Dr. Hasan İnsel

Dr. Hasan İnsel

hinsel@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sık sık yazılarımda bahsederim, ben doğma büyüme Emirganlıyım diye. Bu nedenle de Boğaz’da yemek kültürünün, özellikle son yıllarda büyük değişiklikler gösterdiğini yakından izleyebilenlerdenim

Ben insanların diyet yaparken bile yemek zevkinden vazgeçmemeleri gerektiğine inanıyorum. Bugün toplumca büyük bir diyet baskısı altındayız aslında. Herhangi bir yere yemeğe gittiğinizde masadaki bir kişi muhakkak çıkıyor ve yediğiniz yemek hakkında bir laf ediyor. “Yahu diyetteydin, bu şimdi oldu mu”yla başlanıp, hemen bir beslenme dersi veriliyor. Arada bir insan arzu ettiğini, sevdiğini de ‘çevredekiler’ korkusu olmadan yiyebilmeli. Diyet yaptıklarını biliyoruz diye bu kişilere eziyet etmeye hiç hakkımız yok aslında.

Sağlıklı yaşamdan bahsederken, “Sağlıklı beslenme, egzersiz ve stressiz yaşam” diyoruz. Eee, nerede kaldı stressiz yaşam, yemeklere karışmak, adamın yiyeceği birkaç lokmayı o an toplum içinde boğazına dizmek, stresin büyüğü değil mi o kişiler için. Bu kişiler belki de bir kerelik bir yanlış seçim yaptılar, belki de tabaklarını bile bitirmeden, ikinci yemeklerine doğru seçimlerle devam edip gidecekler. Bu şekilde davrandığımızda kişiler, ‘Sen bunu nasıl yaparsın’ tipi bir müdahaleyle, suçluluk baskısı altına giriyorlar, bu onların gözünde hemen bir başarısızlık haline dönüşüyor. İşin kötüsü bu düşünce derhal başka yanlış kapıları açıyor, bir kerelik ipin ucunu biraz kaçırdım, hemen düzeltirim demek yerine, suçluluk ve başarısızlık hisleri etkisiyle ‘battı balık yan gider’ düşüncesi duruma hakim oluyor, takip eden yemek ve öğünlerde de maalesef düzen tamamen bozuluyor.

Başarı şansını artırır
Toplum baskısı ve diyet yapma uğraşı o derece çok ki, diyet yapanlara “En sevdiğiniz yemek nedir?” diye sorduğumuzda çoğu tereddütte kalıyor ve cevap vermekte zorlanıyorlar. O kadar uzak kalmışlar ki sevdiklerini yiyebilmek düşüncesinden. Halbuki arada bir, dozunu kaçırmadan, yenebilecek keyifli alternatifler o kişinin diyetinde de başarı şansını artıracaktır. Kişiler bu işi yardımsız yaptıklarında kendilerine gereksiz yasaklar koyuyorlar. Ben kilo vermenin diyetisyen yardımıyla yapılmasının en doğru yol olduğuna ve diyetisyenlerin ince ayarlarla kişilere özlediklerini de ölçülü bir şekilde yeme olanağı yarattıklarına inanıyorum.

Soho’dan Emirgan’a
Boğaz yeme kültürüne büyük bir değişiklik de geçenlerde açılan çok hoş bir yerden geldi. Emirgan Tokmak Burnu’nda ‘La Boom’ açıldı. İsmi hemen akla 1980’lerin müziğini getiriyor, yerle isim bu kadar uyuşabilir. New York Soho’dan kaliteli birkaç restoranı harmanlayıp getirip Emirgan’a oturtmuşsunuz sanki. Zaten açanlar da Amerika’da okullarını bitirip dönen, Nikol Başoğlu ve Umut Evirgen. Soho’dakilere ilave olarak burada bir de Boğaz manzaralı teras bahçe var üst katta. Ama biz aşağıda kalalım ve o nefis dekor içinde tadına vararak yemek yemekten bahsedelim.

Stressiz yaşam derken
Ortam o kadar güzel ki, daha masaya otururken farkı yaşıyor insan. Ben iki kere gittim, birinde deniz ürünleri salata, ikincisindeyse istiridyede yengeç, incikli paperdelle makarna yedim. Bir dahaki sefere çıtır ördek yiyeceğim, yan masaya gitti, aklım kaldı. Bence ne yerseniz yiyin, ama incikli paperdelle muhakkak masanızda olsun. Hemen yanlarında park yerleri var, düzenli vale servisi sayesinde otomobille gitmek de sorun olmuyor. ‘La Boom’a gitmek isteyenler için telefon numarası: 0 212 277 88 07.

Bence arada bir böyle güzellikler yaşayıp, değişik tatların da tadına varmak lazım. Eğer sağlıklı yaşam ‘sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve stressiz yaşam’sa, gelin arada bir de ‘stressiz yaşam’ kısmından başlayın işin.