Aslı Perker

Aslı Perker

asli.perker@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ülkemizde “Şu Çılgın Türkler” adlı kitabın girmediği ev kalmış olduğunu zannetmiyorum. O kadar ki bu başlığı yazarının adının önüne geçmiş tek tük kitaptan biridir. Dün kaybettiğimiz değerli yazar Turgut Özakman’ın bu sözlerime bir itirazı olur muydu bilmiyorum, ama çıktığı andan itibaren baskı üzerine baskı yapmış, yüzbinler satmış bu kitabın yadsınamaz şekilde bir milletin uyanışına sebep olduğunu kendisi de kabul ederdi herhalde.
Bir milletin uyanışı iddialı bir laf olmakla beraber kitabın yarattığı etki için kullanılabileceğini düşünüyorum. Zira Kurtuluş Savaşı’nı kurgusal bir dille anlatan bu kitap, hani neredeyse halk, bilhassa da bir kısım genç kesim arasında Kurtuluş Savaşı’nın bir zaman Osmanlı’da yarattığı etkiyi yaratmıştır. Pek çoğu bu kitabı okuyana kadar kendi tarihini hiç bilmediğinden yakınmış, ilk kez çekilen cefayı anlamış, hatta tıpkı Özakman gibi Anadolu yollarına düşenler, keşfe çıkanlar olmuştur.
Bir fenomene dönüşen “Şu Çılgın Türkler”i Özakman da Anadolu’yu dolaşırken yazmaya karar vermiştir zaten. 1930 doğumlu olan yazar gençlik yıllarında bastığı her toprak parçasının büyük bir özveriyle savaşılarak kazanıldığını anladığında yıllar, hatta 55 yıl sürecek çalışmalarına başlamıştır. İstiklal Savaşı’ın görmüş olanlarla röportajlar yapmış, bulduğu her belgeyi okumuş, daha fazlasını bulmak için arşivleri aşındırmış, savaş alanlarını gezmiştir.

YENİLİKLERİ TAKİP EDERDİ
Oysa eleştirilmesine de sebep olduğu üzere okullu bir tarihçi değildir. Önce Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni tamamlamış, bir süre avukatlık yaptıktan sonra da Köln Üniversitesi Tiyatro Bilimi Enstitüsü’ne devam etmiştir. Tiyatro yazarlığını da böylece, Türkiye’ye döndükten sonra başlar. Yıllar içerisinde TRT’de Merkez Program Daire Başkanlığı’nda Genel Müdür Yardımcısı, Devlet Tiyatroları’nda önce Genel Müdür Başyardımcısı, sonrasında da Genel Müdür olarak çalışmıştır.
Özakman pek çok tiyatro oyununa ve senaryoya imza atmıştır. İşin doğrusu büyük bir kısmında tıpkı “Şu Çılgın Türkler”de olduğu gibi yine Kurtuluş Savaşı döneminden etkilendiği açıktır. Özakman’ın oyunlarıyla ilgili eleştiriler çoğunlukla olumlu olduğu gibi bilhassa bu sanat dalıyla ilgili yazdığı kitap, Oyun ve Senaryo Yazma Tekniği (Bilgi Yayınevi) tiyatro öğrencileri tarafından beğeni görmüştür. Zaten Özakman genel itibariyle Ankara Üniversitesi Tiyatro Bölümü öğrencileri tarafından sevilen ve çok saygı duyulan bir eğitmen olmuştur. Kibar ama net hitabı, eski devrin adamı gibi görünmesine rağmen yenilikleri takibi ve bunları aktarma şekli yüzünden derslerinin müptelası çoktur.

BÜKÜLMEZ BİR CUMHURİYETÇİ
Aslında Özakman “Şu Çılgın Türkler”i kaleme almamış olsaydı ömrü boyunca belki de bir tek muhalefetle karşılaşmadan, sevilen bir devlet çalışanı, hoca olarak hayatına devam edecekti. Ancak elbette o da her yazar gibi karşıt görüşlerden, yer yer aşırı tepkilerden nasibini aldı. Bunda muhakkak bilhassa son yıllarda demode olarak algılanmaya başlayan bükülmez Cumhuriyetçi duruşunun rolü olmuştur. Zira bugün Türkiye halkının aşmaya çalıştığı pek çok mevzuyu klasik bir Cumhuriyet tarihi duruşuyla değerlendirdiği muhakkaktır. Aynı şekilde yer yer okullu tarihçiler tarafından da tarihe her yönünden bakmadığı gerekçesiyle uyarıldığı olmuştur. Ancak burada ayırt edilmesi gereken belki de şudur; Özakman tarihi belgelere dayalı bir kitap yazmış olmakla beraber hiçbir zaman bunun tarihsel bir belge olarak algılanması gerektiğini iddia etmemiştir.
Tabii bu söylediklerimiz bir yana, “Nutuk”la beraber okunması gereken eserler arasında “Şu Çılgın Türkler”i de sayan pek çok okur, yazarla ilgili nihai kararını vermiş görünüyor. Eminim yarın ebedi yolculuğuna uğurlanacak olan Özakman sadece ailesi, öğrencileri ve arkadaşları değil, onun eserleriyle yakın tarihine bir kez daha bakmayı öğrenmiş geniş bir okur kitlesi tarafından da özlenecek.