Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Lisede edebiyat öğretmenimiz olan şair Behçet Kemal Çağlar, öğlen teneffüsü sonrasındaki dersine, zil çaldıktan sonra nefes nefese giren bizlere kendine özgü üslubuyla çıkışır, "şair Baki'nin babası oğlunu meşine (bir saracın yanına çırak) vermiş, çocuk okuyup 'şairler sultanı' olmuş, sizi buraya okumaya yollamışlar, siz meşinin (futbol topunun) peşinde koşuyorsunuz", derdi.
       Yarın yapılacak bir törenle Dünya Şiir Günü Büyük Ödülü'nü alacak olan Fazıl Hüsnü Dağlarca, şairlik serüveninin başlangıcını şöyle anlatıyor:
       "Ortaokulun üçüncü sınıfını bitirmiştim. Bir öğle yemeğinde babam o önerisini açıkladı. 'Fazıl'ı subay yapacağız' dedi. Oysa benim umutlarım vardı. Kendime başka bir yol çizmiştim. Babam anlattı anlattı. Annem, kardeşlerim, bu öneriyi sevinçle karşıladılar. Çünkü ailemizde bütün erkekler subaydı. Ben içimin göz yaşları dolu dolu ayağı kalktım. Duvardaki kuranıkerimlere gittim. En üstte en küçüğü vardı. Boyu eni kalınlığı 1 cm. Bu kuranı sınav günleri annem ceketimizin içine iğnelerdi. Böylece tanışımdı o benim. Çok kez takılmıştı bana. Kuranıkerim'e uzanarak aldım üç kere öpüp başıma koydum. 'İşte,' dedim 'ant içiyorum ben subay olmayacağım.' Geldim, büyük bir olgunlukla sanki yaşım 30'u 40'ı bulmuş gibi yavaşlıkla yerime oturdum. Sofradaki bütün gözler büyümüştü. Babaya karşı gösterilen hiç ummadıkları bu büyük tepkiyle donmuşlardı. Babam, yüzü kıpkırmızı (Ah güzel baba, sarışınlara kırmızılık ne kadar da yakışıyor) yerinden doğruldu. Kuranıkerimlerin asılı olduğu yere yöneldi. Büyük Kuranıkerim'i aldı yerinden. 'İşte,' dedi 'ben de ant içiyorum. Fazıl'ı subay yapacağım.' Döndü yerine oturdu. Yemek buz gibiydi hepimizin önünde.
       Günler geçti. Beni Kuleli Askeri Lisesi'ne yazdırdılar. İlk günleri çok yadırgadım. Okuldan kaçtım. Bir yakınımızın evine sığındım. Yine geldiler oradan aldılar beni, yine Kuleli'ye sundular.
       Bana tek yol kalmıştı. Şiirlerimi sürdürmek, subay olacağım gün ilk yapıtımı yayımlamak. Böylece küçük Kuranıkerim de yaşatılacaktı." (İlk Yapıtla 50 Yıl Sonrakiler, Doğan Kitap, Dağlarca Dizisi 8.)
       Ödülünü kutlarken "söz"ü Dağlarca'ya bırakalım:
       Söz nedir mi diyorsunuz
       Varlıklar üzre
       Değişe değişedir
       Varlıklar üzre
       Başka başka görülür o
       Örneğin
       Ağacın özsuyudur söz
       Ki çiçeğe dönüşüverir birdenbire
       ..........
       Yalnızlığın sessizliği büyürken
       Uyanmadır
       Bayram günleri
       Can sıkıntısı kalır o
       İlk sevgimizde
       Sarı yıldız
       ......
       İnsanın iç gölgesidir söz
       Önüne
       Düşüveren





Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr