ÖRÜMCEK ADAMIN KAYIP 80 MiLYON DOLARI

18 Eylül 2012

New York’tan gecikmeli iki izlenim. Spider Man hayranlarına kötü haber: Hikayenin Broadway yorumu tahmin edemeyeceğiniz kadar berbat. Ve fine dining meraklılarına güzel havadis: Per se’de bir akşam tahmin edemeyeceğiniz kadar farklı bir deneyim

Broadway’de tuhaf bir deneyim: Sahnede Spider Man

* 80 milyon dolarlık bütçesiyle Brodway’in en pahalı prodüksiyonu Spider Man en pahalı prodüksiyon sıfatının hakkını vermese de en kötü oyun unvanını diri diri taşıyor göğsünde.
* Hikaye, oyunculuk filan kimsenin umurunda değil. Herkes oyunu tek bir soruya yanıt bulmak için izliyor: 80 milyon dolar nereye harcandı?
* Oyunun sonunda, alkışlama/selam verme seremonisinde sahneye 9 farklı Örümcek Adam çıkıyor el ele tutuşup. Daha tuhaf bir sahne olabilir mi?
* Müzikler o kadar basit, sıradan ve 7 yaş grubuna yönelik ki her yeni saçma bir şarkı yükseldiğinde “U2 bunun neresinde?” deyip duruyorsun içten içten. Kötü kahramanımızın cep telefonu zil sesi U2’nun ‘Beautiful Day’i olmasa iyice anlaşılmayacak U2 varlığı.
* Özetle: Kopan tüm yaygara, müzikalin 3-5 sahnesinde uçan kaçan, havalanan, örümcek ağıyla bir sağa bir sola, bir aşağı bir yukarı dolanan bir ‘Örümcek

Yazının Devamı

BiRKAÇ YENi SEZON KEHANETi

16 Eylül 2012

Kış sezonunun sık sık gidilesi, bol bol konuşulası, yeni, havalı, taze ve fiyakalı oluşumlarından bir demet. Artı, geçen haftanın parti/davet trafiğinden öğrendiklerim...

Kanyon’da takılmalar
artacak: İki yeni havalı sakini, İtalyan restoran Carluccio’s ve yakında açılacak gurme market Dean and Deluca sayesinde kış boyunca Kanyon’da esen rüzgarlar iyice şiddetlenecek, çeşitlenecek. Özellikle hafta sonları sinema sonrasında yemek, spor öncesinde kahve gibi formüller, ‘takılmayı’ seven gençlik tarafından sık sık kullanılacak. Her magazinsel aşk illâ ki bir ‘Kanyon’da görüntülendi’ haberiyle taçlanacak. Yeni baba olmuş magazin figürlerinin puset ittirirken/velet çekiştirirken fotoğrafları çekilecek, ‘Kanyon babaları’ unvanına hak kazanacak. Yılın ‘Kanyon babası’ ödülü için en güçlü adaysa açık ara Cem Yılmaz.

Her dizi bir Sezen Aksu
hiti doğuracak: Sıkı yerli dizi takipçileri yakından bilir. Tutan dizi tarifinde bir tutam baharat niyetine fonda muhakkak bir Sezen Aksu parçası vardır. Ya eski bir hiti başkası tarafından yeniden yorumlanır ya da diziyi izlerken ekran karşısında hislenmiş, oracıkta bir beste çıkarıvermiştir Aksu. Bu sezon ‘Adını Feriha Koydum:

Yazının Devamı

SEKSTE YENi MARKA FIFTY SHADES

11 Eylül 2012

Oldu. Sonunda bu da oldu. Amerika’nın bu yılki en mühim meselesi, erotik roman ‘Fifty Shades of Grey’in şimdi de dergisi çıktı

‘Fifty Shades of American Women Who Love the Book and Live the Life’, üçlemeyi bir oturuşta mideye indiren kadın okurlar için çerez niteliğinde ufak bilgilere, ağız sulandırıcı dedikodulara sahip sıkıştırılmış bir dergi. Amerika’da ay başında piyasaya çıktı. Satışları kitapla yaraşır durumda.

Kitabın konusuyla paralel üretilmiş içeriğe sahip derginin nasıl flörtöz eposta yazılır, yeni başlayanlar için illüstrasyonlu popoya şaplak kursu, sexting 101 (seks içerikli mesajlar yollama adabı) gibi konu başlıklarıyla açıyor perdeyi. Devamında kadınlara daha ateşli bir şaplak seansı için 15 harekette nasıl kitabın kahramanı Anastasia gibi sıkı kalçalara sahip olabileceklerinin tüyosunu veriyor, kitapta tasvir edilen sekse giden yolda neler yenmesi ve içilmesi gerektiğini sıralıyor.

