Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


PARİS


       Sosyalizm, daha doğrusu demokratik sosyalizm 2000'li yıllara umutlu ve iddialı giriyor. Sosyalist Enternasyonal'in Paris'te tamamlanan 21. Kongresi'nde 100 ülkedeki 143 partiden gelen delegeleri dinlerken edindiğim izlenimin özeti bu. Berlin Duvarı'nın on yıl önceki yıkılışı, reel bir sistem olarak komünizmin çöküşünü de simgelerken bu çöküşten kazançlı çıkan hareket demokratik sosyalizm olmuş sanki. Bugün Avrupa ülkelerinin pek çoğunda sosyalistler iktidarda. Avrupa dışında da iktidara gelen ya da iktidara aday konumunda olan partilerin sayısı artıyor.
       Sosyalist Enternasyonal'de yapılan konuşmalar, tartışılan konuları izlerken bu "başarı"nın sırrı nerede diye düşündüm. Bu sorunun iki boyutlu bir cevabı var sanırım. Birincisi, sosyalistler dünyada yaşanmakta olan büyük değişimi gerçekçi bir gözle değerlendirdikleri ve bu değişime nasıl yön verebileceklerini, değişimi nasıl yönetebileceklerini düşündükleri için iktidar olma şansını elde etmişler. İkincisi, fiilen iktidarda olmak onları esnek ve gerçekçi olmaya, temsil ettikleri kitlenin sorunlarına yeni çözümler aramaya zorlamış.
       Sürekli arayışı gündeme getiren bu yaklaşım sosyalistlerin "küreselleşme" olgusu karşısındaki tavırlarını da belirlemiş. Küreselleşmenin büyük risklerle büyük fırsatları birlikte gündeme getirdiğini farkeden sosyalistler riskleri en aza indirip fırsatları en iyi biçimde değerlendirmenin yollarını aramaya başlamışlar.
       İngiltere Başbakanı Tony Blair'in ifadesiyle, tarihte ilk kez ekonomik gelişme ve zenginleşmeyle eşitliği aynı anda artırma fırsatını yaratıyor, bilgi teknolojisinin belirleyici olduğu yeni dünya. Böylece hem sosyalizm vazgeçemeyeceği eşitlik, adalet, özgürlük gibi ilkeleri hayata geçirmek, hem de üretimi artırmak, zenginleşmeyi sağlamak olanağı doğmuş oluyor. Bu olanağı hayata geçirmenin belirleyici halkası ise eğitim ve insana yapılan yatırım.
      
21. Sosyalist Enternasyonal, sosyalizmin 2000'li yıllardaki iktidar ve başarı ufkunu ortaya koymanın yanısıra, sosyalistlerin tarihsel miraslarına sahip çıkmak duygusunu kaybetmediklerini de ortaya koydu. "Sosyalizm artık bir sistem değil ama bir değerler bütünü" diyen Fransa Başbakanı Lionel Jospin hareketin geçmişle bağını en güzel ifade eden konuşmacıydı. Sosyalizmin 21. yüzyıla taşıyacağı değerler arasında öne çıkanlar şunlardı: Kadın - erkek eşitliği, insan hakları, dayanışma, demokrasinin geliştirilmesi, küresel düzeyde çeşitliliğin kabulü, çevre bilinci.
       Evet, demokratik sosyalizm yaşıyor, yönetiyor ve 2000'li yıllara umutla bakıyor. Küreselleşmeyi ve teknolojideki sıçramayı "öcü" gibi görmeyip kendi yararına değerlendirmeyi düşünüyor. Kendilerini solda görüp gelecek ufkunu yakalayamayanlar için önemli dersler içeriyor sosyalistlerin deneyimi.


Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr