Ses savaşları, gürültü, uykusuz geceler, “Çeşme huzurevi mi?” tartışmaları içinde temmuz ayını bulduk.
Bu söylemler içinde de yazı tamamlayacak gibiyiz. Çözüm ne derseniz, biraz uzak olduğunu söyleyebilirim.
Dikkat edin Ege sahillerinin hiçbir noktasından Çeşme gibi gündem oluşturan bu tür haberler yok.
Oralarda da eğlenmek ve uyumak isteyenler yok mu? Mutlaka var. Ama tartışmanın odak noktası Çeşme.
Bazı okurlar bana mail atarak “Erol Yaraş sen nasıl gürültüden yana taraf olursun?” diyorlar.
Haluk Günerman gönderdiği mailde ”Bir sayfiyede eğlence olduğu kadar dinlence de vardır. Eğlenenler bencilce davranıp, başkaları rahatsız olurlarsa olsunlar bana ne diyemezler” şeklinde yazarak, işin bu yanını düşünüp düşünmediğimi sormuş.
Elbette düşünüyorum. Geçen yaz Boyalık semtinde çok yüksek sesli yayın yapan bir mekan vardı ve tam sayfiye evlerinin ortasındaydı. Sayısız şikayetlerin sonunda (Ben de birkaç yazı yazdım) bu yıl işleticileri kulüplerini Alaçatı’nın bir koyuna taşıdılar ve Boyalık artık rahatça istirahat edilebilen bir yer oldu. Doğrusu da buydu.
Ama Aya Yorgi böyle bir yer değil. Benim burası ile ilgili yazdıklarımın tam olarak anlaşılmadığını düşünüyorum. Daha net belirteyim ki bu koyda nasıl bir yaşam olacak bir tercih yapılmalı.
Bir ailenin rahat uyuması mı, beach clublar mı? Bu kararların sonucundan etkilenecek, Çeşme ekonomisi mi? Bu cennet koyda cuma ve cumartesi günü ve gecesi eğlenen en az 25 bin kişi Çeşme ekonomisinin büyük bir kısmını oluşturan kesim.
Otelleri, restoranları ve diğer tüm esnafı unutalım, ne halleri varsa görsünler derseniz tercih belli, beach clubları oradan taşıyın. Yok, burası yılda 100 milyon liralık bir ekonominin kalbi diyorsanız, bu kararınızı bir kez daha düşünün.
Çeşme’yi bu gün Türkiye’de marka yapan bu koy ve buradaki beach clublardır. Orasını susturursanız, yalnız Çeşme değil İzmir’inde zarar göreceği bir ekonomiyi yok edeceğiniz gibi binlerce kişinin de işsiz kalmasına yol açarsınız. Tercih İzmir’i ve Çeşme’yi yönetenlerindir.
Bana gelince benim sol kulağımda yüzde 45 işitme kaybı var, sağ kulağımın üstüne yatınca gürültü problemim halloluyor. Gece yaşamım da fazla olmadığı için her türlü çözüme varım.
1. Kordon’un kapanma saatleri tekrar düşünülmeli
Birinci Kordon’u trafiğe kapatma kararını alanların tam olarak İzmir’de yaşadığını düşünmüyorum.
Nedenine gelince; özellikle Talatpaşa Bulvarı’ndan Konak istikametine akşamüstü saatlerinde gitmek adeta işkence halini almaya başladı. Normal günlerde bile araçların gitmekte zorlandığı güzergah Birinci Kordon’un en yoğun saatlerde kapanmasıyla tamamen kilitlendi. Bu yaz akşamlarında insanların denizle buluşması hoş ve güzel bir düşünce fakat bazıları hava alırken diğer bir bölüm insan araçlarının içinde eziyet çekiyorsa burada mutlaka düzeltilmesi gereken bir sorun vardır.
Sahilin trafiğe kapanmasının mantıklı zamanı saat 20.00’den sabah 07.00’ye kadar olabilir. Bu saatlerin dışında hem buradaki esnaf hem de yaşayanlar rahatlıkla günlük ihtiyaçlarını görürlerken akşam trafiği de normal akışında gider. Saat 18.00’de Birinci Kordon’da güneşin ortalığı kavurduğu dakikalarda bir Allah’ın kulunu sahilde otururken veya piknik yaparken göremezsiniz. Sahiller saat 20.00’den sonra insanlarla dolmaya başlıyor.
UKOME’nin Ekim ayına kadar aldığı yasak kararını mutlaka esnetmesi lazım. Böyle bir karar sonrasında İzmir’de yaşayan ve bu güzergahı kullanan mutlu insan sayısının oldukça artacağını düşünüyorum.
