Aslı Perker

Aslı Perker

asli.perker@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sinekle mücadelem bitmiyor. Belki hatırlarsınız bundan birkaç ay önce, baharın gelmesiyle birlikte Şişli’nin Kurtuluş Semti’nde nasıl bir sinek hücumuna uğradığımızı, mahalledeki herkesin nasıl sineklerle ilgili komplo teorileri ürettiğini yazmıştım. Baharı atlattık, yaz geldi, ben göçmen kuşlar gibi yuvaya, Ege’ye göçtüm. Bahçemizde oturacağım, doğayla iç içe kitabımı, yazılarımı yazacağım, İstanbul’da son iki aydır yaşadığımız sinir harbinden uzaklaşacağım derken gene huzuru bulamadım. Zira bir kez daha sinekler adeta canıma kastetti.
Yeni bir şey değil, hemen hemen her yaz yaşadığımız bir problem. Bahçeli ev yapmışız, lakin sinekler güneş iyice çekilene kadar ortadan kaybolmadığı için oturamıyoruz. İnat edip otursak da tek mevzu var: sinek. Komşular geliyor gidiyor, sinekten konuşuyoruz. Çoluk çocuk oturuyoruz, pişti oynayacağız, kağıtla sinek kovalıyoruz.

Olmaz olsun misafir
Birini çaya davet edelim diyoruz, sinek teröründen misafirperverlikten vazgeçtik. Eskiden poğaça yapardık, mis gibi kokular yayılırdı etrafa, şimdi aman diyoruz boşver, poğaça, karpuz, elma, armut, kiraz, kızartma lazım değil. Hiçbir şey yemeyelim, aç oturalım, yeter ki şu psiliklerin istilasına uğramayalım. Kolayı içmek yerine bir yere döküyoruz ki hepsi üstüne toplansın, bizi rahat bıraksınlar.
Tabii bir de bahçe içinde hizmet veren müesseseler var ki onların hali harap, müşteri dayanamıyor, koşarak kaçıyor.
Ben bu satırları yazarken bir sinek tek tek bütün parmaklarıma konmaya yemin etmiş sanki.
Böyle eziyetli bir yaşam. Dışarıdan bakıldığında, doğada huzur içindeyiz. Hakikat öyle değil, habire sallamaktan kollarımız kuvvetlendi.
Sadece kendi etrafımıza sormayı bıraktık, yan köye gidiyoruz, sizde sinek var mı var? Var. Tarladaki çiftçiye soruyoruz, sinek var mı? Felaket. Nereden kaynaklanıyor bu iş? Genel kanaat, çoğunluğu tavuk çiftliklerinden. Kesilen tavuk artıklarının götürüp tarlalara savrulduğunu söyleyen, gözleriyle görmüş şahitler var. Denetim eksiği mi var? Kim bilir? Yetkili bulabilirsen sor. İlaçlama var mı? O da yok.

Dev mahalleler
Bu durumda iş başa düştü. Bulunduğumuz alan Aliağa Belediyesi’ne bağlı. Biz tüm ahali yıllardır belediye hakkında demediğimizi bırakmamışız, ilaçlama yapmıyorlar diye atıp tutmuşuz, işi araştırınca ortaya ne çıktı? Meğer 2004’ten bu yana ilaçlama hizmetleri Büyük Şehir Çevre Koruma ve Kontrol Şubesi’ne bağlıymış. Eh elin İzmir’deki Çevre Koruma ve Kontrol Şubesi Müdürü bizim problemimizi nereden bilsin? Aliağa’da sinek problemi yok deyip çıkıyor işin içinden. Yanlış bilmiyorsam bu ilçeye bağlı 18 köyden bozma mahalle var ve bizim durumumuzda olduğu gibi bu mahallelere bağlı yerleşkeler var. Yani öyle tek bir merkezden işleri yürütmek isteyince işin içinden çıkılamayacak kadar uzun mesafelerden bahsediyoruz. Türkiye’de bürokrasinin zorlukları da belli. Bir izin kağıdı imzalanacak, iki yıl bekleniyor.

Yazara komplo 2
Daha önce köylerin mahallelere dönüştürülmesinin ne gibi sıkıntılar yarattığına biraz değinmiştim. Bu iş de aslında gene geliyor oraya dayanıyor. Bir belediyenin başkanından kendisine bağlı tüm mahallelerin problemlerine hızla müdahale etmesi bekleniyor. Oysa kendisine 30 km uzaklıktaki bir mahallede su patlıyor, o problem belediyeye aksettiriliyor, belediye ancak geliyor. Neredeyse 48 saatlik bir süreçten bahsediyoruz. Ama işte “köylerin kapatılması” gibi absürt bir proje de nasıl olduğunu anlamadan, yaptım oldu anlayışıyla işleyişe konuluyor, 16 bin köyün sakini öylece kalakalıyor.
Bu da aç kapa Artema işine benzeyecek ama, biz diyorum, o köyleri geri açsak?