Erkekler ne diyor?
Dergide erkek görüşlerine de yer verilmiş, erkekler arasında yapılan bir anketle kitaba olarak yaklaşımları ölçülmüş. Yüzde 63.6’lık kesim, kitabı uluorta okumaktan çekinmiş. Erkeklerin yarısı, kitabı sevgilisinden gizli gizli okuduğunu itiraf etmiş.

Yazının Devamı

BU DA REALITY SHOW’DA GELiNEN SON NOKTA

9 Eylül 2012

Hatta, belki de varıp varılabilinecek en dip nokta. İzlerken defalarca “Bu kadarı da olmaz, bunu da yapmış olamazlar” diye sayıklayacağınız cinsten. Amerikan televizyonlarında başlayan son reality show, çok tartışılacak, çok konuşulacak

Söz konusu şov, ilk bölümü iki hafta önce NBC kanalında yayınlanmış, sekiz ünlünün Amerikan askeri olmak ve orduya katılmak adına gerçek bir askeri eğitime tâbi tutulduğu Stars Earn Stripes (Bröve Alan Starlar). Önce, an be an, kamera karşısında her türlü silahın, bombanın, askeri aracın, nasıl kullanıldığı öğreniliyor. Ardından gelsin tatbikatlar, meydan muharebeleri, pusuya yatmalar, helikopterle takipler... Tüm bunlar şovun bir parçası.
Ortalama 3.9 milyon kişinin izlediği bir programdan bahsediyoruz. Genci yaşlısı, çoluğu çocuğu, akli dengesi yerinde olanı olmayanı toplam 3.9 milyon kişi. Göz göre göre, bir eğlence teması olarak savaş, mikrofon niyetine de makinalı tüfek kullanılıyor.
10 kişiden oluşan Nobel ödüllü bir grup entelektüel kalktı, bir protesto bildirisi hazırlayıp, programın savaşı yücelttiği ve şiddeti özendirdiği gerekçesiyle kaldırılmasını istedi geçenlerde. Henüz iptal konusunda bir gelişme yok. Bir sonraki muhtemel

Yazının Devamı

BARDA, SiNEMALARDA HEP OBAMA

4 Eylül 2012

New York’ta seçim heyecanı sokaklardan taşmış, barlara sinemalara sıçramış. Obama izleyip, Obama içiyoruz. Tadı nasıl mı?

Seçim öncesi nereye kafayı çevirseniz iki yüze ve isme toslama ihtimaliniz var: Biri başkan Obama, diğeri en güçlü rakibi Mitt Romney. Seçim telaşı şehrin barından taksisine, sokağından mağazalarına köşe bucak her yere sıçramış durumda. Hatta sinema salonlarına bile... Sekiz haftadır gösterimde olan, adım adım her hafta seyirci sayısını artıran, an itibarıyla Amerika’nın en çok izlenen 8’inci filmi, ‘2016: Obama’s America’. Film, “Obama ikinci kez seçilirse 2016’da Amerika nerede olacak?” sorusuna yanıt arayan bir belgesel. Amerikan rüyasıyla sosyalist baba ve radikal annenin evladı, emperyalizm karşıtı Obama’nın rüyası arasındaki zıtlıkları temel alan film, düpedüz bir anti-Obama propogandası üzerine kurulu. Dinesh D’Souza’nın bestseller kitabı ‘The Roots of Obama’s Rage’den uyarlanan belgeselin ‘Bourne Legacy’, ‘Expandables 2’ gibi gişe filmlerinden seyirci çalması, politikanın popüler kültürü nasıl evirip çevirebileceğine dair bir işaret. “Peki ya bizde olsa?” topuna hiç girmeyelim, doğrudan üzerinden atlayın. Hükümet karşıtı bir belgeselin sağsalim

Yazının Devamı

KRALLARA LAYIK DOĞUM GÜNÜ PARTiSi

2 Eylül 2012

Üzerinden yıllar geçtikçe, Michael Jackson’ın doğum gününe denk düşen ağustos ayının son haftası, bir nevi ‘kutlu doğum haftasına’ dönüşebilir, kralın şerefine verilen partilerin dozu gitgide artabilir. New York’taki Pepsi Beat yaz konserlerinin kapanışı, durumun en güçlü kanıtı. Olay mahallinden bildiriyorum

