Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Aradan 40 yıl geçmiş ama o gece dün gibi hatırımda. Tam 40 yıl önce 27 mayısı 28 mayısa bağlayan gece yaşadığım sevinç ve çoşkunun saflığını, o tarifsiz kurtarılma duygusunu bir daha hiç yaşamadım sanırım. 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesini izleyen dönemde, çiceği burnunda bir lise öğrencisi olarak tattığım umut ve heycanı da belki bir daha hiç tatmadım. O dönemde bu duyguları benimle paylaşanların sayısı da bir hayli fazlaydı.
       Şimdi geriye dönüp baktığımda, Demokrat Parti'yi "karşı devremci" , 27 Mayıs mücadelesini "devrimci" , ondan sonraki askeri müdahaleleri gene "karşı devrimci" sayıp kolay yoldan kendini tatmin edenlerin sözde analizlerini doğrusu hayli komik buluyorum ama 27 Mayıs müdahalesinin kendine özgü koşulları bulunduğunu düşünmeye devam ediyorum. Beni ve benim gibi birçok kişiyi o benzersiz çoşkuya sürükleyen ortamın kendine özgü koşulları o dönemde herkezin çok saf ve deneyimsiz olmasından kaynaklanıyordu galiba. Sanki hepimiz biraz çocuktuk o dönemde. "Oyun"un bütün aktörleri ilk kez oynadıkları bir role soyunmuş gibiydiler. Satır başlarıyla özetlersek;
       * Demokrat Parti'nin ileri gelenleri sürdüğüne inandıkları "halk desteği"nin iktidar güvencesi olduğunu düşünüyorlardı. Kimse deviremezdi onları
       * Müdahaleyi yapan askerler, hemen müdahale gecesi bazı hukukcuları Ankara'ya davet edip ne yapmaları gerektiğini soracak kadar hazırlıksızdılar. Yapmış oldukları planlar müdahale gecesinin ötesine pek geçmiyordu.
       * "Vatansever" birilerinin yönetimi ele geçirip memleketi ve halkı "kurtarabileceği" fikri henüz yıpranmamıştı memleketi kurtarmanın çokta zor olmadığı fikri yaygındı. 27 Mayıs hareketini gerçekleştiren askerlerin beyin takımında Orhan Erkanlı , ancak yıllar sonra "memleketi önce kurtarıcılardan kurtarmalı" , diyebilecekti.
       * Türkiye'de "iktidar" olmanın koşullarını Demokrat Parti'nin ikdidara gelmesinden sonra kimse fazla düşünmemişti. Seçimle gelen bir iktidarın hiçbir direniş göstermeden bir kaç saat içinde devrilmesi, çeşitli görüşleri savunan kişilerde farklı yöntemlerle "iktidar olma" umudunu yaratmıştı. Bu ortamda "devrimle iktidar" olma heveslerinin artması da doğaldı.
       Daha sonra yapılan askeri müdahaleler, özellikle de 12 Eylül müdahalesi; 27 Mayıs'ın ne kadar "amatörce" yapıldığını daha iyi gösterdi. Benim 40 yıl sonra unutamadığım o çoşku ve heyecan da bu çocuksu amatörlüğüm bir parçasıydı herhalde.


Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr