Avrupa’ya bir de buradan bakın

20 Haziran 2008


“Avrupa’da yaşayan Türklerin hayatları hakkında epey bilgimiz var. Ben, Made in Europe’ta, bu insanların yaşadıklarının televizyon kamerasının görüntüleyemediği yönlerini aktardım” diyor İnan Temelkuran. Temelkuran, Made in Europe’un ödüllü yönetmeni. Önce Ankara Film Festivali’nde Umut Veren Yönetmen ödülünü alan İnan Temelkuran, geçtiğimiz hafta da Adana Altın Koza Film Festivali’nin En İyi Yönetmeni oldu.
Derya Alabora başkanlığındaki jüri, Büyük Jüri Yılmaz Güney Özel Ödülü’nü ve En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü de Made in Europe’a verdi. En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü filmin 18 erkek oyuncusu paylaştı. “Üç farklı ülkede, birbirlerine değmeden, birbilerini çok iyi tamamlayan oyunculuklar sergilemeleri” jürinin ödülü 18 kişi arasında paylaştırma nedenlerinin başındaydı. Oyuncuların hepsi gerçekten de son zamanlarda seyrettiğim en doğal oyunları çıkarmış.
Film Madrid,

Yazının Devamı

Yeşil devin rengi solmuş

13 Haziran 2008


Yemyeşil haliyle hafızalara yer eden Hulk’ı, bu sefer hafif grileşmiş bir renkte bir başka yönetmenden ikinci kez izleyeceğiz. Marvel’in 1962 yapımı yeşil devi bu hafta Louise Letterier’nin yönetmenliğinde bütün dünyayla aynı anda Türkiye’de de vizyona giriyor. 2003 yılında usta Ang Lee’nin kamerasından beyazperde ile tanışan Hulk, bu sefer aksiyon dozu arttırılmış bir hikayenin kahramanı. The Incredible - Hulk’ta Bruce Banner ya da nam’-ı diğer Hulk rolü Edward Norton’ın. Banner’ın büyük aşkını ise Liv Tyler canlandırıyor.
Bilim adamı Bruce Banner öfkesini bastırıp, Hulk ile bir daha karşılaşmamayı öğrenmek için Brezilya ormanlarına taşınmıştır. Olağanüstü güçlerinden yararlanmak isteyen savaş yanlıları Banner’ın peşindedir. Banner, çalışmalarına daha uygar bir ortamda devam etmek istediğine karar verip döndüğünde korkunç bir düşmanla karşılaşır: Hulk ile aynı güçlere sahip olan Abomination. 
Ang Lee’nin Hulk’ı hem fazla sanatsal bulunup hem de gişede başarısız olunca

Yazının Devamı

Las Vegas’a MIT baskını

6 Haziran 2008

Haftanın en ilgi çekici filmi 21, altı Massachusestts Institute of Technology (MIT) öğrencisinin kendi aralarında geliştirdikleri şifrelerle Las Vegas’ta 21 oyunundan milyonlarca dolar kazanmasını konu ediyor. Film 1990’ların başında gerçekten yaşanmış bir hikâyeden yola çıkarak yapılmış.
Ben Campbell, hep okul birincisi olmuş, daha MIT’yi bitirmeden Harvard’a kabul edilme başarısını göstermiş bir öğrencidir. Maddi olanakları kısıtlı olan Ben’in, Harvard’a devam edebilmesinin tek yolu burs kazanmaktır. Profesör Micky Rosa, Ben’i kendi aralarında geliştirdikleri yöntemlerle Las Vegas’ta 21 oynayıp büyük paralar kazanmayı hedefleyen bir gruba alınca, Ben için okul parasını bulmanın başka bir yolu daha belirir. Akıllı ve seksi takım arkadaşı Jill’in cazibesine de kapılan Ben, Las Vegas’ta sınırları zorlamaya başlayacaktır.
21, iyi vakit geçireceğiniz tam bir pazar akşamı filmi.

Öldüren CazibeDeath Defying Acts
Ünlü sihirbaz Harry Houdini, 1926 yılında, İngiltere’de bir medyumla tutkulu bir aşk ilişkisine girer. Kadının

Yazının Devamı

Oyun tekrar başlıyor!

30 Mayıs 2008

Hayatımda seyrettiğim en iyi ama en rahatsız edici filmlerden biri... İnsan seyrederken geriliyor, koltuğunda sürekli daha da dikleşiyor, bir türlü rahat edemiyor. Üstelik birkaç sahne dışında ne kan var, ne şiddet, ne de küfür...
Etrafı velveleye vermeden insanı gerip, rahatsız etmenin en büyük ustası Michael Haneke, ilk olarak 1997’de çektiği başyapıtı Funny Games’i, 10 yıl sonra tekrar çekti. Bu sefer Hollywood’da, Amerikalı oyuncularla, İngilizce. Adı Funny Games U.S. Filmin her karesi orjinaliyle aynı, tek bir plan bile değişmemiş. Haneke, aynı filmi tekrar çekmekteki amacını şöyle açıklıyor: “İlk Funny Games Almanca olduğundan hedeflediğim kitleye, istediğim kadar ulaşamadı. Filmi İngilizce olarak tekrar çekmenin, ilk filmi yaparken düşündüğüm kitleye ulaşmada iyi bir fırsat olduğuna karar  verdim. Tek sebebim bu.”
Ann, George ve oğulları Georgie kısa bir tatil için şehir dışındaki evlerine giderler. Baba oğul teknelerini suya indirirken, Ann yemek yapmaya başlar. Bu sırada komşularının misafiri olarak tanıştıkları

Yazının Devamı

Indy 19 yıl sonra geri döndü!

