Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan "şaşırtıcı" bir açıklama yaptı. Özilhan, Türkiye'nin Irak'a asker göndermesine karşı olduklarını söyledi.
TÜSİAD'ın böyle bir pozisyon alması neden şaşırtıcı?
Bunun birkaç nedeni var.
Birincisi TÜSİAD, 1 Mart tezkeresinin Meclis'ten geçmesini en çok savunan kuruluşların başında geliyordu. Türkiye - ABD ilişkileri açısından tezkerenin mutlaka geçmesi gerektiğini vurguluyordu. Türk ekonomisi açısından tezkerenin geçmesini çok önemsiyordu.
Tezkerenin TBMM'ye takılmasıyla Türkiye'nin büyük fırsat kaçırdığını düşünen TÜSİAD'ın, şimdi "ikinci fırsat" olarak değerlendirilen, asker talebine karşı çıkması düşündürücü...
TÜSİAD Başkanı'nın asker gönderilmesine karşı tutumunu açıklarken "Türk askeri zaten istenmiyor, sempatik bakılmıyor" gerekçesine dayanması da dikkat çekti.
Türk askerinin gelmesini istemeyen Irak'ta, özellikle Kuzey Irak'taki grupların açıklamaları ve yaklaşımları biliniyor.
Yine TÜSİAD'ın ABD taleplerine genellikle paralel tutum almasına karşın, bu kez karşı çıkması da sürpriz olarak değerlendirilebilir.
Bu noktada akla gelen soru şu:
"Acaba, Avrupa Birliği baskı mı yapıyor? TÜSİAD, Avrupa Birliği'nin tutumunu benimsemeyi mi yeğledi?"
Özilhan'ın açıklamaları, TÜSİAD içinde de tartışma yaratacak nitelikte görünüyor. İş dünyasının, ABD'nin talepleri yönünde Irak'a asker gönderilmesinden yana olduğu da biliniyor.
İş dünyasında ilgi çekici bir tartışma süreci başlayabilir.
Askeri değerlendirmelere gelince...
Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'ün açıklamaları, asker gönderilmesinden yana bir eğilim gösteriyor.
Org. Özkök ve diğer komutanların, bu eğilimlerini dünkü MGK toplantısına yansıttıkları da biliniyor.
Tabii sonuçta kararı siyasi otorite verecek. Her askeri harekatın bir politik hedefi var, kuşkusuz.
Bu açıdan bakıldığında Ankara'nın politik hedefi, Irak'ta istikrar ve güvenliğin sağlanması olarak görülüyor. Hükümet, bu hedefi belirlerken, Irak'taki istikrarsızlığın sürmesi ve kaosa dönüşmesinin Türkiye'ye vereceği zarardan hareket ediyor. Irak'taki istikrarsızlığın büyümesi ve Türkiye'ye sıçraması başta gelen kaygıyı oluşturuyor.
Bu nedenle, değerlendirme yapılırken, elbette göze alınacak riskler analiz ediliyor, ancak "asker gönderirsek ulusal çıkarlarımız neler olur?" yaklaşımı eksen alınıyor.
Bu çıkarların odağında ise ekonomik - mali konular değil, siyasi kaygılar yer alıyor.