Siyaset Cumhurbaşkanı Erdoğan: 15 Temmuz ilk ihanet değil ama...

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 15 Temmuz ilk ihanet değil ama...

09.01.2017 - 14:59 | Son Güncellenme:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "15 Temmuz darbe girişimi elbette tarihimizde devletimize yapılmış ilk ihanet değildir. Fakat uygulanış şekliyle en sinsi ve pervasız darbe planıdır" dedi. FETÖ ve PKK'ya kol kanat geren ülkeleri sert dille eleştiren Erdoğan, "Terör örgütü mensupları maalesef kimi Avrupa ülkelerinde mağdur gibi karşılanmakta kol kanat geriliyor. Suriyeli mazlumlardan sığınma esirgenirken, FETÖ ve PKK'lılara altın tepside sunuluyor. Dost demeye dilim varmıyor. Ama en azından müttefik dediğimiz ülkelere bu yakışmıyor" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 15 Temmuz ilk ihanet değil ama...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9. Büyükelçiler Konferansı için Ankara'da bulunan büyükelçilere Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde öğle yemeği verdi. Büyükelçilere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konferans için belirlenen "2023'e doğru: Milli Değerler ve Kürüsel Hedefler" temasını son derece isabetli bulduğunu vurguladı.Erdoğan, "Binlerce yıllık devlet geleneğine sahip milletimiz için cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünü kutlayacağımız 2023 yılı bir mihenk taşıdır." diye konuştu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 için büyük ve iddialı hedefler ortaya koyduklarını ve bu doğrultuda emin adımlarla ilerlediklerini belirterek, "İnşallah 2023 aynı zamanda bizi 2053 ve 2071 vizyonumuza taşıyacak bir sıçrama noktası olacaktır. Dünyadaki ve bölgemizdeki tüm sıkıntılara, tüm badirelere rağmen bu hedefleri ulaşılabilir görüyor adeta bir milli seferberlik ruhuyla gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Haberin Devamı

Erdoğan, 2023 yılının aynı zamanda 1523'te Reisül Küttaplığın tesisiyle temelleri atılan hariciye teşkilatının kuruluşunun da 500. seneyi devriyesi olduğunu hatırlattı. Erdoğan, "Türkiye'nin diplomatik kabiliyetine hayran kalan çevrelerin bu köklü ve rafine birikimi hep örnek aldıklarını biliyorum. Aynı şekilde sizlerin de bir nakkaş hassasiyetiyle özünde bilgi, kabiliyet, fedakarlık ve özgüven gerektiren ve vazifenizi icra ederken 5 asırlık hariciye, 2 bin 200 yıllık da devlet geleneğimizin getirdiği o birikimle hareket edeceğinize inanıyorum." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin 2023 hedeflerini gerçekleştirmesi ve küresel ölçekte bir aktör olabilmesi noktasında hariciyeye önemli mesuliyetlerin düştüğüne işaret eden Erdoğan, "Sadece sizler değil farklı alanlarda Türkiye'nin dış politika vizyonunu hayata geçiren TİKA, YTB, AFAD, Kızılay, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı, Anadolu Ajansı gibi kuruluşlarımız da bu süreçte hayati roller üstleniyor. İnşallah önümüzdeki 6 yılı en güzel, en verimli şekilde değerlendirerek, el birliği içinde çalışarak hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyorum." dedi.

Haberin Devamı

TARİHİMİNİ EN ALÇAK TERÖR EYLEMİ

Geçen yıl konferans dolayısıyla büyükelçilere hitap ettiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sizlere hitap ederken Türkiye aleyhine çalışan odaklar arasında FETÖ'ye ayrı bir yer vermiştim. Bu şer şebekesinin diğer terör örgütlerini geride bırakan bir ihanet çizgisine sahip olduğunu ifade etmiştim. 15 Temmuz gecesi yaşananlar maalesef dile getirdiğim endişeleri teyit etmiş, bizi haklı çıkarmıştır. 15 Temmuz darbe girişimi elbette tarihimizde devlete ve millete yapılmış ilk ihanet değildir. Fakat hedefleri, uygulayıcıları ve sonuçları itibarıyla bu darbe girişimi en sinsi, en pervasız, en büyük ihanettir.

