Çağdaş Ertuna

Son zamanların en zor bilet bulunan tiyatro performanslarından biri Kit Kat Club’da ‘Kabare’.

Eddie Redmayne’in başrolünde olduğu versiyonu önce Londra’da başladı, 7 Olivier Awards dahil birçok ödül aldı.

Şimdi ise New York’ta Broadway’de izleme şansım oluyor.

Çöp ve molozlarla dolup taşan çöp kutularının yanından geçerek bir ara sokaktan giriyorsunuz August Wilson Tiyatrosu’nun yan kapısından içeri.

Gösteri saatinden 1 saat önce gelmeniz önemle duyuruluyor, bileti aldığınız anda.

‘Kabare’nin yapımcıları, standart bir Broadway gecesi olmadığını açıkça belirtmek istiyorlar.

“Kabare’ye inerken aynı zamanda bu işin nasıl yapıldığı ve bu sanatın hangi alanlarda sergilendiği konusunda da iyice düşünmelerini istiyoruz” diyorlar.

Venedik Bienali ile aynı hafta, İstanbul’da önce Artweeks İstanbul, ardından CI Bloom başlıyor. Biri ücretsiz, biri ücretli olan iki etkinliğin aynı zamana denk gelmesi yerli galeriler, sanatçılar ve koleksiyonerler için nasıl olacak?

Global çağdaş sanat ve tasarım dünyası Milano Tasarım Haftası’ndan Venedik Bienali’ne hızlı bir geçiş yaparken İstanbul’da da önemli iki çağdaş sanat etkinliği aynı zamana denk geliyor. Söz konusu iki etkinlik: Artweeks ve CI Bloom. Türkiye’nin önde gelen sanat koleksiyonerleri, Venedik Bienali’ndeki Gülsün Karamustafa’nın eserlerinin sergilendiği Türkiye Pavyonu’nun açılışına katılıp Gazze’de ateşkes için sanatçılar tarafından kapatılan İsrail Pavyonu’na yetişirken, sonrasında da Venedik’teki su taksilerinde selfieler çekip Peggy Guggenheim Collection’a koştururken dün Artweeks İstanbul açıldı.

Artweeks İstanbul’un 9’uncu edisyonu, Bilgili Holding ev sahipliğinde, 28 Nisan’a kadar The Ritz Carlton Residences, İstanbul B Blok’ta

Dünyanın her yerinden tasarım, mobilya ve dekorasyonla az çok ilgili herkes bu hafta Salone del Mobile fuarı ve Tasarım Haftası için Milano’da.  

Boşuna demiyorlar, İtalya ‘Made in Italy’ etiketinin gücünü biraz da bu haftaya borçlu. 

Milano’da yılın en güzel zamanı moda haftası değil, hiç şüphesiz tasarım haftası. 

Tasarım Haftası’nda şehrin dört bir yanında sergiler düzenleniyor, Zona Tortona’dan Triennale, Brera ve Lambrate’ye birçok bölgede açılışlar ve partilerde sosyalleşiliyor. 

Sosyalleşmek de işin parçası zaten, yaptığınız iş ne kadar iyi olursa olsun fark etmiyor, duyurmak için kendi sosyal ağınızı yaratmanız gerekiyor.  

Eskiden fuar alanından ilham alınırdı, şimdi sadece alış-satış yapanlar fuarda.  

Artık markalar da işlerini şehre yayılan sergilerle duyurmayı tercih ediyor. 

Ürünleri stantlarda olduğu gibi sergilemek yerine, bir konsept, bir hikaye yaratıyorlar. 

Tam yedi yıl önce, New York’ta bir döneme damga vuran Studio 54 gece kulübünün kurucularından Ian Schrager’ın yeni oteli, Public’in açılış partisine katılmıştım.

New York Moda Haftası’nın ilk gecesiydi.

Mert & Marcus olarak tanınan dünyaca ünlü moda fotoğrafçıları, gururumuz Mert Alaş ve Marcus Piggott’ın kariyerlerinin 20. yılı şerefine Taschen yayınevinden çıkan, sınırlı sayıda basılan kitaplarının lansmanıydı.

Kardashianların ana kraliçesi Kris Jenner ve kızları Kim Kardashian ve Kendall Jenner’a, Bella-Gigi Hadid’den Adriana Lima’ya, Nicky Minaj’dan Cindy Crawford ve kızı Kaia Gerber’e moda ve celebrity dünyasının farklı jenerasyonlarından ünlü isimler oradaydı.

Şimdi ise daha önce birebir röportaj yapma şansım olan Studio 54’ün kurucusu Ian Schrager’ın Public otelinin en üst katındayım, Türkiye’den birçok tanıdık isimle birlikte.

