Demokrat mı yoksa despot mu olacak?

Cumhurbaşkanlığı seçimleri yurt dışında ilgiyle takip edildi. Almanya’dan İngiltere’ye, Fransa’dan İspanya’ya pek çok yayın organı Erdoğan’ın zaferini yayınlarında yer verdi.

INDEPENDENT (İNGİLTERE): Independent gazetesi, “Yeni Sultan: Erdoğan’ın zaferi otoriterleşmeyi daha olası hale getirdi” başlıklı yazısında, Erdoğan’ın rakipleri Ekmeleddin İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş’a büyük fark attığı ifade edilerek, “Bu hiç de sürpriz olmadı. Devlet televizyonu TRT geçtiğimiz ay Erdoğan’a 533 dakika yer verirken İhsanoğlu ve Demirtaş’a sırasıyla 3 dakika ve 45 saniye yer verdi” deniliyor. Yazı şöyle devam ediyor: “Yayın süreleri arasındaki uçurum Türkiye’nin giderek Rusya tipi içi boşaltılmış bir demokrasiye doğru ilerlediğinin sadece bir göstergesi.”

THE TIMES (İNGİLTERE): Gazete ‘Erdoğan devri’ başlıklı yazısında, Cumhurbaşkanlığı döneminde Erdoğan’ın masasına gelecek iki acil konu olacağı belirtiliyor. “Erdoğan’ın öncelikle Irak ve Suriye sınırlarından yayılan kaosu durdurması gerekecek ve neredeyse tamamen duran Irak ihracat pazarına bir alternatif yaratmak için çalışacak” deniliyor.

WASHINGTON POST (ABD): Washington Post’ta Sezin Öney ve Emre Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan ‘Türkiye’de seçimin kazananı popülizm’ başlıklı analizde ‘cumhurbaşkanının halkın seçmesi’ kavramı üzerinde propaganda yürütüldüğüne dikkat çekildi.

LE MONDE (FRANSA): “İlk turda seçilen erdoğan ‘yeni Türkiye’nin hayalini kuruyor” başlıklı yazıda, “Seçim sonucu belli olur olmaz Erdoğan Eyüp Sultan’da namaz kılmaya gitti. Osmanlı döneminde Sultanlar tahta çıkmadan önce burayı ziyaret ederdi. Erdoğan’ın buraya gitmesi nasıl bir cumhurbaşkanlığı yürüteceğini açıklıyor” deniliyor.

BILD (ALMANYA): Almanya’nın en çok okunan gazetesi Bild “Seçmen iradesini kullandı. Şimdi Recep Tayyip Erdoğan’ın kendine yol tayin etmesi ve şahsına tevdi edilen sorumluluğu nasıl kullanacağına karar vermesi gerekiyor. Türkiye’yi daha fazla Avrupa’ya yaklaştırıp medeni hakları ve demokrasiyi güçlendirir ve Avrupa ile Asya’nın kesiştiği noktada İslami çehreli modern bir devlet doğmasını sağlayabilir. Akıllı devlet adamının seçeceği ve geleceğe götüren yol bu olabilir. Erdoğan bu gücü kendinde bulabilir mi? Bulamazsa burnu havada bir otokrat olup zamanla despotlaşabilir. Umarız doğru karar verir” ifadelerine yer veriyor.

LA REPUBLİCA (İTALYA): “Erdoğan’ın zaferi, Ankara’nın Sultanı”- Sultan olarak adlandırılmak onu kızdırıyor, ama 8’inci seçim zaferinden sonra Osmanlı hükümdarlarının gücü elde etmeden önce yaptığı gibi camiye giderek dua etti. Erdoğan, şimdi gerçekten Türkiye’yi ele geçirdi. 3 kez başbakanlık yaptıktan sonra şimdi Atatürk’ün halefi olarak rakiplerini hezimete uğratıp, birinci turda devletin başına seçildi. Öte yandan, onun başarısı sadece laik muhalefeti değil, uzun zamandır onu sevmeyi bırakan Batılı liderleri de korkutuyor.

‘Hollande değil Putin’

CORRİERE DELLA SERA (İTALYA): Gazetenin Türkiye uzmanı Antonio Ferrari, Erdoğan’ın Fransa benzeri başkanlık sistemi getirmek istediği yorumlara değinerek kaleme aldığı “Hollande’dan değil Putin’den esinlenen Sultan’ın baştan çıkarıcılığı” adlı makalesinde şu ifadeleri kullandı: “Recep Tayyip Erdoğan, 3’üncü 1000 yılın ilk cumhuriyetçi sultanı. Kazandı, aksine silip süpürdü.”

EL PAIS (İSPANYA): El Pais ’100 yılın sultanı’ başlıklı yazısında ABD’nin eski bir Ankara büyükelçisinin Wikileaks dosyalarında ele geçirilen bir itirafına yer vererek “Tayyip Allah’a inanır. Ancak Allah’ına bile güvenmez” sözlerine değinerek seçim başarısındaki sırrın ekonomik kalkınma olduğunu yazdı.

El Pais gazetesi, Atatürk’ün Cumhuriyet’in ilanından sonra ülkeyi 15 yıl yönettiğini Erdoğan’ın bu süreyi aşacağını, hazırlıklarını ona göre yaptığını belirtti. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olarak yöneteceği Türkiye’nin laiklerle dinciler arasında bölündüğünün altını çizen gazete önümüzdeki dönemin bu iki akımın çatışmasına sahne olabileceğini ifade etti.