'Himmet, hizmet, diyalog ve eğitim' diyerek devletimiz içinde örgütlenen, takiye yaparak kendini gizleyen, milletimizin malını, mülkünü, evlatlarını gasbeden bu çete tarihimizin en alçak terör eylemini gerçekleştirmiştir. Her şey zıddı ile kaim, ihanet ne kadar büyükse onun karşısında milletin kıyamı da bir o kadar azametli oldu. 15 Temmuz gecesi kadını erkeği, genci yaşlısı her görüşten, her hayat tarzından insanıyla tüm Türkiye adeta şaha kalktı. O gece milletimiz canı pahasına iradesine, hükümetine, devletine sahip çıktı ve bu alçak darbe girişimini boşa çıkardı."

Haberin Devamı

Darbe girişimi sırasında 29'u külliye çevresinde olmak üzere 248 vatan evladının darbeciler tarafından şehit edildiğini ve 2 bin 193 vatandaşın da yaralanarak gazi olduğuna işaret eden Erdoğan, "Şimdi iddianameler tamamlandıkça, ifadeler, itiraflar geldikçe hem ihanetin büyüklüğünü hem de milletin ortaya koyduğu mücadeleyi daha iyi anlıyor, çok daha iyi görüyoruz." ifadesini kullandı.

ŞEREF DUYUYORUM

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemiz böyle bir badireyi atlattığı için ne kadar şükretsek az. Dünyaya örnek olacak bir demokrasi destanı yazdığı için milletimizle ne kadar iftihar etsek de az. Ben şahsen böyle bir aziz milletin evladı olduğum için, böyle güçlü bir devletin cumhurbaşkanı olduğum için bununla şeref duyuyorum, Allahıma hamdediyorum. Sizlerin de dünyanın dört bir tarafında devletimizi, cumhurbaşkanını temsil edilen büyükelçiler olarak başınız dik yürüdüğünüzü biliyorum." diye konuştu. Şehitlere Allah'tan rahmet dileyen, şükran ve minnetle andığı gazilere de şifalar dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

Haberin Devamı

15 Temmuz nasıl içeride hainler ile vatan aşıklarını ayırmış, ayrıştırmışsa dışarıda da aynı görevi icra etti. Bu hadise dostlarımız ve müttefiklerimiz için de turnusol kağıdı oldu. Bunu da çok açık, net gördük. Bakınız o gece milletimiz canını hiçe sayarak demokrasiyi savunurken on yıllardır bize insan hakları, özgürlük ve demokrasi dersi verenler zamana oynamış, bekle-gör politikası izlemişlerdir. Kara gün dostluğunu ilk anlardan itibaren ispat eden belli ülkeler dışında dayanışma ve destek mesajları ancak darbe teşebbüsü başarısız olduktan sonra gelmeye başlamıştır. Bir defa Tiananmen Meydanı'nda tankların önüne dikilenleri taltif yağmuruna boğanlar Kızılay Meydanı'nda, Şehitler Köprüsü'nde, Kazan'da ve daha birçok yerde yaşanan kahramanlık hikayelerini görmezden gelmişlerdir. Çıplak elleriyle tankları durduranlar, uçaklara, helikopterlere meydan okuyanlar bu çevrelerce ademe mahkum edilmişlerdir. Ben burada sadece empati eksikliğinden bahsetmiyorum, çok daha vahim bir durumdan yani kayıtsızlıktan, umursamazlıktan, hatta darbenin başarılı olmasını ummaktan bahsediyorum. Bunları da biliyoruz, kimler olduğunu gayet iyi biliyoruz."

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı ikircikli tavrın darbecilere karşı alınan yasal tedbirler konusunda da devam ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Terör örgütleri ve onların mensupları için gösterilen hassasiyet, darbenin en büyük mağduru olan milletimizden, şehit ve gazilerimizden esirgeniyor. Gözü yaşlı çocuklar, yüreği dağlanmış analar, bir ömür gönlü buruk kalacak eşler hiçbir şekilde gündeme gelmiyor, getirilmiyor. Bizim yaşadığımız hadiselerin onda birine bile maruz kalmayanların aldığı önlemler ortadayken anayasamıza ve uluslararası hukuka uygun olarak hayata geçirdiğimiz olağanüstü hal ve diğer tedbirler ilk günlerden itibaren bu çevreler tarafından insafsızca, acımasızca eleştiriliyor."