Bir Türk markasının Momo’nun Public The Roof’taki pop-up partisi için, Gabriel Liberty ve Tankut Karakurt’un müzikleri

Geçmişe özlem dönem dönem moda dünyasının hatlarını belirliyor. Şimdi de popüler kültürün de etkisiyle 60’ların modası geri geldi. Peki ama en çok neler öne çıkıyor?

Kabul etmek lazım, sadece moda değil, tüm dünya çalkantılı bir süreçten geçiyor. Belki de bunun etkisiyle, rahatlık arayışı içinde, giderek daha nostaljik bir ruh hâli içindeyiz. 

Şimdi modada görüyoruz, 60’ların modası geri geldi. Sofia Coppola’nın Elvis Presley’nin hayatını ilk kez Priscilla Presley’nin gözünden anlatan, “Priscilla” filminde de en net şekilde gördüğümüz 60’ların trendleri şimdi internette yapılan aramalarda da yükselişte. 

60’ların stil ikonları Mary Quant ve Jane Birkin’in yakın zamanda hayata veda etmelerinin de etkisi var mutlaka. Peki ama 60’ların modasında ilk neler akla geliyor? 

Sofia Coppola’nın 2023 yapımı “Priscilla” adlı filminde Priscilla Presley’nin saç modelinden elbisesinin rengi veya odasındaki duvar

Lise öğrencileri tarafından kurulan Tech4Peace robotik takımı, FIRST Robotics Competition Bosphorus Turnuvası’nda en büyük ödül Impact Award’u kazandı.

Kaan Yalman sayesinde haberim oldu, Tech4Peace, 17-20 Nisan tarihlerinde ABD Houston’da düzenlenecek FRC Dünya Şampiyonası’nda Türkiye’yi temsil etmeye hazırlanıyor.

2019 yılında Açı Lisesi öğrencileri tarafından kurulan takım, bölgesel etkinlikleri 2018 yılından beri Türkiye’de Fikret Yüksel Vakfı tarafından organize edilen FIRST Robotik Yarışması’nda 8 ülkeden 51 takımın arasından sıyrıldı.

Takımın sloganı: “More Than Robots – Robottan Ötesi”.

FRC’nin en büyük ödülü olan Impact Award, son 3 yılda bilim, teknoloji ve mühendislik alanlarını sevdirme, yaygınlaştırma, teşvik etme amaçlarını en iyi şekilde gerçekleştiren ve toplum için yaptıkları çalışmalarla ölçülebilir etki yaratan takıma veriliyor.

Yedi ülkede gerçekleşen 171 bölgesel şampiyonadan finale gitme hakkı kazanan takımlar, her yıl

Charles Spencer, Kraliçe’nin vaftiz çocuklarından biri olarak hayata şanslı başladı.Kendisi, Prenses Diana’nın erkek kardeşi.Diana’nın cenazesinde William, Harry ve Charles ile birlikte yürüyen, Diana’nın BBC Panorama röportajına kadar hayatını değiştiren birçok anına neden olan isim.Ayrıcalıklı bir dünyadan geliyor, ama şimdi çocukluk travmalarını yazdığı son kitabı ‘Çok Özel Bir Okul’ ile gündemde.Evet, kitabın yayımlanması Kral Charles ve Galler Prensesi Kate’in hastalıklarının açıklanmasına denk geldi.Yine de anında çok satanlar listelerinin ilk sıralarına tırmandı.Charles Spencer’in çocukluğunda yatılı okulda yaşadığı tacizleri, travmaları büyük bir samimiyetle anlattığı kitabı gerçekten de çarpıcı.1972’de henüz sekiz yaşındayken gönderildiği yatılı okul, Maidwell Hall’da yaşadıklarını okurken tüyleriniz diken diken oluyor, üzülmemek mümkün değil. Spencer, “Bir şekilde yetersiz kaldığım için evden gönderildiğimi hissettim” diye yazıyor

Türk sinemasının en önemli isimlerinden biri Türker İnanoğlu.

‘Bay Sinema’ olarak da biliniyor.

Benim için ise çocukluğumun önemli kahramanlarından, Türker Amca.

Gülşen Abla’nın 50 yıllık eşi, Zeynep ve İlker’in babası.

Hiç unutmuyorum, ilk 1980’lerin sonunda ben daha ilkokuldayken, Türkiye’de özel televizyon kanalları henüz kurulmamışken, çizgi film videolarıyla kalbimi kazanmıştı.

Betamax yıllarıydı, daha VHS bile yoktu ama Ulusal Video’nun videoları en büyük eğlencemizdi, cep telefonlarının da olmadığı o yıllarda.

1990’larda ise daha meraklı bir çocuğa dönüştükçe, anlattıklarını heyecanla dinlemeye başlamıştım, film gibiydi.