Rahat bir 5-10 yıl daha her 29 Ağustos’un ‘trending topic’i, tarihte bugün sayfalarının baştacı ‘Kral’ın doğum günü olacak kuşkusuz. Kimi, merhumun anısına evde bir başına en sevdiği MJ parçasını dinleyecek döne dolaşa, kimi de, kulüpte günün anlam ve önemini belirten partide ‘Moonwalking’ yapmaya çalışacak düşe kalka. Son doğum günü kutlamalarının coşkusunu katmer katmer katlayan hadise, bu yılın aynı zamanda ‘Bad’ albümünün 25’inci yılı kutlamalarına denk düşmesi. Bizim bu yılki Michael Jackson günümüzde payımıza düşen, Pepsi’nin New York’taki Michael Jackson’ın doğum günü ve ‘Bad’in 25’inci yılı şerefine düzenlenen partiye katılmak oluyor.

Batman’siz Gotham, kambersiz düğün...
Partiye ev sahipliği yapan Gotham Hall, adıyla sanıyla, tadıyla tuzuyla enteresan bir parti mekanı. Broadway üzerinde, 36’ıncı caddede; turistik havaların ceyeran ettiği, Times

Yazının Devamı

MAHALLENiN BARI, BARIN MAHALLELiSi

28 Ağustos 2012

Emirgan yeni mahalle barı La Boom’a kavuşmuşken, işletmecilerin kullanmayı pek sevdiği ‘mahalle barı’ kültürüne kısa bir bakış atalım

Nasıl otelin ‘ev sıcaklığı/rahatlığı havasında’ diye ambalajlananı makbulse, barın da ‘mahalle barı tadında’ diye sunulanı seviliyor, sahipleniliyor. Her bulunduğu muhiti kucaklamak, konu komşunun çat kapı uğradığı yere dönüşmek isteyen basıyor sloganı: Mahallenin yeni barıyız. Oysa kıvamı öyle kolayca tutan bir tarife sahip değil mahalle barları. Kaba tarifinde şu malzemeler olmalı:

* Rahattır, kasmaz: Rahat, malum göreceli bir kavram. Bebek’te oturan kişi Lucca’da kendini rahat hissederken, muhite yabancı biri aynı rahatlığı hissetmeyebilir. Burada hedef kitle, mahalle sakinleri.

* Kalıcıdır, gitmez: Anlık heyecanlarla, dönemsel yatırımlarla dönmez. Bugün var, yarın yok havası esmez. Tabelası sağlam çakılmıştır, kolay kolay çıkmaz. Bilirsiniz ki, her mahallenize dönüşte o oradadır.

Yazının Devamı

AKILLI?TELEFONUM AKILSIZ?BAŞIM

26 Ağustos 2012

‘Time’ dergisinde yayımlanan araştırma gösteriyor ki, akıllı telefon kullanımı bu hızla devam ederse ne iki çift laf edecek insan bulabileceğiz, ne de tanışacak yeni yüzler

Havalı bir restoranda, kalabalık bir masadasınız. Yemeğin tadı tuzu, mekanın havası suyu her şey süper, şahane. Tek sorun, masadan çıt çıkmıyor. Sohbet akmıyor, gitmiyor, uzamıyor. Kısa kısa, kesik kesik. Ne kahkasında bülbüller, ne de hikayesinde sümbüller... Çıt yok ama ‘tık tık’ çok.
Kafalar telefona gömülmüş, varsa yoksa Facebook/ Twitter/Foursquare/Instagram vs. hesaplarını güncelle, millete laf yetiştir. Önündeki yemeği beğenmediğini yanındakine değil, Twitter’da tanımadığı takipçilerle paylaşan, attığı her adımı Foursquare’den dünya aleme ilan eden kişilerle dolu bir yemek masası düşünün. Hayal değil, abartı değil, günümüzün restoranlarından/barlarından bir kare bu.

Hazırlıksız yakalandım
Yanımda gecenin en büyük silahı akıllı telefon olmadan, böyle bir masaya düşmüşlüğüm var. En kibar dille şöyle özetleyebilirim: Kâbus. Son derece mühim ve acil bir iş hallediyormuş tavırla atılan tweet’ler, gelen cevap karşısında kendi kendine atılan kahkahalar karşısında, siz öylece kendi halinizde

Yazının Devamı