Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dünya gözü Fevkalade üzgün, süngüsü düşük, umudunu tamamen yitirmiş bir insan izlenimi veren Gül ile Türkiye'de demokrasiyi yerleştirmenin ne kadar zor olduğunu konuşmuştuk o gün.Abdullah Gül'ün o günkü haline bakıp, 5 yıl sonra başbakan ve 10 yıl sonra cumhurbaşkanı olacağını düşünmek olanaksızdı. Ama siyaset çok ilginç bir oyun. Bülent Ecevit'in 1998 yılında beklenmedik bir anda, yeniden Başbakan olup partisine (DSP) seçim kazandırması ve MHP'yi de içeren bir koalisyon hükümeti kurarak IMF ile anlaşması da önceden kestirilmesi olanaksız gelişmelerdi.Abdullah Gül'ün de kurucuları arasında bulunduğu Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) kuruluşundan 15 ay sonra tek başına iktidara gelmesi de çoğu kimseyi şaşırttı. Tansu Çiller'in Necmettin Erbakan'la kurduğu hükümetin, 28 Şubat sürecinde alaşağı edildiği dönemde, devlet bakanlığından ayrılmak zorunda kalan Abdullah Gül bazı partili arkadaşlarıyla birlikte gazetemizi ziyaret etmişti. Geçen yıl kasım ayının sonlarıydı. Başbakan Erdoğan'a yakın olduğunu bildiğim bir işadamıyla bir toplantıda karşılaştık. Cumhurbaşkanlığı konusu açıldı ister istemez. "Bakın göreceksiniz, Tayyip Bey kesinlikle cumhurbaşkanı olmayacak" dedi bana. Nedenini sorduğumda da şunu söyledi: "Bugünkü statüsüyle cumhurbaşkanı olmanın, Çankaya'ya çıkmanın kendisine bir şey getirmeyeceğini, bundan sonraki hedeflerine varmasını zorlaştıracağını biliyor Tayyip Bey. Başkanlık sistemine geçmeden oraya çıkmanın yarar getirmeyeceğini biliyor."Bu sözleri yabana atmadım ben ve o günlerde yazdığım bir yazıda da aktardım bu görüşü. Aslında, Erdoğan'ı uzaktan izleyen biri olarak ben de, onun geleceğe dönük planlarını düşünerek cumhurbaşkanı olma hevesini frenleyebileceğini düşünebiliyordum.Türkiye'de iş âleminin etkili bir bölümüyle uluslararası piyasaların nabzını tutan etkili odakların gerçekleşeceğine inanmak istediği ana senaryo da buydu. 25 Şubat'ta bu köşede yer alan yazıda da belirttiğim gibi, onlar Erdoğan'ın 5 yıl daha AKP'nin başında ve Başbakan olarak kalıp başladığı icraatı bitirmesini istiyordu. Bu kez şaşırtmadı Başbakan Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmamayı tercih etmesi halinde cumhurbaşkanlığı için ilk akla gelen aday ise hiç kuşkusuz ki Abdullah Gül'dü. Dolayısıyla dün yapılan açıklamayla ortaya çıkan sonuç aslında hiç de şaşırtıcı değil.Arada yaşanan sinir bozucu süreçte Başbakan Erdoğan farklı heveslere kapıldı, farklı telkinlere maruz kaldı mı bilmiyorum. Kendi cumhurbaşkanlığına karşı olan kesimin 14 Nisan mitingiyle de ifadesini bulan yaygın tepkisi kararını etkiledi mi, onu da bilmiyorum.Ancak şu ana kadar yaşanan sürecin Erdoğan'ın oyun planına uygun ilerlediği ve AKP iktidarının, Çankaya freni olmaksızın yaşamayı hedeflediği ikinci beş yıl için taşların yerine oturduğu söylenebilir. Muhalefetin gücü ve etkisi ise bundan sonra anlaşılacak. oulagay@milliyet.com.tr İkinci perde açılıyor