Haberin Devamı

Elinden tuttum..
Aldım onu 1974’e götürdüm..
Bilmediği bir pencere açmak istedim dünyasında..
Kalamış sahildeki “köhne” adını verdikleri çay bahçesine..Denizin ta kıyısında, kumsalların üstüne kaldırım taşlarının henüz döşenmediği zaman diliminde..
Çünkü biliyorum ki en güzel aşk hikayeleri o çay bahçesinin tahta iskemlelerinde otururken anlatılır..
Saftır ve alabildiğince masumdur..
Çay da demlidir..
Mahalle akşamları hanımeline boğarken yazın sıcaklığını..
Elini tutarak nerde başlayıp nerde biteceğini hiç bilemediğim bir duyguyu anlatmak için onu alıp getirdim buraya..
“Neden olduğunu bilmiyorum ama..
Sana kendimi ifade edebileceğim en güzel yer burası diye düşündüm..
Henüz kalbime sahip olamadı bu sefil dünya..
Yani, tertemizim” dedim..
Çayını içerken uzayıveren dudakları hemen dikkatimi çekivermişti o farkında olmasa da..
Soğuttum bardağı nefesimle apansız, yanmasın diye dudakları..
Kalamış’ın henüz bozulmamış maviliğine bakarken gözlerinin ta ortasından..
“Aşk masumken çok güzel.Yaşadıkça insanoğlu gördükleriyle kaybediyor masumiyeti.Kendimi en masum hisettiğim zamana o yüzden getirdim seni..”
Gülümsedi..
Az konuşurdu.Açamazdı kendisini.Acaba bu tavır mıydı bu denli yaklaştıran beni, bilmiyorum.
Etrafta kimse konuşmuyor, sesler duyulmuyor, deniz ürpermiyor, ağaçlar bile kıpırdamıyordu.
Bir fotoğraf karesinin donmuş silütlerine dönüşmüştü herşey.
Ben konuşuyordum, o dinliyordu.Arada saçları kıpırdıyordu rüzgar bile esmemesine rağmen.
“Yani..?” dedi..
Ellerini tuttum..
“Galiba hayatımın en muhteşem anlarını yaşıyorum” dedim.
“Bunları konuşabileceğim aklımdan bile geçmezdi.Ben de anlamadım..Ama oldu.Betonların arasında bir avuç toprak parçasında yeşeriveren minik bir dal gibi.Engelleyemiyorsun, doğacaksa bir şey hiç bir güç mani olamıyor bilirsin..”
“İnsan ne hissediyorsa söylebilmeli aslında” dedi çekingen bir ses tonuyla..
“Ama gerçekler…”
Elimle ağzını kapattım usulca..
Devam etmesini istemedim belki konuşmasına..Oysa “seviyorum” diyecektim yalnızca..
“Yürüyelim mi biraz?” dedim, kalktık..
Kalamış sahilindeki balıkçı barınaklarının önündeki kumsalda elele yürümeye başladık.
Bir ara gözlerime baktı.O an hafiften elimi de biraz daha sıktığını hissettim, ya da bana öyle geldi.
Hoşuma gitti..
Birdenbire..
Yokoldu kelimeler, sesler, resimler..
Başka bir zaman diliminde gözgöze geliverdik aniden..
“O zaman çok gençtim” dedim..
Bir şey anlamadı haliyle, gülümsedi..”Seviyorum demek bu kadar zor olmamalıydı..” dedim içimden.
Hayat işte..
“Kalamış’ta söyleyemedim ama.
Gözünün ta ortasında büyülenmiş gibi bakarken sana..
O kadar anlatmaya çalıştım ki..
Sesim mi çıkmadı..?
Sen mi duymadın..?
Ya da duymak istemedin..?
Kimbilir..?”
Diyemedim.