Ebru Erke

Ebru Erke

erke.ebru@gmail.com

Tüm Yazıları

Yapılan bir araştırmaya göre Türk kadını için kurduğu sofrayla takdir almak önemli ama bunun için de öncelikle kendisinin tatmin olması gerek.

Sofranın ve misafirin kültürümüzde ne kadar birleştirici ve kıymetli bir değer olduğu tartışılmaz. “Artmadan yetmez” zihniyetiyle kurulan, çeşit çeşit yemeklerle bezenmiş sofraların evin bereketini artırdığına inanır; sofra başı buluşmalarına daha bir önem verir, keyif alırız. Peki, yeri geldiğinde saatlerini mutfakta harcayan kadınlar sofralarında en çok nelerden keyif alır? Onların sofra motivasyonu nelerdir?

Haberin Devamı

“Soframda önce ben tatmin olmalıyım”

Antep’te kişi, Kayseri’de yemek sayısı önemli

Bir sohbet esnasında Karaca Grup Pazarlama Direktörü ve İcra Kurulu Üyesi Galip Bağcı’nın bu konuda anlattıkları oldukça ilgi çekiciydi. Pazarlama stratejilerini bölgesel farklılıklara göre doğru oturtabilmek adına Türk kadınının sofra motivasyonunu öğrenme isteğiyle yola çıkmışlar ve şimdiye dek yapılmamış profesyonellikte bir araştırma yapmışlardı. İnsanların anketlerde var olanı değil olmasını istediklerini söylemeleri sebebiyle, anketin doğruyu sadece yüzde 10-20 yansıtacağını düşünerek Boğaziçi Üniversitesi’yle birlikte ortak etnografik bir çalışma yürütmüşlerdi. Hatta bu araştırmayla pazar araştırmalarına verilen Altın Baykuş ödülünü kazanmışlardı. Araştırma esnasında üniversitenin antropologları 11 ilde 240 haneye gitmiş. Çıkan sonuca göre Türk kadınının sofra motivasyonunda üç şey önemli: Türk kadını soframda önce ben tatmin olmalıyım, sonra karşıdakilerde etki bırakmalıyım, son olarak da takdir toplamalıyım diyor. “Ben tatmin olmazsam başkasının üzerinde etki bırakamam, o zaman da takdir alamam” diye düşünüyor.

Araştırmanın en ilginç noktalarından biri de kadınların tatmin şekillerinin bölge hatta şehirlere göre farklılık gösterdiği. Antep ve Antakya’daki kadın için sofradaki insan sayısı çok önemli. Sofra ne kadar kalabalık olursa kadın o kadar tatmin oluyor. Kayseri’de gelen kişi sayısı değil, sofradaki yemek sayısı önemli tatmin için. İzmir’de sofradaki kişi sayısı da yemek adedi de fazla mühim değil. İzmirli kadın basit bir sofram olsun ama güzel ve uzun bir sohbet olsun istiyor tatmin olabilmek için. İstanbul, Bursa, Malatya’da ise masanın tasarımı en önemli tatmin unsuru olarak çıkmış. Sofrada tasarımı ise Türk kadını şöyle algılıyormuş: Bir şeyin üzerinde emek varsa o tasarım demek. Ürünün üzerinde ufak da olsa bir desen, dokunuş, emek olmalı. Yani düz beyaz bir tabak çoğunlukla tasarım olarak görülmüyor. Peki, tasarım tabaklar sizce hangi sofralarda kullanılıyor? Türk kadını sofrasını ikiye ayırıyor: Arkadaş, ev sofrası ve tasarım ürünlerin tercih edildiği ağır misafir sofrası. Ağır misafirler ise eşin iş arkadaşları ve ailesi olarak görülüyormuş.

Haberin Devamı

HAFTANIN LEZZETİ

Dönerde yurt dışı lezzet elçimiz

İyi döner bizim için hassas konu. İyi ve usulünce hazırlanıp pişirilmiş dönerin özelliklerini Serkan Mutlu’ya sordum. Belki çoğumuz adını yeni duyuyoruz ama o bugüne kadar yanında 700’den fazla usta yetiştirmiş, küçüklüğünden bu yana işin içinde olan bir isim. Rusya, Katar, Kazakistan, Azerbaycan, Belçika, Kanada, Çin, Kıbrıs gibi yirmiye yakın ülkede hem mekanını açmış hem de danışmanlık vermiş. Geçtiğimiz ay ise Kağıthane’de kendi ismiyle bir mekan açtı. Çok yakında da Adana’da bir tane açacak. Serkan ustaya göre iyi dönerin formülü şöyle: Hayvan kesildikten sonra 3 gün 0 derece et kemikle beraber dinlenmeli. 4. gün et kemiğinden ve sinirlerinden ayrılıp ince ince yapraklar halinde açılmalı. Sonrasında en az 30 saat marine edilmeli. İyi dönerde kıyma olmaz. Büyükbaş ve kuzu oranı yaklaşık yüzde 70’e 30 gibi olmalı. Et yağını kuzudan almalı. Trakya Merinos bunun için idealdir. Döner şişe takıldığı gün ilk 4 saat içinde tüketilmeli, sonradan et ekşimeye başlar. Meşe odunuyla pişirmek her zaman fark yaratır. Yuvarlak değil kare hazırlanan dönerde etin her tarafı ateşi eşit görür, zaten kare döneri kesmek de gerçek ustalık ister.