Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Osman ULAGAY

İSO araştırmasına göre ilk 500 sanayi kuruluşunun son üç yıl içindeki net kar artışı %17. Bu sayı, 500'ün ardından gelen 250 firma için %117
Büyük sanayi kuruluşlarının, kendilerinden küçük firmalara kıyasla daha yavaş geliştiği bir kez daha ortaya çıktı. İstanbul Sanayi Odası'nın belirlemelerine göre üretimden satışlar açısından ilk 500 sanayi kuruluşunun ardından gelen 250 kuruluş, gerçekleştirdikleri reel büyüme ve istihdam artışı açısından ilk 500'den daha başarılı. Bu 250 kuruluşun çalışan sayısı itibarıyla ilk 500 kuruluştan daha küçük olduğu da dikkat çekiyor.
Prof. Erol Katırcıoğlu ve Dr. Murat Çokgezen'in yaptığı araştırma, üretimden satışlara göre başta gelen 750 firma arasında yer alan Anadolu şirketlerinin sayısının son 5 yılda %6 oranında artış gösterdiğine dikkat çekiyor. 1991 yılında bu firmaların %64'ü İstanbul, Ankara ve İzmir'den, %16'sı kamu kesiminden ve %20'si diğer kentlerdenken; 1996 yılında üç büyük şehirdekilerin oranı %65, kamu kuruluşlarının oranı %9, Anadolu kentlerindekilerin oranı ise %26 olmuş. Bu, Prof. Katırcıoğlu'na göre Anadolu sermayesinin son yıllarda güçlendiğine ilişkin savları destekleyen bir bulgu.

Araştırmanın diğer bölümü, ilk 500 firma ile bunların ardından gelen 250 firmayı temel göstergelerinin 1993 - 1996 yılları arasındaki değişimi açısından kıyaslıyor. Buna göre ihracat hariç tüm gelişme göstergelerinde 250 firma, ilk 500'ün çok üzerinde başarı göstermiş.
Burada en çarpıcı bulgu, 250 firmanın son üç yıl içinde ortalama reel kar artışı %117 olarak gerçekleşirken bu rakamın ilk 500 firmada %17'de kalması. Ayrıca 250 firma bu üç yıllık dönemde ortalama olarak %30 ila %40 oranında reel büyüme göstermiş ve yarattığı katma değer oranını da artırarak ekonomiye katkısını artırmış. Aynı dönemde ilk 500'ün yarattığı net katma değer %3 orandında gerileme göstermiş. İstihdam artışı da ilk 500 firmada %11 olarak gerçekleşirken 250 firmada %24 olmuş.

Prof. Katırcıoğlu'nun araştırmasında en büyük 500 kuruluşun, ardından gelen 250 kuruluştan daha iyi performans gösterdiği tek alanın ihracattaki değişim olduğu dikkat çekiyor. İlk 500 firma gerçekleştirdiği ihracat miktarını 1993 - 1996 yılları arasında %70 oranında artırırken bu rakam 250 firmada %41'de kalmış.

TÜSİAD - KalDer Kalite Ödülleri gelecek yıldan başlamak üzere büyük işletmelerden ayrı bir kategoride küçük ve orta boy işletmelere de verilecek. Kalite bilincinin KOBİ'lere de yayılması amacıyla verilecek olan KOBİ Kalite Ödülü'nün değerlendirme süreci, büyük ölçekli kuruluşlarınkiyle aynı olacak.
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler için İş Mükemmelliği modelinde, başarılı bir kuruluşu yönetmenin kilit özellikleri ağırlıklı puanlarla değerlendirilecek. Ödüle başvuran kuruluş tarafından doldurulacak toplam 40 sayfalık başvuru dokümanı bu özellikleri belirleyecek. İlk olarak ödül değerlendiricilerden bir ekip tarafından başvuru bireysel olarak değerlendirilecek; daha sonra Kalite Ödülü Yürütme Kurulu hangi başvuruların saha ziyareti alacaklarına karar verecek. Bunun sonucunda oluşturulacak raporlar son olarak jüri tarafından değerlendirilecek ve ödülü kazanacak kuruluşlar belirlenecek.