ALTIN TEPSİDE SUNULUYOR

Darbecilerin, FETÖ üyelerinin, eli kanlı katillerin kimi Avrupa ülkelerinde mağdur gibi karşılandığını, bunlara kol kanat gerildiğini ve bu durumun hala devam ettiğini ifade etti.Erdoğan, "sığınma hakkının, Suriyeli masumlardan, Arakanlı mazlumlardan, Afganistanlı, Afrikalı gariplerden esirgendiğini, Fetocu ve PKK'lı teröristlere bunların altın tepside sunulduğunu" belirterek, "Canını kurtarmak, bir tas çorba için kapılarına gelenleri kovanlar, darbecilere ve azılı teröristlere sahip çıkmaktadır. Dost demeye dilim varmıyor. Ama en azından müttefik bildiğimiz ülkelere yakıştıramadığımız bu tablo karşısında elbette üzülüyoruz. Bakıyorsunuz şu anda ülkemizde kara listede olup kaçan Feto Terör Örgütü'nün mensubu, Amerika'da bir üniversiteye rektör olarak atanabiliyor. Bu ne menem iştir, bu nasıl bir şeydir?" diye konuştu.

Avrupa değerlerinin bu şekilde hırpalanmasını, bu derece ayaklar altına alınmasını kabullenemediklerini dile getiren Erdoğan, ama bu sorunlu tabloya rağmen karamsarlığa düşmediklerini bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zira yılgınlık, bezginlik ve atalet kesinlikle bize yakışmaz. Mermeri delen suyun gücü değildir, damlaların sürekliliğidir. Bugüne kadar haklı olduğumuz konularda doğruları söylemekten çekinmedik, hiç bir zaman da çekinmeyeceğiz. İnatla ve ısrarla muhataplarımıza bu meseleleri anlatmayı, varsa kafa karışıklıklarını gidermeyi sürdüreceğiz." ifadesini kullandı.

7 ÜLKEDE OKULLAR MAARİF VAKFI’NA DEVREDİLDİ

FETÖ ile mücadelede, 17-25 Aralık'tan itibaren son üç yılda hayata geçirdikleri tedbirler sayesinde belli mesafe kaydettiklerini anlatan Erdoğan, 15 Temmuz'dan itibaren mücadelenin yoğunlaştırıldığını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamuda FETÖ ile irtibatlı olanların büyük bölümünü temizlediklerini, hainlere mali destek sağlayan kuruluşların da denetim altına alındığını vurguladı.

FETÖ'nün 115 ülkede örgüte militan devşirme merkezi olarak kullandığı okulları bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, halihazırda 6 ülkede bu okulların kapatıldığı, bunların Gambiya, Azerbaycan, Libya, Ürdün, Dominik Cumhuriyeti ve Haiti olduğu, Sudan ve Pakistan'da da okullara el konulduğu bilgisini verdi. Erdoğan, 7 ülkede ise okulların Türkiye Maarif Vakfına devredildiğini, bunların Gine, Somali, Çat, Senegal, Moritanya, Nijer ve Gabon olduğunu, ayrıca Malezya'daki FETÖ okullarının terör örgütü unsurlarından arındırıldığını, bu okulların mülkiyetinin ve yönetiminin Malezyalı yatırımcılar tarafından devralındığını aktardı.

MÜCADELEMİZİ KARARLILIKLA SÜRDÜRECEĞİZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "40 yıldır sinsi bir kanser hücresi gibi içimizde büyüyen, son 25 yıldır dünyayı bir ahtapot gibi saran böyle bir örgütle mücadele muhakkak kolay değildir. Bu mücadele uzun zaman ve mesai alacaktır. Ama biz asla pes etmeyecek, rehavete kapılmayacağız.

FETÖ'nün manipülasyonlarına ve süreci sulandırma çabalarına karşı daima müteyakkız olacağız. Adalet terazisine halel getirmeden, sapla samanı karıştırmadan, masumla suçluyu iyi ayırt ederek mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. 15 Temmuz'da devletinin ve milletinin yanında duranlarla, bunlara kurşun sıkanları elbette ayıracağız. Milletimin bağrından çıkan, Avrupa'dan Asya'ya, Afrika'dan Amerika'ya kadar dünyanın dört bir ucunda ülkemizin bayrağını dalgalandıran STK'lara ve milli kuruluşlara sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bir avuç hain yüzünden ne vatandaşlarımızın ne de milli ve yerli kuruluşlarımızın zarar görmesine izin veremeyiz."

