Editörün Seçtikleri SESSİZ ÇIĞLIK!..

SESSİZ ÇIĞLIK!..

21.04.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

SESSİZ ÇIĞLIK!..

SESSİZ ÇIĞLIK..


Kadriye gelin bebeğini kucağına aldığı gün öğrendi kocasının öldüğünü. Kendisi gibi sağır ve dilsiz olan Ertan, meğer yedi aydır morgda yatıyormuş


       Zeytinburnu’nda yedi ay önce kaybolan 19 yaşındaki Ertan Arslan’ın cesedi Adli Tıp Morgu’nda bulundu. Evlendikten dört ay sonra kaybolan Ertan’ın yedi ay boyunca morgda saklanan cesedinin bulunduğu gün bir de oğlu dünyaya geldi. Anne Safiye Arslan YAKAD’ın umut duvarına astığı oğlunun resmine bakarak, “Bizde dört bin kayıbın arasına karıştık. Çalmadık kapı bırakmadık. ‘Oğlun kaçmıştır’ diyorlar. Dört ay önce karısını kaçırıp evlenen bir insan evden kaçar mı? Bu ülkede kayıp köyü mü var" diye ağıt yakıyordu.
       YAKAD’ın istatistiklerine göre dört bin kayıp vardı ve hepsinin ağıdı neredeyse aynıydı. İş dönüşü, ‘Biraz dolaşacağım’ diyen 19 yaşındaki Ertan, tüm aramalara rağmen bulunamamıştı. Emniyete, savcılığa, Adlı Tıp Morgu’na dahi resim bırakmışlardı ama sanki yer yarılmıştı. Sonra onu buldular. Karısını kaçırdığında alınan parmak izinden tesbit etmişlerdi.
       Arslan ailesi, ‘Oğlumu çürüttüler. Kayıplarla kimse ilgilenmiyor. Başvurduğumuz her kapı yüzümüze kapandı’ diyerek feryat ediyor. Adlı Tıp Morg Müdürlüğü yetkilileri, ‘Biz yazdık, mezarlıklar müdürlüğü cesedi almadı’ diyor. Mezarlıklar müdürlüğü ise, öyle bir yazışma olmadığını ileri sürüyor. Cesedin neden morgda tutulduğu sorusu muhatabına ulaşamıyor.

Sağır ve dilsizdi

       Zeytinburnu 5 Telsiz Mahallesi’nde oturuyorlardı. Yoksuldular. Altı kardeşin altısı da sağırdı. Sadece 3’ü konuşabiliyordu. Ertan, Fatih Sağır ve Dilsizler Okulu’nda tanıştığı Kadriye’ye aşık olmuştu. ‘O da sağır dilsiz, üstelik yoksul’ dediler vermediler Kadriye’yi. Kaçırdı. Babasının el arabası ile, sokak sokak dolaşıp hurda topluyordu.
       Bir akşam üzeri evden çıktı ve bir daha geri dönmedi. Karısı, hamile olduğunu dahi söyleyememişti. 3 - 5 - 6 derken 7’nci ayında Ertan’ın yokluğu artık dayanılmaz hale geldi. Yanına yengesini alıp Zeytinburnu Karakolu’nun kapısına dayandı. O el işaretiyle anlatıyor, yengesi tercüme ediyordu. “Bebeğim doğacak. Ertan’ım beni bırakıp gitmez, bulun onu" diyordu.

