Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İlginç bir hafta yaşadık, herkesten “Kriz bitti, tünelden çıktık, yolumuz açık” mesajını duymak isteyenler gene düş kırıklığına uğradı, Dünya Bankası ve OECD’nin geçen hafta açıkladığı tahminler bir kez daha kafaları karıştırdı. Açıklanan veriler 2008’in son çeyreği ile 2009’un ilk çeyreğinde dünya ekonomisinde yaşanan büyük çöküşün akıl durdurucu boyutlarını net biçimde ortaya koydu, yapılan tahminler de önümüzdeki dönemin zorluklarını hatırlattı.
Ortaya konan tablo küresel krizin niteliğini ve boyutlarını doğru algılayanlar için fazla şaşırtıcı değildi aslında ama krizi hafife alma illetinden bir türlü kurtulamayanların bir kez daha keyfini kaçırdı. Eğer bu takımdansanız hiç zahmet edip bu yazının geri kalan bölümünü okumayın, gidin borsalardaki günlük iniş çıkışlarla, çoğu kez rengi hemen kirli sarıya dönen “yeşil filiz” balonlarıyla oyalanmaya devam edin. Gerçeklerle yüzleşmeye hazırsanız şu açıklanan verilere bir bakalım.
Dünya Bankası’nın, mart ayındaki tahmininin de altında kalan yeni tahminde dünya ekonomisinin 2009 yılında % 2.9 küçüleceği, 2010 yılında da en fazla % 2 büyüyebileceği belirtiliyor. OECD ise, öncelikle ABD ve Çin için bir önceki tahmininden daha olumlu yeni tahminler açıkladı. Dünya ekonomisinde 2008’in eylülünden bu yılın mart ayına kadar geçen sürede yaşanan benzersiz çöküşün durduğunu ve bu yılın sonundan itibaren büyümeye geçişin gündeme gelebileceğini her iki kuruluş da kabul ediyor aslında. 

Gurria’nın uyarısı

Çöküş önlendi, şimdi ne olacak

Ancak bu tahminlere eşlik eden açıklamalarda, iyimserlik balonları uçurmak için acele etmemek gerektiği vurgulanıyor. OECD Genel Sekreteri Angel Gurria, OECD ülkelerinde ekonomik daralmanın bu yılın son çeyreğinde bitebileceğini açıklarken şu uyarıyı yapmadan edemedi: “Bunu söylerken 2010’da büyümeye geçeceğiz ve ondan sonra mutlu-mesut yaşamaya devam edeceğiz demiyorum, unutmayın ki daha kapanmamış, kaynamamış yaralar var ekonomilerimizde...”
Bu nokta çok önemli. Yaşanmış olan büyük çöküşün açmış olduğu yaraların kapanması, yarattığı enkazın kaldırılması zaman alacak ve büyüme süreci kaldığı yerden yeniden başlamayacak. Özellikle ABD, Japonya, Almanya gibi zengin OECD ülkelerinde, kriz öncesindeki ekonomik büyüme temposuna belki de yıllarca erişilemeyecek. “Dünya ekonomisinde çöküş bittiyse şimdi ne olacak?” sorusuna cevap ararken bu noktayı unutmamak gerekiyor. Dünya Bankası ve IMF’nin temel senaryolarına göre, OECD ülkelerinde ve dünya ekonomisinde büyüme ancak çok yavaş bir tempoda başlayabilecek.

Haberin Devamı

 

Çöküş önlendi, şimdi ne olacak

Haberin Devamı

Dünya Bankası ve OECD ne diyor?
Dünya Bankası ve OECD’nin 2009 ve 2010 tahminlerine karşılaştırmalı olarak baktığımızda bu tahminlerin giderek birbirine yaklaştığını görüyoruz. Dünya Bankası 2009 için, OECD ise 2010 için biraz daha karamsar. İki kuruluş arasındaki en önemli fark dünya ticaretindeki daralma tahmininde ortaya çıkıyor. Dünya Bankası dünya ticaret hacminin bu yıl % 9.7 daralacağını, OECD ise bu daralmanın % 16’yı bulacağını tahmin ediyor.
Dünya Bankası’nın son tahminlerini içeren Global Development Finance raporunda yer alan verilere göre son 12 ayda ihracat hacmi Rusya’da % 38, Japonya’da % 36, Brezilya’da % 29, Çin’de ve Almanya’da % 23, ABD’de % 16 düşmüş. Sanayi üretimindeki düşüş ise Japonya’da % 34, Almanya’da % 22, Rusya’da % 17, Brezilya ve ABD’de % 13 dolayında. Bu veriler geçen yılın son çeyreğiyle bu yılın ilk çeyreğinde sanayide ve ticarette yaşanan çöküşün, en karamsar tahmincilerin bile öngöremeyeceği boyutta olduğunu gösteriyor.
Her iki kuruluş da 27 yıldan beri ilk kez daralacak olan dünya ticaret hacminin 2010’da yerini yeniden genişlemeye bırakacağını ve genişleme hızının ekonominin büyüme hızını aşacağını tahmin ediyor ama tahminleri biraz farklı. Dünya Bankası dünya ticaret hacminin 2010’da % 3.8 büyüyeceğini tahmin ederken OECD ticaret hacmindeki büyümenin % 2.1’de kalacağını belirtiyor.

Haberin Devamı

Yeni lokomotif kim olacak?
Dünya Bankası ve OECD’nin tahminlerine göre krizi ekonomilerinde küçülme yaşamadan atlatabilecek gibi görünen belli başlı iki ülke var: Çin ve Hindistan. Yukarıdaki tabloda da görüldüğü gibi, bu iki ülkenin 2009 ve 2010’da hayli yüksek büyüme hızları yakalaması bekleniyor. Bu iki ülkeyle birlikte “BRIC ülkeleri” diye anılan Brezilya ve Rusya’da ekonominin 2009’da küçülme yaşadıktan sonra 2010’da yeniden büyümeye geçeceğini tahmin eden OECD’ye göre söz konusu ülkelerin büyüme hızı, OECD ortalamasının çok üzerinde gerçekleşecek ve bu ülkeler küresel büyümenin motoru haline gelebilecek.
Çin, tüketimi canlandırarak ve iç pazarını genişleterek küresel ekonomideki talep yetersizliğini giderme çabalarına katkıda bulunursa dünya ekonomisinin yeni lokomotifi haline gelebilir.

Çöküş önlendi, şimdi ne olacak