaları sevdik, şartlar olgunlaşınca da seçimimiz doğal olarak bu sektörden yana oldu.

Haberin Devamı

Tomologo'nun hikayesi nasıl başladı?

Büşra Yılmaz: Markamız çok eskiye dayanıyor desek yalan olmaz. Küçükken en sevdiğimiz oyunlardan biri eski kumaşlardan bir ‘kreasyon’ oluşturup podyumda yürüyüp bir moda şovu düzenlemekti. Bu oyunda bir markamız olurdu ve adı da Tomologo’ydu, neden bilmiyoruz öyle uydurmuşuz. Pandemi döneminin insanlar üzerindeki hayatı daha fazla sorgulama etkisiyle birlikte yıllar sonra hayatımızda bazı şeyleri değiştirmek istedik, kendimize ait bir şey üretmek istedik. Bunu yaparken bizden ve ailemizden bir değeri devam ettirme fikri  çok anlamlı geldi. Ailemizin zanaatkarı Kenan Köprücü, çıraklıktan ustalığa 44 yılını deri çanta zanaatine adamış, aynı zamanda eniştemiz. Tomologo da özgün ve zamansız tasarımlarıyla onun ustalığını yaşatacak bir marka olarak doğdu.

Modayı seviyoruz ama gezegenimizi daha fazla

Pandemi döneminde markanızı yaratmak ne gibi riskler doğurdu? Bu süreç sizi nasıl etkiledi?

Hilal Adalı: Tomologo pandemiye rağmen değil, pandemi sayesinde kuruldu. Uzun zamandır yapmayı hayal ettiklerimizi hayata geçirme cesaretini bulduk. Tabii sonrasında doğru zamanda mı çıkış yaptık diye çok sorguladık... Pandemi, ülke-dünya ekonomisi ve son dönemde her anlamda etkilendiğimiz savaş… İlk başta kapanmalardan dolayı malzeme temin etme ve üretim de çok aksadı ama sonucuna inandığımız için bu zorlukları bir şekilde aştık. Fiziksel bir mağazamız olmadığı için de sanırım minimum riskimiz vardı.

Haberin Devamı

Koleksiyondan ve markanızı taşımak istediğiniz noktadan bahseder misiniz?

Esra Yılmaz: 2021’in ilk iki ayını markamızın vizyonunu oluşturmaya adadık. Bizim için çok heyecanlı bir dönemdi, hayalini kurduğumuz şeyleri yazdık. Markamızın ruhunu oluşturan değerlerini bir araya getirdikten sonra tasarımlara odaklandık.

İlk çıkış koleksiyonumuz olan T-Line için üç farklı model tasarladık: Tote, çapraz ve baget. Bu süreçte çok fazla model taraması yaptık ve diğer markalardan farklılaşan bir tasarım yapmaya özen gösterdik.Tasarımı gördüğünüzde ‘Bu bir Tomologo çantası’ diyebileceğiniz bir çizgi oluşturmaya çalıştık.

‘Az ama öz’ felsefemizin ışığında ömür boyu güzelliğini koruyacak kalitede, güvenilir ve sürdürülebilir bir marka olmak istiyoruz. Hayalimiz, markamızı büyütürken daha fazla risk alabileceğimiz tasarımlarla ön plana çıkmak.

'Sürdürülebilirlik bir felsefe'

 

Modayı seviyoruz ama gezegenimizi daha fazla

Siz modayı nasıl yorumlarsınız?

Esra Yılmaz: Artık dünyada moda için farklı bir dönemdeyiz. Kaynaklarımız için daha tasarruflu ve sürdürülebilir yöntemler bulmadan moda bizim için asla mümkün olmayacak. Modayı seviyoruz ama gezegenimizi daha fazla. Bundan dolayı ‘fast-fashion’ dediğimiz hızlı değişen moda yerine kalıcı, yavaş moda anlayışında artizanal üretimi tercih ettik. Markamızı bu etik değerlere dikkat eden tüketicilerle buluşturma gayesindeyiz.

Haberin Devamı

Sürdürülebilirlik sizin için ne ifade ediyor?

Hilal Adalı: Sürdürülebilirlik bizim için tamamlanması gereken bir liste değil; bir felsefe. Tüm kararlarımızı bu felsefeye sahip çıkarak alıyoruz: Bitkisel tanenlerle tabaklanmış deri, geri dönüştürülebilir metal aksesuar, pamuklu toz torbası, plastiksiz kargo…

Yeni bir marka olarak sınırlı kaynağımızla elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Derilerimizi Leather Working Group denetiminden geçmiş tabakhanelerde ürettiriyoruz. Şu anda dünyaca ünlü büyük moda evleri bile derilerinin tamamını bu standarttaki tabakhanelerden elde etmezken bizim markamızın en katı kurallarından biri derileri yalnızca Altın Seviye sertifikaya sahip tabakhanelerden temin etmek.

Hepsinden önemlisi bir markanın sürdürülebilir olması için şeffaf olması gerektiğine inanıyoruz. Mükemmel değiliz ve mükemmel olmadığımız her şeyi de tüketici ile paylaşmayı görevimiz sayıyoruz. Bu konuda yaptığımız örnek uygulamaları ve henüz yapmadıklarımızı şeffaf olarak paylaştığımız bir internet sayfası oluşturduk. Ulaşmak istediğimiz, hayal ettiğimiz ancak gerçekleştiremediğimiz her şeyi yazmaya çalıştık.

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Büşra Yılmaz: Moda, çok güçlü büyük markaların olduğu, rekabeti yüksek bir sektör. Buna rağmen son yıllarda küçük ölçekli artizanal ve yerel markaların sayısı hem dünyada hem de Türkiye'de artıyor. Çevresel, sosyal ve ekonomik açıdan büyük bir sorumluluğa sahip olması gereken büyük küresel markaların çoğunun bu alanlarda sınıfta kaldığını üzülerek görüyoruz. Buna karşılık tüketicinin küçük ve yerel markaları destekleme eğilimi gittikçe artıyor. Bu destek şu an Avrupa’da çok hızlı bir şekilde büyüyor, insanlar satın aldıkları her ürünün aslında nasıl bir dünya istediklerine dair bir oy olduğunun bilincinde. Türkiye'de de bu eğilimin yavaş yavaş arttığını görebiliyoruz. Hedefimiz, bu eğilimin giderek büyümesi ve bilinçli tüketiciler sayesinde ülkemizde zanaatin ve kaliteli yerel ürünlerin değerinin ait olduğu yere gelmesi.