FETÖ'nün halen fırsat bulduğu her ülkede algı operasyonu yürüttüğüne ve elindeki tüm imkanları Türkiye'yi karalamak için kullandığına işaret eden Erdoğan, "Ülkemize düşmanlık eden kim varsa bu milletin hasmı, hangi yapı varsa onun eteğine yapışmaktan çekinmiyorlar. Geçen yıl yaptığımız Amerika Birleşik Devletleri ziyaretimizde bunu çok açık ve net şekilde gördük. Sadece charter schoollardan yılda 500 milyon dolar bunlar devşiriyor. Basit bir rakam değil. Ondan sonra da tabii ki bunların belli merkezlere, yerlere dağıtımı yapılıyor." görüşlerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK sempatizanlarının, ASALA yandaşlarının ve FETÖ'cülerin el ele, kol kola eylem yaptığına dikkati çekerek, terör yoldaşlığının 15 Temmuz sonrasında ivme kazandığını vurguladı. Büyükelçilere seslenen Erdoğan, "Her birinizin darbe girişiminden sonra ortaya koyduğu mesainin farkındayım. Her kurumumuza sızan bu yapının Dışişlerine de sirayet ettiğini, örgütle iltisaklı şahısların temizlenmesi sonrasında Dışişleri Teşkilatımızın bazı sıkıntılar yaşadığını da biliyorum. Personel sayınız azalsa dahi mücadeleyi özveriyle yürüttüğünüz için sizlere teşekkür ediyorum. Şunu bir an olsun aklınızdan çıkarmayın. Şahsım ve devletimizin tüm kurumları sizlerin yanındadır. Siz gayret gösterdikçe bizlerden de gereken desteği her zaman göreceksiniz. İnşallah ortak gayretlerimiz neticesinde bu belayı devletimizin ve milletimizin başından tamamen defedeceğiz." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin tarihinde tek bir meseleyle uğraştığı bir dönemin bulunamayacağını belirterek, "Bugün de bir yandan FETÖ ile cebelleşirken diğer yandan da bölücü örgütle, DEAŞ'la ve DHKP-C ile mücadele ediyoruz. Bu terör örgütlerinin amacı, ülkemizi inanç ve etnik köken üzerinden bir çatışmanın içine çekmektir. Toplumumuzun farklı kesimlerini hedef aldıkları saldırılarla bu örgütler, Suriye ve Irak'taki ateşi ülkemize taşımaya çalışıyorlar. Misafirlerimizi hunharca katlederek ülkemizi bilhassa turizm yönünden yaralamak istiyorlar. Tüm gayretlerine rağmen, tüm pervasızlıklarına rağmen, medya, siyaset, akademi içindeki bazı kendini bilmezlerden aldıkları açık desteğe rağmen hamdolsun şimdiye kadar bunu başaramadılar." değerlendirmesinde bulundu.

HER TERÖR HADİSESİNDEN SONRA MİLLET DAHA DA KENETLENDİ

Erdoğan, her terör hadisesinden sonra milletin daha çok kenetlendiğini, birbirine daha çok sarıldığını, basireti ve ferasetiyle fitne odaklarının girişimlerine prim vermediğini söyledi. Birilerinin ısrarla en fazla Müslümanlar'a zarar veren, elinde en çok Müslüman kanı olan DEAŞ'ın terörü üzerinden İslam düşmanlığı yaptığını dile getiren Erdoğan, ekonomik ve siyasi sorunları çözmekte başarısız olan kimi Batılı siyasetçilerin can simidi gibi bu istismara sarıldığını belirtti. Erdoğan, şunları kaydetti:"Bunun da etkisiyle Avrupalı insanlarımızın ibadethanelerine, iş yerlerine, kurumlarına yönelik saldırıların arttığına şahit oluyoruz. Açık ve net söylüyorum. Bunun adı ateşle oynamaktır. Batı'da yükselen kültürel ırkçılık, altını çiziyorum, bu ülkelerdeki Müslüman azınlığın güvenliği hususunda endişelerimizi ciddi olarak artırmaktadır. Sadece yurt dışında yaşayan 6 milyon vatandaşımızın selameti açısından değil tüm dünyada barış ve huzurun idamesi için de bu çok tehlikelidir.

