Siyaset 'Sanal'dı, gerçek oldu

'Sanal'dı, gerçek oldu

11.08.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Nisan ayında yaptığı Norveç gezisinde, "Bizim için Kürt sorunu yoktur. Sanal sorundur" yorumunu yapan Başbakan Erdoğan, aydınlarla buluşmasında yaşananları "Kürt sorunu" ifadesiyle telaffuz etti

Sanaldı, gerçek oldu

PKK'nın koşulsuz silah bırakması, karşılığında hükümetin gerekli demokratik adımları atması istemini içeren bildiriye imza atan 200 kişinin temsilcilerini kabul eden Erdoğan, toplumun hemen her kesimiyle diyalog içinde olmaya önem verdiklerini söyledi. Nisan ayında yaptığı Norveç gezisinde, "Bizim için Kürt sorunu yoktur. Sanal sorundur" yorumunu yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, aydınlarla buluşmasında radikal bir söylem değişikliğine gitti. Yaşananları "Kürt sorunu" ifadesiyle telaffuz eden Erdoğan, sorunu "demokratik cumhuriyet sistemi içinde daha çok reformla çözme yöntemini benimsediklerini" açıkladı. Erdoğan, "Türkiye'nin, insanını daha iyi yaşam şartlarına kavuşturması için değişimin kaçınılmaz olduğunu" vurguladı. Sorunların "daha çok demokrasi, daha çok refah perspektifiyle çözülebileceğini" belirten Erdoğan, bu yaklaşımla tüm sorunlar için yeni ve beyaz bir sayfa açtıklarını vurguladı. Türkiye'de dinamik bir demokrasinin işlediğini, bu nedenle şiddete başvurmanın ve bunu meşru göstermenin kabul edilemeyeceğini kaydeden Erdoğan, şöyle dedi:"Demokratik cumhuriyet ve anayasal düzen içinde her türlü toplumsal talebin, çözüm arama hakkı vardır. Bununla çakışan bir hak arama mekanizması olamaz. Şiddetle hak arayanlar, en çok temsil ettiklerini iddia ettikleri toplumsal kesimi ve haklarını zarara uğratıyorlar."Terör örgütünün, vatandaşların ve demokratik hakların temsilcisi olamayacağını vurgulayan Erdoğan, "en büyük zararı örgütten gören Kürt kökenli vatandaşlar ile örgütün birbirinden ayrıştırılması gerektiğini" anlattı. "Kürt kökenlilere ya da başka toplumsal gruplara dönük yapılmış siyasi ya da idari kimi yanlışların yok sayılması ne kadar yanlışsa, bunlar bahane edilerek, şiddet-terör ortamı oluşturulması o kadar yanlıştır. Sorunlar kaynaşma vesilesi olmalıdır" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:"Bu bakımdan, her soruna illaki bir ad koymak gerekiyorsa, Kürt sorunu da bu ülkede ayrılıkçılık, şiddet yoluyla ele alınabilecek bir sorun değildir. Bu sorun ve ekonomik ya da kültürel sorunlar, ülkenin genel prensiplerinden ayrıştırılmamalıdır. Hepsi, büyük demokratikleşme şemsiyesi altında, demokratik cumhuriyet prensipleri içerisinde ve anayasal düzen dairesinde ele alınmalıdır. Adına ister 'kökeni Kürt vatandaşlarımızın toplumsal talepleri' deyin, ister 'Güneydoğu sorunu' deyin, isterseniz 'Kürt sorunu' deyin, bu olguyla terör arasında bağ kurmaya çalışanlar, karşılarında her etnik kökenden Türk vatandaşını veya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını, yani topyekûn milletimizi bulacaklardır." 'Demokratik cumhuriyet' Erdoğan, sorunların "Anayasal düzende, demokratik cumhuriyet sistemi içinde ve daha çok demokratikleşme-reform yoluyla çözülmesi yöntemini benimsediklerini" vurguladı. Erdoğan, "bu çerçevede Kürt sorununu da demokratikleşme sorunu olarak gördüklerini" ifade etti, ancak benimsedikleri ikinci prensibi "şiddete başvurarak, kahraman güvenlik güçlerini şehit eden, masumları öldürenlere müsamaha içerisinde olmamak" diye açıkladı. Erdoğan, bölgesel ve etnik milliyetçiliğin hükümetin kırmızı çizgilerinden olduğunu kaydetti. 'Daha çok reform' Erdoğan, nisan ayında gittiği Norveç'teki programı kapsamında Nobel Barış Enstitüsü'nde konuşurken, kendisini "Kürdistan Ulusal Kongresi temsilcisi" olarak tanıtan Mahmut Çolak adlı kişinin, "Türkiye'de Kürt sorunu vardır" sözlerine sinirlenerek sert bir yanıt vermişti. Erdoğan'ın yanıtı, "Kürtler adına konuşamazsınız. 'Kürt sorunu var' dersek, bu, sanal sorunlar olarak ortaya çıkarılmıştır. Bizim için böyle bir sorun yoktur" olmuştu. Kürt sorunu yok demişti Memleket isterimGök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.Memleket isterimNe başta dert, ne gönülde hasret olsun;Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.Memleket isterimNe zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;Kış günü herkesin evi barkı olsun.Memleket isterimYaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;Olursa bir şikâyet ölümden olsun. MEMLEKET İSTERİM NOTLAR... "Barış inisiyatifi" olarak da adlandırılan, Erdoğan'la görüşen heyette, sözcülüğü üstlenen İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, yazarlar Adalet Ağaoğlu, Oral Çalışlar, Ali Bayramoğlu, Ahmet Hakan Coşkun, Mustafa Karaalioğlu, Nuray Mert, işadamı Osman Kavala, eski İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman, Yılmaz Ensarioğlu, TMMOB'dan Tayfun Mater, ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Hakan Tahmaz yer aldı. Heyetteki sayı, gazeteci Şahin Alpay'ın son dakika katılımıyla 13'e yükseldi.3 saat süren toplantıya, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Devlet Bakanı Beşir Atalay, Tarım Bakanı Mehdi Eker, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, milletvekilleri Ömer Çelik, Hüseyin Besli, İhsan Arslan, Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanı Vahit Bıçak, Başbakanlık danışmanları Hasan Fendoğlu, Nabi Avcı, Yalçın Akdoğan ve Akif Beki katıldı. 'Aydın' yerine 'düşünür' Erdoğan, Gürsoy'un "Kendimizi 'aydın' olarak nitelendirmiyoruz. İfade bizim dışımızda kullanıldı" diyerek rahatsızlıklarını dile getirdiği heyetteki isimler için "düşünür" ifadesini kullandı.Görüşmede Adalet Ağaolu, yarın Diyarbakır'a gidecek Erdoğan'a, Diyarbakır doğumlu şair Cahit Sıtkı Tarancı'dan "Memleket İstiyorum" adlı şiiri okudu. Erdoğan, kendisine Tarancı'nın eserini armağan eden Ağaoğlu'na, çok sevdiği bu şarin eserlerinin katıldığı bazı törenlerde okunduğunu söyledi. Tarancı'dan armağan