Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Hükümetin ömrü tartışılırken Güneş Taner'in banka sektörüyle ilgili son açıklamaları kafalardaki karışıklığa bir boyut daha kazandırdı.
       Devlet Bakanı Güneş Taner'in önceki gün Bankalar Birliği Genel Kurulu'nda aniden şahlanıp, irticalen yaptığı konuşma bankacıların kafasını iyice karıştırmışa benziyor. Türkiye gazetesi konuyla ilgili haberi "bankaları Güneş çarptı" başlığıyla verirken Yeni Yüzyıl'daki haberde şöyle deniyor: "Devlet Bakanı Güneş Taner, Bankalar Birliği Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmayla sektörü sarstı. 22 yeni bankaya izin vermeye hazırlanan Taner, bunu haklı çıkarırcasına sektörü yerden yere vurdu, hatta bir ara tefecilikle bile suçladı."
       Sayın Taner, toplantıda bulunanların ifadesiyle, birden celallenerek yaptığı konuşmada, 12 bankanın 64. madde kapsamında olduğunu da söylemiş ve bir gün önce bazı gazetelere yaptığı açıklamayı tekrarlayarak parayı bastıranın yeni banka açabileceğini belirtmiş.
       Sayın Bakan her halde enflasyon sorununu hallettiği(!) için şimdi de bankalara el attı, yeniden ilgi odağı haline gelmek ve manşetlerde kalabilmek için emin bir yol seçti. Sorumlu(!) bakan olarak çıkıyorsunuz ve diyorsunuz ki,"12 banka 64. madde kapsamında, 1 - 2 yıl içinde durumunu düzeltmeyenin lisansını iptal ederiz". Gene sorumlu(!) bakan olarak çıkıp diyorsunuz ki, "yatırım bankaları için 25 milyon doları, mevduat bankaları için 40 milyon doları bastırana banka kurma izni vereceğiz", ve bu sayının 22 olduğunu açıklıyorsunuz.
       Bunları söyleyen Sayın Bakan nasıl ilgi odağı haline gelmez, bankasını kurtarmak ya da banka iznini koparmak isteyenler nasıl Sayın Bakanın kulu kölesi olmaz, kapısının önünde kuyruk oluşturmaz.
       Sayın Bakan pabucun pahalı olduğunu bankacılara iyice anlatmak için bankaları "tefecilik" yapmakla da suçlamış ve ,"şu anda bankacılık yapmaması gerekenler bankacılık yapıyor", demiş. Türkiye'de kimlerin bankacılık yapacağına ya da yapamayacağına Sayın Bakan karar verecek, ona göre herkes ayağını denk alsın, parasını pulunu hazırlasın. Güneş bu yakar vallahi, enflasyonu hallettiği(!) gibi bankaları da halleder.

       Sayın Taner'in bankalarla ilgili açıklamalarının hangi ortamda gündeme geldiğine de belki değinmek gerekiyor. Satırbaşlarıyla:
       * Kamu zamlarının yeniden başladığı;
       * Hazine'nin yüklü borç ödemelerine hazırlandığı;
       * Asya krizinin yanıbaşımızdaki Rusya'yı vurduğu;
       * Bu hükümetin işlevini bitirdiği yolundaki söylentilerin yaygınlaştığı;
       * "Beşli Sivil İnisiyatif"i oluşturan kuruluşların hükümetten desteğini çektiğini açıkladığı bir ortamda Sayın Taner çıkıp banka sektörünü sarsacak beyanlarda bulunuyor. Asya krizinin alevlendiği günlerde Asya'dan kaçan 400 milyar doların Türkiye ve Rusya'ya akacağını açıklayarak fevkalade isabetli(!) bir tahminde bulunmuş olan Sayın Bakan'ın "ilgi odağı haline gelmek" ve "manşete çıkmak" dışında en büyük başarısı kafaları karıştıracak beyanları büyük bir ustalıkla yapması.
