Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İngiltere Kralı William III'ün 1689'da Fransa'ya savaş açma kararını verdiği 500 küsur yıllık Hampton Court Sarayı, yarın Avrupa Birliği (AB) liderlerini ağırlayacak. Londra'ya yarım saat mesafedeki görkemli sarayda yapılacak olan olağandışı zirvede İngiltere Başbakanı Tony Blair'in Fransa Devlet Başkanı Jacques Chirac'a savaş ilan etmesi beklenmiyor ama Fransa ile İngiltere arasındaki görüş ayrılıklarının bir kez daha gündeme gelmesi kaçınılmaz görünüyor. AB'nin geleceğiyle ilgili farklı yaklaşımlar arasında bir uzlaşmaya varılmasının da kolay olmayacağı anlaşılıyor. AB Anayasası'nın Fransa ve Hollanda'daki referandumlarda reddedilmesinden sonra haziran ortasında yapılan ilk AB zirvesinde yaşanan bütçe krizi, AB'nin geleceği konusundaki belirsizliği daha da artırmıştı. AB'nin 2007 - 13 dönemini kapsayacak bütçesi tartışılırken patlayan kavganın taraflarından biri olan ve aynı zamanda AB dönem başkanlığını devralmış bulunan İngiltere Başbakanı Blair, anlaşmazlıkları giderecek samimi bir diyalog ortamının oluşması için ekim ayı sonunda sıra dışı bir zirve toplantısı yapılmasını önermişti. Blair'in umudu, aralık ayındaki olağan zirve öncesinde bir uzlaşma ortamının yaratılmasıydı. Ancak aradan geçen dört ay tarafları birbirine fazla yaklaştırmadı, anlaşmazlık konularında uzlaşma sağlanamadığı gibi yeni anlaşmazlık noktaları ortaya çıktı. Fransa Devlet Başkanı Chirac, zirvenin iki güne yayılmasına itiraz ederek toplantının bir günde bitirilmesini istedi. İngiltere, AB bütçesi konusunun bu ara zirvede ele alınmamasını önerdi ancak AB'nin yeni ülkeleri buna itiraz etti ve bütçenin mutlaka tartışılmasını istedi. Yarın yapılacak olan zirvede AB liderlerini karşı karşıya getirebilecek olan başlıca konular şunlar: İngiltere, AB'nin küreselleşmenin yarattığı tehditlerle baş edebilmek için daha esnek bir çalışma düzenine geçmesini ve piyasa ekonomisinin daha verimli çalışmasını sağlayacak reformların tamamlamasını istiyor. Bazı Kuzey Avrupa ülkeleriyle AB'ye yeni üye olan ülkelerin çoğu İngiltere'nin önerisine sıcak bakıyor ama Fransa ve Almanya'nın başını çektiği ülkeler bu öneriye karşı çıkıyor. Onlar, Avrupa'nın sosyal piyasa modelinden taviz vermeden, kendini dış rekabete karşı koruyacak önlemler alarak ekonomik çıkmazı aşabileceğini savunuyor.İngiltere dışındaki tüm AB ülkeleri, İngiltere'nin AB bütçesine yaptığı katkıdan 3 milyar sterlin iade almasını sağlayan uygulamanın son erdirilmesini isterken, İngiltere ancak Fransa'nın ve AB bütçesinden büyük tarım sübvansiyonu alan diğer ülkelerin bundan vazgeçmesi halinde bu öneriyi ciddiye alabileceğini belirtiyor.Fransa, AB bütçesinin % 40'ını alıp götüren tarım sübvansiyonlarından vazgeçmeye razı olmazken, AB'nin ABD'nin tarım sübvansiyonlarını düşürme önerisine destek vermesini de engelliyor ve diğer AB ülkelerinin çoğuna ters düşen bu tutumuyla dünya ticaret görüşmelerini de tehlikeye atıyor.AB Komisyonu Başkan Jose Maunel Barroso'nun zirve gündemine getireceği, AB firmalarına ve çalışanlarına küresel rekabete karşı destek sağlamayı amaçlayan bir "dayanışma fonu" kurulması önerisinin de farklı tepkilere ve tartışmalara yol açması bekleniyor. AB'de uyum krizi Londra'daki bu ara zirveye de yansıması kaçınılmaz görünen AB içindeki uyumsuzluğun temel nedeni, üye ülkeleri temsil eden liderlerin çoğunun öncelikle kendi ülkelerinin çıkarlarını ve kendi siyasi geleceklerini düşünerek davranmaları. Bu davranış biçimi AB'nin ortak çıkarlarının ön plana çıkmasını ve AB'yi bir birlik olarak güçlendirecek adımların atılmasını engelliyor. AB'nin böyle bir ortama girmiş olmasının Türkiye'nin katılım sürecini olumsuz etkilemesi de kaçınılmaz görünüyor. oulagay@milliyet.com.tr AB'yi düşünen yok