Biz Solingen'de vatandaşlarını, Möln'de 10-12 yaşındaki körpe fidanlarını ırkçılığa kurban vermiş bir ülkeyiz. Biz daha birkaç yıl önce 8 evladını dönerci cinayetleri diye üzeri kapatılmaya çalışan Neonazi teröründe kaybetmiş bir ülkeyiz. Yüreğimizi dağlayan insanımız üzerinde derin izler, yaralar bırakan böylesi vahşi saldırıların tekrar yaşanmasına izin vermeyiz, izin veremeyiz." İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığına ilişkin değerlendirmede bulunan Erdoğan, "Yurt dışında yaşayan insanlarımız için ciddi bir güvenlik tehdidine dönüşen İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı konularını artık devletimizin öncelikli gündemine almış bulunuyoruz." diye konuştu.

İlgili tüm kurumların bu süreci çok yakından takip etmesi gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: "İslam karşıtlığı ve kültürel ırkçılıkla mücadelede Türk toplumu yalnız değildir. Aynı sorunla muhatap olan diğer Müslüman toplumlar ve göçmen gruplarla el ele verip, çok geniş bir cephede birlikte mücadele etmeliyiz. Dünyanın her yerinde ülkemize ve vatandaşlarımıza karşı şiddeti, terörü, nefreti teşvik ve tahrik eden mihraklarla kapsamlı bir hukuk, halkla ilişkiler ve sivil toplum mücadelesini yurt dışında yürütmeliyiz.

2016 dış politikamız açısından, çok yoğun bir yol olmuştur. İstanbul'da düzenlediğimiz 13. İslam Zirvesi'nde İslam dünyasının öncelikli konularını ele aldık. Dünya Enerji Kongresini de yine Türkiye'de gerçekleştirdik. Mayıs ayında düzenlediğimiz tarihin ilk Dünya İnsani Zirvesi'ne 9 bin kişi katılmıştır. Birleşmiş Milletlerin merkezi New York dışında yapılan en büyük Birleşmiş Milletler Zirvesini, başarıyla İstanbul'da gerçekleştirdik. Bu etkinliğin hemen arkasından en az gelişmiş ülkelerin liderlerini yine ülkemizde ağırladık. Öte yandan sağladığımız dış yardımlarla dünyada milli gelirine oranla en çok insani yardımda bulunan ülke olduk. Dünyanın en büyük mülteci nüfusuna, 3 milyon mazluma kapılarımızı açtık, ekmeğimizi, aşımızı, işimizi onlarla paylaştık."

Suriye'de akan durdurulması için Türkiye'nin seferber olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Dünya yaşanan acıyı sadece seyrederken biz diplomasimizi, barışın, istikrarın ve insani değerlerin hizmetine sunduk. Biz, Akdeniz'in kıyılarında Aylan bebeğin, sadece orada kıyıya vurmuş cesedini kucaklamış gelen jandarmanın resmiyle, ağlama fotoğrafları çektirmedik. Ümran bebekle buna benzer şeyler yapmadık. Tam aksine, biz onlara 'nasıl elimizi uzatabiliriz, onlarla bu acıyı nasıl paylaşabiliriz?' diye bunun derdiyle dertlendik." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak 45 bin Suriyeli'nin Halep'ten çıkarılabilmesi için geceli gündüzlü diplomasi yürütüldüğüne işaret ederek, 2017'de siyasi çözüm sürecinin önünün açılabilmesi umuduyla tarihi adımların atıldığını dile getirdi. Erdoğan, "Rusya ve İran ile Moskova'da düzenlediğimiz toplantı ve diğer görüşmelerle Astana sürecinin zeminini hazırladık. Şu an devam eden ateşkes, kırılgan olmasına, pek çok ihlallerle karşılaşılmasına rağmen, çok önemli bir fırsat penceresidir. Uzun bir dönemden sonra Suriye'de siyasi süreç aracılığıyla barışın sağlanması noktasında bir umut belirmiştir. Bunun heba edilmemesi için çalışmaya devam edeceğiz." açıklamasında bulundu.

DEAŞ TERÖR ÖRGÜTÜ SINIRLARDAN ATILDI

15 Temmuz hain darbe girişiminden yaklaşık 40 gün sonra Fırat Kalkanı Harekatı'nın başlatılarak DEAŞ terör örgütünün sınırlardan atıldığını belirten Erdoğan, şehit haberlerinin herkesin yüreğini dağladığını vurguladı. Erdoğan, yürütülen operasyonlarla DEAŞ'a tarihinin en büyük zayiatın verildiğine işaret ederek, şöyle devam etti:

Son dönemde DEAŞ ile mücadele konusunda, maalesef müttefiklerimizin ve koalisyon odaklarının sınıfta kaldıklarını ifade etmek istiyorum. Güney sınırımız boyunca bir terör koridorunun veya terör örgütlerinin yuvalandığı kurtarılmış bölgelerin oluşmasına asla izin vermeyeceğiz. Milli güvenliğimizi ilgilendiren konularda masada ve sahada olmaya kesinlikle devam edeceğiz. Öte yandan, Irak'taki gelişmelere de kayıtsız kalmadık, kalmıyoruz ve kalmayacağız. Nitekim, işte dün akşam Başbakanımız iki günlük bir seyahat için Bağdat ve Erbil'deydi. Orada, yüksek düzeyli stratejik konsey toplantılarımızı bıraktığımız yerden üçüncüsünü yapmak suretiyle süreci yeniden başlattılar.

Irak'ın DEAŞ terör örgütüne karşı yürüttüğü askeri mücadeleyi desteklerken, Musul, Telafer ve Sincar konusundaki kaygılarımızı gidermek için her türlü askeri ve diplomatik tedbiri aldık. Irak hükümeti ile bu süreçte zor ancak samimi bir diyaloğu da iki günlük görüşmeyle başlatmış olduk. Geçtiğimiz günlerde Sayın İbadi ile yaptığım telefon görüşmesi, akabinde Sayın Başbakanımızın Bağdat ve Erbil ziyaretleri, yol haritasının belirlenmesi açısından güzel bir başlangıç oldu. Irak'tan DEAŞ ve PKK gibi terör örgütlerinin sökülüp atılması için ortak çabalarımız devam edecektir. Şunu bir kez ifade etmekte fayda görüyorum. Dış politikamızı, dar, kurumsal ve ideolojik kalıplara, 'bekle-gör'lere, 'acaba kim ne der'lere mahkum edemeyiz. Stratejik etkinliği hedefleyen, girişimci ve vicdani diplomasi anlayışıyla çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. 'Önce tedbir, sonra tevekkül' diyerek önlem almalı, devrede kalmalı, aktif çaba göstermeliyiz."

TÜRK-RUS İLİŞKİLERİ

Türk-Rus ilişkilerinin, uçak hadisesinden daha da güçlenerek çıkmasında yürütülen girişimci diplomasinin rolü olduğuna dikkati çeken Erdoğan, sağlanan karşılıklı güven sayesinde, "Büyükelçi Andrey Karlov'u menfur bir suikastle katleden hainlerin provokasyonunun başarız olduğunu" bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail ile normalleşme sürecinin beklentilerin karşılanmasıyla başarıyla tamamlandığını dile getirerek, 13 yıllık aradan sonra Özbekistan'ın ziyaret edilerek kadim medeniyetin beşiklerinden biri olan Semerkant'ta iki ülke arasında yeni bir sayfa açıldığını anlattı. Türkiye'nin diplomatik ağının, dünyanın altıncı en geniş ağı olarak konumlandırıldığına değinen Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:"Afrika'da, Latin Amerika'da, Asya'da açılım politikalarımızı başarıyla devam ettiriyoruz. 'Dünya 5'ten büyüktür' diyerek, küresel sistemin acilen onarılması ve insanın hizmetine sunulması için uyarılarımızı her vesileyle dile getiriyoruz.

