Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Devlet Bakanı Recep Önal'ın "deprem yardımıyla maaş ödedik" başlığıyla basına yansıyan sözleri müthiş tepki çekti. Pazar günü sabah gazetelerimi aldığım büfeciden akşam yemeğe gittiğim anneme kadar kime rastladıysam aynı tepkiyi duydum. Deprem bölgesinde yaşanan sefalet ortadayken IMF'den gelen 500 milyon dolarlık deprem yardımının başka amaçla kullanıldığının Hazine'den sorumlu bakan tarafından ifade edilmesi kafasının tasını attırmıştı çoğu kimsenin.
       Bakan Önal kırdığı potu onarmak için yaptığı açıklamalarda IMF yardımının henüz Hazine hesaplarına geçmediğini ve bu paranın maaş ödemesinde kullanılmasının söz konusu olmadığını söylüyor, ama bence bu olayda önemli olan bu değil. Önemli olan, ekonomiden sorumlu bir bakanın böyle bir açıklama yapmış olması ve çeşitli kesimlerden insanların da buna inanarak tepki göstermesi. Bu tepkiler, hükümete duyulan güvenin 17 Ağustos depremi sonrasında nasıl erozyona uğradığının çarpıcı bir göstergesi. Duyduğuma göre son dönemde yapılan bazı kamuoyu yoklamaları da bu erozyonu ortaya koyuyormuş.
       Şimdi bu durumdaki bir hükümetten ne bekliyoruz biz? IMF'nin koşullarına uygun bir bütçe yapıp bunu uygulamasını ve % 60'lardaki enflasyonu bir yıl içinde % 25'e indirmesini bekliyoruz. Bitmedi, biz bu hükümetin Avrupa Birliği'nin (AB) açıkladığı koşullara uyum sağlayarak AB ile bütünleşme yolunu açmasını da bekliyoruz. Yani bundan önce kimbilir kaç hükümetin gündemine alıp da yapamadıklarını bu hükümet yapacak. Efsaneye göre boyundan büyük bir kayayı sarp bir dağın doruğuna çıkarmaya mahkum edilen Lidyalı Sisyphos'un durumunu anımsatıyor hükümetin durumu.
       Bu noktada "Bu yükün altına nasıl girdiler?" sorusu geliyor akla. Benim bir tahminim var bu konuda. Hükümette yer alan güngörmüş politikacıların "Canım biz bütçeyi IMF'nin dediği gibi yapalım, sonra gene bildiğimizi okuruz, nasıl olsa herkes buna alıştı" diyerek vakit kazanmaya çalıştığını düşünüyorum. Bir yandan kemer sıkma bütçesi açıklanırken diğer yandan "memurumu ezdirmem" edebiyatı yapılacak, memur buna inanıp bütçedeki payının düşmesine razı olacak; bazı bakanlar IMF'ye karşı efelik taslayarak kendilerini kurtarmaya çalışacak; bunlara aldırmayan IMF bu bütçeye inanıp Türkiye ile stand - by anlaşması yapacak. Öte yandan birkaç göstermelik adım atıp AB'yi ikna edince de tam üyelik yoluna girmiş olacağız. Olay bu kadar basit.
       Basit olanın kendine göre bir çekiciliği var tabii, ama hükümete fazla güven duymayan halkımızı ve uluslararası kuruluşları bu basit senaryoya inandırmak mümkün olacak mı acaba?



Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr