The Others Hastanede kobay skandalı

Hastanede kobay skandalı

19.10.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hastanede kobay skandalı

Hastanede kobay skandalı

       HAYDARPAŞA Numune Hastanesi, sağlık skandalıyla çalkalanıyor. Kulak Burun Boğaz Kliniği'nde (KBB) özellikle yeşil kartlı hastaların kobay gibi kullanıldığı, tıbbi hata ve ihmal sonucu sakat kaldığı, hatta öldüğü yolundaki iddialar ortalığı karıştırdı.
       Birçok hasta ve yakını, KBB Kliniği Şefi Doç. Dr. Önal Gürsan hakkında maddi ve manevi tazminat davası açarak hukuki süreci başlattı. Sayıları sekize ulaşan davacılar arasında hastanenin eski bir çalışanıyla bir hemşire de bulunurken, zarar gören hastaların sayısının çok daha fazla olduğu öne sürüldü.
       Hasta ve hasta yakınlarının yanı sıra serviste görevli asistanlar da, kendilerine yönelik hakarette bulunduğu, özel işlerini yaptırdığı, asistan eğitimine karşı kayıtsız kaldığı gerekçesiyle Gürsan hakkında Sağlık Bakanlığı'na şikayette bulundu.
       Sağlık Bakanlığı'na hakkında sayısız şikayet dilekçesi verilen, İstanbul Tabip Odası'nın da soruşturma başlattığı Gürsan ise suçlamaları reddederken dava sonuçlanmadan konuşmayacağını söyledi.

       İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'ne ve Sağlık Bakanlığı'na şikayette bulunan asistanların dilekçelerinde "Doç. Dr. Gürsan, şahsımıza yönelik hakaretlerde bulunuyor. Bizlere çöp toplattırıyor. Sigara aldırıyor. Sigarasını taşıtıyor. Alkollü olarak servise geliyor. Doğru dürüst eğitim göremiyoruz" satırları dikkat çekti.
       Klinikte yatan hastaların pansuman ve tedavileri sırasında eldiven, maske, gözlük gibi koruyucu ekipmanların kullanılmasına engel olduğu öne sürülen Gürsan hakkındaki şikayetler bununla da bitmiyor. Gürsan'ı bakanlığa şikayet eden ve eğitim hastanesi olması gereken Haydarpaşa Numune Hastanesi'ndeki tehlikeye dikkati çeken genç bir asistanın dilekçesinde şu ifadeler yer alıyor:
       "İhtisas süremin dolmasına birkaç ay kalmasına karşın tonsillektomi ve septum deviasyonu operasyonu yapabilmekteyim. Bunun dışında hiçbir cerrahi müdahale yeteneği kazanmama fırsat verilmedi ve öğretilmedi. Kulak mikrocerrahisini öğrenerek uzman olmamız gerekirken, ben de dahil şu anda servisimizde ihtisas görmekte olan 11 asistan doktorun hiçbiri kulak ameliyatı yapmamıştır. Mesleki geleceğimden, yetersiz bir hekim olarak ileride insanlara zarar vermekten ve ileride meydana gelebilecek daha büyük problemlerden endişe duymaktayım."

       Sağlık Bakanlığı'na yapılan suç duyurusunda Gürsan hakkındaki rüşvet iddiası ise şöyle anlatılıyor:
       "Mayıs 1998'de kliniğimizde Bristols Myers Squibb firmasıyla ortak klinik çalışması yapıldı. Sağlık Bakanlığı ve hastanemiz etik kurulundan kendi adına araştırıcı onayı bulunmayan Gürsan firmayla kişisel anlaşma yaparak bu çalışma karşılığında 1 milyar 20 milyon lira aldı."