İnşallah, bu ay da 4 Afrika ülkesine gitmek suretiyle tekrar Afrika'daki yoğunlaştırılmış ziyaretlerimize başlayacağız. Bunları yaparken de en başta TİKA olmak üzere, Kızılay, AFAD ve Yurtdışı Türkler Başkanlığı gibi kuruluşlarımız aracılığıyla kardeş toplumlara, soydaşlarımıza, muhtaçlara sahip çıkıyoruz. İnsani kalkınma yardımlarında, Amerika'nın ardından ikinci sırada, bu yardımların az önce söylediğim gibi milli gelire oranı bakımından ise ilk sıradayız. Sayısı 100'e yaklaşan ikili yatırım anlaşmalarıyla, bu alanda da dünyada yedinci sırada yer alıyoruz. Dünyanın en büyük enerji kaynaklarıyla, bunların en büyük kullanıcılarının arasında bir köprü olan Türkiye, bu alanda kendine giderek stratejik bir konum elde ediniyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017'nin ülke, ekonomi, ticaret ve diplomasi alanlarında büyük sıçralamalara vesile olacağına inandığını dile getirdi. Erdoğan, "Türkiye, bir ve beraber olarak nasıl Kurtuluş Savaşı'nı zafere taşımışsa, Allah'ın izni, hepimizin de ortak gayretleriyle ikinci istiklal mücadelesini de zaferle taçlandıracaktır. Bu dönemde, siz büyükelçilerimizden omuzlarınızdaki ağır sorumluluğun bilinci içerisinde 15 Temmuz ruhu ile hareket ederek ülkemize karşı sergilenen küstah oyunları bozmanızı istiyorum. Ben hafızasında beş asırlık bir birikim olan hariciyemize ve siz kıymetli büyükelçilerimize güveniyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ticaret ayağının oluşturulmadığı hiçbir ilişkinin sürdürülebilirliğinin tesis edilemeyeceğini vurguladı.Bunun için tüm büyükelçilerin bulundukları ülkelerle ticari ilişkileri geliştirmeye büyük önem vermelerini isteyen Erdoğan, şöyle devam etti:Yani sizler, bulunduğunuz ülkelerde adeta bu işin, elinde pazarlama çantası olan elemanları olarak görev icra etmeniz lazım. Bunu Japonlar, çok çok başarılı bir şekilde yaparlar. Belediye başkanıydım, beni sık sık ziyaret ederler, kendi iş adamlarını alır bize gelirlerdi, Başbakan oldum keza öyle. Aynı şekilde bizim büyükelçilerimizin de bu adımları atmaları gerekir ve yoğun bir şekilde bakanlarımızın ziyaretleri buralarda netice almaya yönelik adımlar olmalı. 2017, bu bakımdan çok önemli."

"DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılında ülkeyi yoğun bir dış politika gündeminin beklediğine işaret ederek, bu hafta içinde Kıbrıs'ta çözüm açısından kritik önemde müzakerelerin yürütüleceğini belirtti. Avrupa Birliği ile ilişkiler bakımından bazı hususların altını çizmekte fayda gördüğünü ifade eden Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:

"Dünya beşten büyüktür. Avrupa da Avrupa Birliği'nden büyüktür. Avrupa Birliği'nin tam üyelik sürecine verdiğimiz öncelik değişmemiştir. Avrupa Birliği, halen ülkemiz için stratejik bir tercihtir. Bir taraftan bu hedef doğrultusunda adımlar atarken, Birliğin ülkemize yönelik tutarsızlıklarına, çifte standartlı politikalarına da 'eyvallah' demeyiz. Çabalar, ancak karşılıklı olursa, adımlar iki taraflı atılırsa anlamlıdır.

Geçtiğimiz yıla, özellikle Suriyeli kardeşlerimizin ölümü göze alarak çıktıkları o tehlikeli yolculukların son bulması için Avrupa Birliği ile yürüttüğümüz çabalar sayesinde olumlu bir havayla gelmiştik. Maalesef bu olumlu havanın devamı gelmedi. Avrupa Birliği'nin artık göç mutabakatı bağlamındaki taahhütlerini yerine getirmesi, ipe un sermekten vazgeçmesi gerekiyor. Olumlu gündem noktasında Gümrük Birliği'nin güncellenmesi müzakerelerine öncelik verilmesi de isabetli olacaktır. Ayrıca Avrupa Birliği tarafından getirilen zirve önerisini de olumlu buluyorum."

ABD İLE İLİŞKİLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ile ilişkilerin ise ziyadesiyle hassas bir dönemden geçtiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı: "Terörle mücadelede karşılaştığımız sıkıntılar, Obama yönetiminin son yıllarda ortaya koyduğu bazı tercihlerle birleşmiş ve hem kamuoyumuzda, hem siyasette tartışma konusu haline gelmiştir. DEAŞ, FETÖ ve bölücü örgütlerden gelen tehditlere karşı müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri'ni kararlı, güçlü ve tereddütsüz bir biçimde yanımızda görmek istiyoruz. Yeni Başkan Trump'ın 20 Ocak'ta görevi almasıyla, özellikle birlikte karşılıklı diyaloğu hızlandıracağımıza inanıyorum. Bilhassa bölgesel konularda Sayın Trump ile anlayış birliğine vararak kısa zamanda mesafe kaydedeceğimize inanıyorum."