Karakol dosya açmamış

       İki gün sonra doğum sancısıyla hastaneye yattı. Bir oğlu olmuştu. Yoksulluk ve sefalet yuvası evine döndüğünde onu polisler karşıladı. Ertan’ı bulmuşlardı. Ertan, kaybolduğu akşam E - 5 yolu üzerinde bir trafik kazası geçirmişti. Üzerinde kimlik olmadığı için Adli Tıp Morgu’na gönderilmiş. Arslan ailesi, varını yoğunu harcayarak onu ararken o morgdaymış. Anne Safiye oğlunun ölümünün ve bir türlü bulunamamasının nedeninin araştırılmasını istiyor: “Oğlum Ağustosta kayboldu. Onlar aralıkta karakola yazı göndermişler. Gelinim karnı burnunda karakolda kendini yerden yere atınca dosyaya bakma zahmetine katlanmışlar. Bu nasıl görev, bu nasıl insanlık. Cesedi çürümüştü dokunamadım ona. Bu konunun araştırılmasını istiyorum. Devletim vatandaşının hesabını sorsun lütfen."

NE DEDİLER?

       Adli Tıp: Belediye almadı
       Adlİ Tıp Kurumu Yetkilileri, iddiaları şöyle cevaplıyor: “Ertan Arslan’ın cesedi, Zeytinburnu Cumhuriyet Savcılığı tarafından 27 Eylül 1999’da teslim edildi. Bize teslim edilen cesetler 15 gün teşhis için bekletilir ve fotoğrafları çekilir. Müracaat olmadığı zaman, defin için Büyükşehir Belediyesine müracaat ederiz. Mezarlıklar Müdürlüğü’nden cevap alamadığımız için bekletmişiz. Bu sıkıntıyı sürekli yaşıyoruz. Ailenin başvurması ile ceset teşhis edildi."

       Belediye: Bizde yazı yok
       İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürü Seyit Ahmet Olgun Adli Tıp Kurumunun iddialarını şöyle yanıtlıyor: Adli Tıptan gönderilen yazılar anında değerlendirilir. Ama böyle bir yazı yok. Bize yazının tarih ve sayısını bildirirlerse sorumlusu hakkında derhal soruşturma başlatırız. Kurumumuz bu konuda oldukça hassastır. Arşivi taradım ancak bize bildirilip yapılmamış ihmal edilmiş bir işe rastlamadık."

       Savcılık: Parmak izi ortaya çıkardı
       Zeytİnburnu Cumhuriyet Başsavcılığı ise, 26 Eylül 1999 tarihinde E5 karayolu Cevizlibağ mevkiinde meydana gelen kazayla ilgili soruşturma başlattıklarını, Ertan Arslan’ın kimliğinin de bu soruşturma çerçevesinde bulunduğunu belirtiyor. Başsavcı Erdoğan Aytaç’ın konuyla ilgili açıklaması şöyle:
       “Kazanın olduğu tarihten itibaren olay soruşturuluyor. Ölen şahsın kimliğini biz de soruşturuyorduk. Emniyete yazdığımız yazının cevabı ancak elimize ulaştı. Daha önce kız kaçırma suçundan gittiği emniyettte parmak izi alınmış.
       Bu parmak izi doğrultusunda Ertan Arslan’ın kimliği tespit edildi ve ailesine bildirildi. Arslan ailesi, savcılığın istemi üzerine Adli Tıp morguna giderek çocuklarını teşhis ettiler. 7 aylık bir süre içinde parmak izinin tespit edilip kimliğin ortaya çıkarılması normal ancak 7 ay morgda bekletilmesi bence mümkün değil. Yasal süreç 15 gündür." Savcılıkta bulunan 99/10175 sayılı hazırlık evrağına göre, E5 karayolu üzerinde akşam üzeri meydana gelen kazada ağır yaralanan kimliği belirsiz genç bir erkeğin, Zeytinburnu Göğüs Hastalıkları Hastanesi’ne kaldırıldığı, orada da yaşamıni yitirdiği belirtiliyor. Ertan Arslan’a ilk olarak çarptığı iddia edilen otomobilin sahibi Mahmut Özdemir hakkında açılacak soruşturmanın akıbetini, Adlı Tıp kurumu’ndan gelecek otopsi raporu ve trafik şübe müdürlüğünden gelecek bilirkişi raporu belirleyecek. 7 aylık süre içinde de bu raporlar henüz savcılığın eline ulaşamamış.

Yazarlar