23 Mayıs 2008

Steven Spielberg ve George Lucas’ın yarattığı, Harrison Ford’un canlandırdığı Indiana Jones, yıllardır macera filmi severlerin en sevdiği kahramanlardan biri. 1981 yılında Raiders Of the Lost Ark ile başlayan Indiana Jones maceraları, bu hafta, Indiana Jones and the Kingdom of the Crystal Skull - Indiana Jones ve Kristal Kafatası Krallığı ile devam ediyor.
Bütün hayranlarının delice bekledikleri film daha şimdiden imdb.com sitesinde en iyi 165. filme yükseldi. Profesör Jones, Marshall Üniversitesi’ndeki derslerine devam etmektedir. Faaliyetleri kuşku toplayıp, üniversiteden kovulması için hükümet baskı yapınca, Jones okuldan ayrılır. Tanıştığı genç arkeolog Mutt ile birlikte, Akator’un Kristal Kafatası’nı ele geçirme şansı doğunca, ikili Peru’ya doğru yola çıkar. Sovyet ajanlarının da Kristal Kafatası’nın peşinde olduğunu fark ettiklerinde ise Indy ve Mutt için büyük bir macera başlayacaktır.
Steven Spielberg, 1989 yılında çektiği Indana Jones and the Last Crusade’in serinin son filmi olduğunu düşünüyordu. Fakat aradan

Yazının Devamı

12 Eylül çocukları

16 Mayıs 2008

Beynelmilel ile tanıdığımız Sırrı Süreyya Önder’in yeni bir senaryo üzerine çalıştığını duyduğumda sevinmiştim. Sonra filmde kimlerin oynayacağı, kimin yöneteceği konusunda o kadar çok laf gitti geldi ki “Bu film bu sene çekilemez” demiştim kendi kendime. Ama yanıldım; O... Çocukları bu hafta gösterime giriyor. Filmi geçen aylarda gösterilen 120’den tanıdığmız Murat Saraçoğlu yönetiyor. O... Çocukları, Saraçoğlu’nun ikinci uzun metrajlı filmi. Filmin oyuncu kadrosunda ise yok yok. Demet Akbağ, Özgü Namal, İpek Tuzcuoğlu, Sarp Apak, Altan Erkekli, Sezin Akbaşoğulları...
Filmde, 12 Eylül sonrası yaşanan politik olaylar yüzünden yurtdışına kaçmak zorunda kalan bir annenin, çocuğunu yanına aldırtma çabaları etrafında gelişen olaylar anlatılıyor.
Mehtap, hayat kadınlarının çocuklarına evinde bakıcılık yapan eski bir hayat kadınıdır. Mehtap Anne’nin evinde büyümüş olan Saffet adlı genç eve, polisin arananlar listesinde olduğundan çocuğunu bırakıp İtalya’ya kaçmak

Yazının Devamı

“Erkekler Karamel’den çok şey öğrenecek”

9 Mayıs 2008

Bazı filmler vardır çok seversiniz. Karakterler size o kadar gerçek gelir ki, oyunculara hemen ısınır doğru bir şey yaptıklarında sevinir, yanlış adamların peşinde koştuklarında veya gereksiz yere üzüldüklerinde “Salak!” diye kızarsınız içinizden. İşte Beyrut’ta yaşayan beş kadının hayatlarından bir dönemi anlatan Caramel - Karamel aynen böyle bir film. Bize hiç de yabancı olmayan beş kadını...
Oyuncular, renkler, ışık, müzik harika. 34 yaşındaki yönetmen Nadine Labaki de harika. Labaki, kendi yazıp yönettiği Karamel’de beş kadından birini de oynuyor.
Karamel, geçen ay yapılan İstanbul Film Festivali’nin açılış filmiydi. Nadine Labaki’yi festival konuğu olarak İstanbul’a geldi. Filmin Emek’teki gösterimin ardından Muammer Brav ile birlikte Labaki’yi fuayede yakalayıp birkaç soru sorduk.

Karamel ilk uzun metrajlı filminiz  ve siz filmin her şeyisiniz... Nasıl girdiniz bu işe?
Sinema dünyasına girmek ve bir film yapmak rüyamdı. Çocukluğumda ülkemde savaş vardı. Sokağa çıkamadığımız, oynayamadığımız

Yazının Devamı

Yeni Chabrol vizyonda

2 Mayıs 2008

 

2003 yılında onunla bir röportaj yapmıştım. La Fleur du Mal - Kötülük Çiçeği Fransa’da yeni vizyona girmişti. Paris’te, Marais’de buluştuk, evine yakın bir kafede kahve içtik. Bana elinin ayağının tuttuğu son güne kadar film çekeceğini söyledi. O günün üzerinden beş sene geçti. Claude Chabrol 78 yaşında olmasına rağmen nerdeyse her sene bir film yapıyor. Chabrol’ün son filmi La Fille Coupée en Deux - İkiye Bölünen Kız bu hafta gösterime giriyor. Biz İkiye Bölünen Kız’ı seyrederken Chabrol boş durmuyor ve 2009’da gösterilecek Bellamy’nin hazırlıklarını yapıyor. İkiye Bölünen Kız’ın senaryosu da Chabrol’ün elinden çıkma.
Gabrielle, yirmili yaşlarda bir hava durumu sunucusudur. İş hayatı iyi gitmektedir. Fakat aşk hayatında iki erkek arasında kalmıştır: Zengin ve ünlü bir yazar olan Charles ile varlıklı bir ailenin züppe oğlu Paul. Gabrielle’in Charles’a beslediği duygular ağır basınca Paul rakibine nefret duymaya başlayacak, Gabrielle ise duygularına

Yazının Devamı