       Hakkında çeşitli iddialar bulunan Gürsan'ın daha önce iki kez görevden uzaklaştırıldığı öğrenildi. Gürsan, Hacettepe Tıp Fakültesi'nden 16 yıl önce uzaklaştırılarak Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne atandı. Şef muavini Op. Dr. Çelik Koldaş'a kafa attığı gerekçesiyle açılan soruşturma sonucu Sağmalcılar Cezaevi hekimliğine, asistan doktorlara fiziki tacizde bulunması nedeniyle de Bolu'ya sürüldüğü ortaya çıktı. Ancak Gürsan'ın, her defasında Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne geri dönmeyi başardı.

       HAYDARPAŞA Numune Hastanesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Servisi'nde tedavi olan hasta ve hasta yakınları Doç. Dr. Önal Gürsan hakkındaki iddialarını şöyle sıraladılar:

       İsmail Güler : "On yaşındaki oğlum Sedat'ı, 16 defa ameliyat ettiler. Her defasında iyileşti diyerek taburcu ettiler, ancak oğlum fenalaşınca tekrar getirdik. Başka hastaneye sevk etmesini isteyince Gürsan'ın hakaretlerine uğradık. Tedavi için traktörümü sattım, borca girdim. Oğlumu zorla alıp Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne götürmeseydim, defalarca ameliyat masasına yatmaya devam edecekti. Bu acıyı bize niye yaşattılar. Oğlum okulundan geri kaldı. Bu yüzden maddi ve manevi tazminat davası açtım."

       Mukadder Altınok: "Eşimi bademciğinin arkasındaki kemikte uzama olduğunu, rahatsızlığın bundan kaynaklandığını söylediler. Ameliyattan sonra iyileşti diyerek taburcu ettiler. Eşimin ağrıları geçmedi, daha sonra bademcik kanseri olduğunu ve yanlış tedavi uygulandığını öğrendik. Çok vakit kaybedildiği için tedavi şansını da kaybetmişti. Işın tedavisi görürken öldü. Doğru teşhis koymuş olsalardı eşi bugün yaşıyor olacaktı."

       Turgay Kahyaoğlu: "Geçirdiğim trafik kazasından sonra yoğun bakımda enfeksiyon kaptığım için önce İntaniye Servisi'ne kaldırıldım. Boğazıma delik açıldı. Daha sonra KBB Servisi'ne yatırıldım. 15 operasyon geçirdim her defasında iyileştiğimi söyleyerek beni eve gönderdiler. Her defasında rahatsızlanıp hastaneye geldim. Sonunda Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne gittim ve Numune'de tahrip edilen boğazımı burada düzelttiler. Bizi kobay olarak kullanıyorlardı. Bunu, kendi aralarında konuşurlarken de duydum."

       Ekrem Demirel: "Dört yıl önce sinüzüt şikayetiyle gittim. Ameliyattan bir gözümü kaybederek uyandım. O günden beri hakkımı aramak için birçok yere başvurdum. Gürsan, `Burası Türkiye, burası da devlet hastanesi, bana bir şey yapamazsın, git istediğin yere başvur' diye bağırarak hakaretler savurdu. Hakaretleri, beni gözümü kaybetmemden daha çok yaraladı."

       Sıdıka Tezcan'ın eşi: "Eşim fizik tedavisi için yattığı hastanede ses kısıklığı şikayeti üzerine KBB Servisi'nde muayene oldu. Doktorların ilgisizliği sonucu eşimin gırtlağı alındı, ömür boyu konuşamamaya mahkum edildi. Boğazından alınan parçanın tahlilinde kanserden şüphelenmelerine rağmen herhangi bir müdahalede bulunmadılar. Aradan beş ay geçtikten sonra gırtlağın tamamını aldılar."

       Haydarpaşa Numune Hastanesi'nin 13 yıllık personeli Hamdi Şahin de Gürsan'a dava açanlardan. Trafik kazası sonucu yıllarca çalıştığı hastaneye kaldırılan Şahin "Gırtlağımın ön duvarını almışlar. Bunun sonucunda Gazi ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi hastanelerinde 10'dan fazla ameliyat olmak zorunda kaldım" diye konuştu.