Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Ateşle oynayan iki bakandan biri ABD Hazine Bakanı John Snow, diğeri Hazine'den sorumlu Devlet Bakanımız Ali Babacan. John Snow'un "ateşle oynadığını" Wall Street Journal gazetesi iddia etti. Ali Babacan'ın ateşle oynadığını düşünenler arasında ise ben de varım.
     Önce John Snow hakkındaki "ateşle oynama" iddiasını ele alalım. İddianın dayanağı Mr. Snow'un son haftalardaki bazı beyanları. ABD dolarının euro karşısında son dört yılın en düşük düzeyine gerilemesi konusunda fikri sorulan John Snow, "doların gücünün diğer paralar karşısındaki değeriyle değil, Amerikalıların dolara karşı beslediği güvenle ölçülebileceğini" ifade etmiş. John Snow, daha sonra ikinci bir beyanda bulunarak, "dolardaki düşüşün ABD'nin ihracatını olumlu etkileyeceğini" de söylemiş.
     Deneyimsiz bakanın bu sözleri, ABD yönetiminin "güçlü dolar" politikasından vazgeçtiği ve doların değerini korumak için hiçbir şey yapmayacağı şeklinde yorumlanınca da doların düşüşü daha da hızlanmış. Başkan Clinton döneminin, piyasalarda büyük saygı gören Hazine Bakanı Robert Rubin'den bu yana, yönetimin "güçlü dolar" söylemine alışmış olan piyasalar, John Snow'un sözleri üzerine bu söylemin değiştiğini düşünerek doların değerini daha da aşağı çekecek adımları atmışlar.
     
     Dolar dipsiz çökerse
     Kimi yorumculara göre, John Snow'un tavrı, kişisel bir yaklaşım olmanın ötesinde, Bush yönetiminin yeni politikasını yansıtan bir tavır. Bush yönetiminin bu politika değişikliğiyle, (1) Doların değerini düşürerek Amerikan firmalarının rekabet gücünü artırmak ve (2) İhracat atılımının da katkısıyla ekonomiyi canlandırarak deflasyon tehlikesini önlemek istediği ileri sürülüyor. Ancak bir de madalyonun tersi var. Wall Street Journal'ın da belirttiği gibi, ABD yönetiminin doların daha da değer yitirmesini istediği izleniminin piyasalarda yaygınlaşması halinde bunun doların çok hızlı ve ani değer kaybına yol açarak sorun yaratması söz konusu.
     Bilindiği gibi, ABD son yıllarda giderek büyüyen dış açıklar (cari işlemler açığı) veriyor ve bu açığı dışardan ABD'ye akan sermaye hareketleriyle finanse ediyordu. ABD ekonomisinin "yeni teknoloji balonu" ile havalandığı, hisse senetlerinin büyük prim yaptığı ortamda oluk gibi sermaye ABD'ye akıyor ve bu sayede, ABD'nin dış açığı büyürken doların gücü de korunabiliyordu. Bu süreç sonucunda halen ABD'de Hazine tahvillerinin neredeyse yarısı, özel sektör tahvillerinin % 35'i ve hisse senetlerinin % 10'u yabancıların elinde. Şimdi bu yabancılar, doların daha da hızlı düşeceğini düşünerek "Amerikan kâğıtları"nı tutmaktan vazgeçerse, aynı zamanda dev bütçe açıkları da vermeye başlayan ABD'nin hali ne olur?
     Faizler tırmanıp ekonomik büyümeyi ve borsayı fevkalade olumsuz etkilemez mi? İşte bu soruları soran Wall Street Journal, soyadı kar anlamına gelen John Snow'un "ateşle oynadığını" ileri sürüyor.
     
     Babacan ve IMF
     Bizim Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan ise IMF ile ilişkilerde ateşle oynamayı seviyor. Sayın Babacan'ın bu tavrının 4. Gözden Geçirme'nin gecikmesinde rol oynadığı biliniyor. ABD'den sağlanacağı varsayılan savaş desteğine güvenerek IMF'nin isteklerini savsaklama denemelerinin nasıl başarısız olduğu ve piyasaları tedirgin ederek faizlerin yükselmesine yol açtığı da henüz unutulmuş değil.
     Sayın Babacan şimdi de 5. Gözden Geçirme'de bir gecikme olabileceğini ve IMF'den gelecek yaklaşık 500 milyon dolarlık kredi diliminin de gecikebileceğini belirterek "bu para bizim için önemli değil, buna ihtiyacımız yok" diyebiliyor. Sayın Babacan'ın bu ifadesi, IMF ile ilişkileri uyum içinde götürmenin neden önemli olduğunu pek anlamadığını gösteriyor. IMF'ye bu anlayışla yaklaşılırsa ve bunun sonucunda bir anlaşmazlık noktasına gelinirse "Ali Babacan ateşle oynuyor" derken ne demek istediğimiz çok daha iyi anlaşılacaktır. Bugünlerde varını yoğunu kamu kağıdına bağlayanların bir an durup bu olasılığı da düşünmeleri menfaatları icabıdır.