KOBİ Kalite Ödülü'ne 250'nin altında çalışanı olan tüm kuruluşlar başvurabiliyor. Kalite Ödülü Genel Sekreteri Hakan Kilitçioğlu başvuruların "bağımsız kuruluşlar" ve "bir veya birden fazla organizasyonun %25'inden fazlasına sahip olduğu kuruluşlar" olarak iki kategoride değerlendirileceğini belirtiyor. Yeterince başvuru olduğu takdirde her iki kategoride de birer Kalite Ödülü verilecek. Bunun yanı sıra başvuruların niteliğine göre birer Başarı Ödülü de verilebilecek.
Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı tarafından ilki 1997'de verilen KOBİ Kalite Ödülü'ne aday olabilmek için de KOBİ'lerin önce kendi ülkelerinde Ulusal Kalite Ödülü'ne başvurmuş olması gerekiyor. TÜSİAD - KalDer tarafından değerlendirilen başvurulardan en iyileri Avrupa seviyesinde ödüle başvurmaya davet edilecek.
KOBİ Kalite Ödülü için başvuruların son tarihi 27 Şubat 1998. 40 sayfalık başvuru dokümanının son teslim tarihi ise 1 Mayıs 1998. Ödül sahipleri kasım ayında açıklanacak ve ödüller bir törenle sahiplerine teslim edilecek.

Diş hekimliği cihazları üreten DMS, tanınmış yabancı firmalarla üretim ortaklığı kurmayı hedefliyor
18 yıl önce kurduğu Diş Makinaları Sanayi (DMS) ile tesadüfi bir biçimde tıbbi cihaz üretimine giren İbrahim Belenlioğlu, her tür zorlukla karşılaşmış ama ne üretimi, ne sektörünü bırakmayı düşünmüş: "Biz üretimi sevdik! En baştan doğrudan üretime girdik. 1993'e kadar tamamen yerli üretim yaptık. Ama özellikle gümrük birliğinden sonra piyasada haksız rekabetle karşılaşınca ve standartsızlık nedeniyle kalitesiz ithal ürünle karşı karşıya kalınca 'buraya kadar' dedik."

Gümrük birliğinden sonra yabancı firmalarla işbirliğine girmek isteyen Belenlioğlu, uzun yıllar diş hekimliği cihazları sektörünü tanımanın verdiği rahatlıkla dünya lideri firmalara fakslar çekmiş ve bunlara yanıt almış. Sektördeki uluslararası gelişmeleri de yayınlardan ve fuarlardan izleyen Belenlioğlu'nun ilgilendiği en yeni sistem yağsız kompresörü üreten Alman Dürr Dental, DMS ile görüşmek isteyenler şirketlerden olmuş.
Belenlioğlu tıbbi kompresör konusunda bir numara olduğunu belirttiği Dürr Dental'in kendilerine teknoloji transferi yapması ve lisans izni vermesi sonucu şimdi ortak üretim yapmakta olduklarını belirtiyor. İlerisi için beklentiler arasında işbirliği alanını genişletmek ve ortak yatırımlar yapmak var.
Yine sektörün bir numaralı sterilizasyon cihazı üreticisi Alman Melag şirketi ile de ortak üretim arayışında olan İbrahim Belenlioğlu, "Türkiye'deki 17 bin diş hekimi muayenehanesinde ve 5 bin diş teknisyeni üzerinde bir standart yok, denetim yok. Bizim amacımız, arkamıza marka güvencesi alarak bir standart yerleştirmek", diyor. Bu amaçla sektör içindeki firmaların biraraya gelmesi için de çaba göstermiş ama kendi deyimiyle "yapımızdaki paylaşma kültürü eksikliği yüzünden" başarılı olamamış.

Kendisi uzun yıllar üç ortak olarak başarıyla çalıştıktan sonra ortaklarının farklı zorunluluklar nedeniyle ayrılması üzerine "tek adam" olarak kalan Belenlioğlu ekip kurmanın ve sistemli çalışmanın önemi üzerinde duruyor. Kendisi bu tür çalışma sayesinde aynı zamanda İtalyan bir firmanın Türkiye teknik mümessillik ve servis bölümünü yürütüyor; endüstriyel vakum sistemleri için Alman Wap şirketiyle ortaklık kurmaya çalışıyor ve organik çöplerden enerji elde edilmesini sağlayan sistemin Türkiye'ye getirilmesi üzerinde çalışıyor.
Bütün bunları toplam 15 kişi ile yapıyor DMS. Genel Müdür İbrahim Belenlioğlu kendisinin özellikle satış ve pazarlamada yeterli olmadığını görünce profesyonellerden yararlanmayı seçmiş: Şirketin ayrı teknik, satış, pazarlama ve muhasebe müdürleri var.
Şu ana kadar çoğu 1980'lerin ortasında olmak üzere 1.500'e yakın muayenehane kurmuş olan Belenlioğlu şimdi ayda 10 - 15 muayenehane iyileştiriyor. Hedefiyse altyapı sorunlarını alt etmek ve hem insan sağlığını, hem sektördeki rekabet ortamını koruyacak standartları yerleştirmek.




Yazara Email O.Ulagay@milliyet.com.tr