Siyaset Bahçeli’den CHP’ye Libya tepkisi: Haritada Fizan’ın yerini gösteremez

Bahçeli’den CHP’ye Libya tepkisi: Haritada Fizan’ın yerini gösteremez

13.01.2020 - 07:50 | Son Güncellenme:

Kılıçdaroğlu’nun “Fizan çöllerinde askerimizin ne işi var” sözlerine tepki gösteren Bahçeli, “Türkiye’nin Libya’da bulunması milli şuurun harfiyen gereğidir. Dün Mustafa Kemal Paşa yapmıştı, Enver Paşa gerçekleştirmişti, şimdi de onların ahfadı  beka nöbeti için Akdeniz’in karşı kıyısında” dedi.

Bahçeli’den CHP’ye Libya tepkisi: Haritada Fizan’ın yerini gösteremez

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ABD-İran krizine ilişkin olarak “Herhangi bir ülke suçlu gördüğü bir başka devlet görevlisine açıktan tavır alıp saldırırsa adalet ve hukuk kuralları tümden rafa kalkacak, deyim yerindeyse orman kanunları geçerli olacaktır. ABD Başkanı Trump suçlu arıyorsa mesela Pensilvanya’ya bakmalıdır” dedi. CHP’yi Libya’ya asker gönderme tezkeresine karşı çıktığı için sert bir dille eleştiren Bahçeli, MHP kampının kapanışında yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:

Haberin Devamı

PENSİLVANYA’YA BAK: (ABD İran gerilimi) Herhangi bir ülke suçlu gördüğü bir başka devlet görevlisine açıktan tavır alıp saldırırsa adalet ve hukuk kuralları tümden rafa kalkacak, deyim yerindeyse orman kanunları geçerli olacaktır. ABD Başkanı’nın, “Savaşları önlemek için öldürdük” itiraf ve ifadesi uluslararası hukuka ve yerleşik insani değerlere meydan okumaktır. ABD Başkanı Trump suçlu arıyorsa mesela Pensilvanya’ya bakmalıdır. 251 vatan evladının şehadetinden, sorumlu olan bir caninin korunup kollanması hangi insani değere sığacaktır?

PKK LİDERLERİNİ DE ÖLDÜRÜN: Trump’ın, Mazlum Kobani kod isimli teröristbaşı Ferhat Abdi Şahin’le telefonla görüşüp, general diye yutturmaya çalışması gerçekleri değiştirmeye yetmeyecektir. DEAŞ liderini öldürenler, buyursunlar PKK’nın, YPG’nin ileri gelenlerini de öldürsünler ya da aradan ve önümüzden çekilip kahraman bir Türk evladının neleri yapacağını dikkatle izleyip ders alıp takip etsinler.

Haberin Devamı

AKŞENER’E ESAD YANITI: ‘Suriye’ye gidip Esad’la görüşüp problemi çözerim’ diyenler hezeyan çukuruna düşen zavallılardır. Türkiye’deki Esad lobisinin görüş ve düşünceleri defoludur, temelsizdir. CHP-İP ve bazı sözde aydınların başını çektiği Esad’cıların Baas zihniyetine muhabbet duymaları, görüşülmesini, muhatap alınmasını seslendirmeleri acıklı bir kokuşma halidir. Libya’da Hafter’le saf tutarlar, Suriye’de Esad’a yanaşırlar, Mısır’da Sisici olurlar, YPG’yi överler, PKK’yı aklarlar, FETÖ’yle kucaklaşırlar, asla Türk milletinin haysiyetli bir evladı olamazlar, milli ve yerli bir duruş gösteremezler.

MİLLİ ŞUUR GEREĞİ: CHP’nin Libya Tezkeresi’ne karşı çıkması, Hafter’i makul ve seküler görmesi ayıplı ve arızalı bir üsluptur. Bu CHP Türkiye’nin yararına ne varsa karşısında hizalanan odaktır. Fizan’ın haritada yerini gösterin deseniz emin olun gösteremez, gösterse gösterse yalan yanlış Filipinleri gösterir. Hafter’i makul bulan CHP’nin Türk askerini mahsurlu görmesi utanmazlıktır. 109 yıl önce Libya’da yaşananlar mıh gibi aklımızdadır. Türkiye’nin Libya’da bulunması milli şuurun harfiyen gereğidir. Dün Mustafa Kemal Paşa yapmıştı, Enver Paşa gerçekleştirmişti, şimdi de onların ahfadı müstesna beka nöbeti için Akdeniz’in karşı kıyısındadır.

Haberin Devamı

“CHP’ye güvenimiz yoktur”

23 Eylül’de yaşadığı rahatsızlık sonrası ilk kez kürsü konuşması yapan Bahçeli, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP’nin, FETÖ’nün siyasi ayağının ortaya çıkarılması için Meclis’e araştırma önergesi vermesiyle ilgili soru üzerine Bahçeli, “Cumhuriyet Halk Partisi’ne güvenimiz yoktur. Atatürk’ten uzaklaşmış, HADEP’le kucaklaşmış bir CHP’nin hiçbir teklifine iş birliği yapma niyetimiz de yoktur, kabulümüz de yoktur” dedi.

Bahçeli, Kanal İstanbul Projesi ile Montrö Sözleşmesi’nin bağının olup olmadığının sorulması üzerine şu cevabı verdi: “Montrö ile ilgili olmadığı devlet yöneticileri tarafından anlatılmıştır. Bir parti seçimde vadettiklerini iktidarında yapıyor, şimdi ona itiraz edenler hep oralardan geçiyorlar. Birileri çıkmış ‘yapamazlar’ diyor. Öbürü çıkmış ‘yıkarım’ diyor. Bize ne kalıyor geriye? Bana da kalan ‘yakarım’ oluyor.”