       Yalnızca yakın doğu ve Balkanların değil dünyanın ve insanlık tarihinin en fazla açılış yapmış ve her konuda en fazla fikir beyan etmiş devlet adamı olarak tarihe geçmesi kesinleşmiş bulunan Sayın Cumhurbaşkanı Demirel, kafa karıştırmada Sayın Taner kadar başarılı olamasa da fena bir performans sergilemiyor. Sayın Demirel'in "bu hükümetin görevi bitti" şeklinde yorumlara yol açan beyanı da kafaları bir hayli karıştırdı son günlerde.
       Geçen akşam önemli bir bankanın genel müdürüyle sohbet ederken laf dönüp dolaştı ve kaçınılmaz olarak aynı noktada buluştuk: yıllardan beri Türkiye'yi yöneten kadrolarda, İtalya'daki gibi, toptan bir tasfiye olmadıkça ne bu kafa karışıklığı aşılır, ne de Türkiye'nin sorunları çözülür.

       Rusya'da rublenin değerinin korunması kolay görünmüyor
       Televizyon habercilerinin iyice yozlaştırdığı "şok" sözcüğünü aslında hiç sevmiyorum ama son zamanlarda sık kullanmak zorunda kalıyorum çünkü gerçekten şokların birbirini izlediği bir dünyada yaşıyoruz. Şimdi ben bugün bunları yazarken önümüzdeki haftalarda hangi ülkelerde, hangi şokların yaşanacağını tahmin etmekte zorlanıyorum(çünkü şokların belirleyici özelliği beklenmedik bir noktada, ani olarak yaşanmaları) ama en azından sarsıcı etkileri nedeniyle "şok" sayılabilecek yeni gelişmelerin olabileceğini düşünmeden edemiyorum.
       Geçen haftanın önemli şokları Rusya ve Pakistan'da yaşandı, Hong Kong, Güney Kore ve Macaristan gibi ülkelerde de "orta dereceli sarsıntılar" görüldü.
       Tüm uyarılara karşın nükleer deneme yapan Pakistan bunun sonucunda ekonomik yaptırımlarla karşılaşacağını bildiği için ülkede olağanüstü hal ilan etti, döviz işlemlerine sınırlama getirdi ve borsasını açmadı. Olası bir krizi bu yöntemlerle aşmanın mümkün olup olmadığını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
       Asya krizinin bir aşamasında ciddi bir mali sarsıntı yaşayacağı epeydir söylenen Rusya'nın sırası geçen hafta geldi; kamu açıklarını kapatmada yeterince başarılı olamayan hükümet bir yandan paralarını alamayan işçilerin grev tehditleri, diğer yandan bazı büyük yeni zenginlerin sabotajıyla karşılaşınca, gözünü rubleye dikmiş olan spekülatörlerin beklediği gün gelmiş oldu. Hükümet faizleri % 150'lere tırmandırarak para kaçışını önlemeye ve rublenin değerini korumaya çalışırken borsa iyice çöktü ve ortalık karıştı. Rusya şimdi umudunu IMF desteğine bağlamış görünüyor ama rublenin değerinin korunmasının kolay olmayacağı ve faizlerdeki tırmanışın ekonomik büyümeyi boğacağı ileri sürülüyor.Rusya'daki sarsıntı seçimlerden yeni çıkmış olan Macaristan'da da borsayı çökertti.
       Asya'da ise Güney Kore ve Hong Kong borsalarında yeni düşüşler yaşandı. Güney Kore'de sendikaların grev tehdidi belirleyici olurken Hong Kong'da 13 yıldan beri ilk kez ekonomide ciddi daralma sinyallerinin görülmesi borsaya yeni bir darbe vurdu. Şimdi tüm gözler Çin'e çevrilmiş durumda. Bir yandan devalüasyon baskısını hissetmeye başlayan, diğer yandan Hindistan'la Pakistan arasındaki nükleer tırmanma karşısında tavır almak durumunda olan Çin şoklara açık denklemin kilit değişkeni olmaya aday görünüyor.