Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hemen belirteyim ki, eninde sonunda bu bir köşe yazısı ve bu yazıda ileri sürülen fikirler de benim kişisel değerlendirmemi yansıtıyor. Yani "gerçeğin ta kendisi" olma gibi büyük iddialar taşımıyor. Sadece belli bir düşünce zincirinin kafamda netleştiği noktada bunu sizlerle paylaşmak istedim.Bana öyle geliyor ki, Türkiye gerek ekonomide, gerekse iç ve dış politikada sorunlu bir döneme giriyor. Önümüzdeki bir yılın ciddi çalkantılara gebe olduğunu ve bu dönemin iyi yönetilememesinin ülkeye ağır bir fatura çıkarabileceğini düşünüyorum. Bugünün karmaşık dünyasında, Türkiye gibi bir ülkenin geleceği konusunda öngörüde bulunmak hiç de kolay değil. Ben de bir süredir kafamda dolaşan düşüncelerin netleştiğini hissetmeseydim böyle bir yazı yazmaya kalkışmazdım herhalde. Beni bunları yazmaya iten düşünce zinciri bazı varsayımlara dayanıyor ve birkaç halkadan oluşuyor. Başbakan Erdoğan, cumhurbaşkanı olup Çankaya'ya çıkmayı kafasına koymuş durumda. Kim ne derse desin, kendi iradesiyle bundan vazgeçmesi çok zor. Ayrıca bundan vazgeçtiği anda kendi partisinde ve seçmen tabanında büyük bir itibar kaybına uğrayacağı da kesin.Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması halinde Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) içinde cepheleşmeye yol açacak farklı görüşlerin ortaya çıkması ve kanlı canlı bir liderlik mücadelesi yaşanması olası.Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmasına anayasal bir engel yok ama bu adımı devletin laik yapısına yönelik saldırının çok önemli bir halkası olarak gören ve bu nedenle elindeki her olanağı kullanarak bunu önlemeye kararlı görünen etkili bir kesim var Türkiye'de.Bu koşullar altında Erdoğan'ın Köşk'e çıkma girişiminin ülke içinde ciddi gerilimlere yol açması olası.Dış dünya ve uluslararası mali piyasalar Türkiye'nin geleceğini değerlendirirken, ülkede yaşanması olası gerginliği ve gelecek yılın çifte seçim yılı olduğunu hesaba katmaya başladı.Ayrıca, Merkez Bankası Başkanı'nın atanma süreci, AKP'nin Türkiye'yi İslami esaslara dayalı bir rejime sürükleme niyeti konusunda da dış dünyada ve piyasalarda kaygılar yarattı.Küresel ekonomide yeni dengeler kurulurken Türkiye gibi ülkelerden para çekilmesi süreci bitmiş değil, yeni ve sert dalgaların etkisini hissedebiliriz. Erdoğan'ın hedefi Şimdi tüm bu olasılıkları bir arada değerlendirdiğimizde önümüzdeki bir yıl içinde hiç de iç açıcı olmayan bir tablonun ortaya çıkabileceğini görüyoruz. Küresel sermayenin Türkiye gibi 'Yükselen Pazar' ülkelerinden çekilme eğilimine girdiği ortamda Türkiye ekonomik zafiyet belirtileri sergilemeye ve siyasi istikrarsızlık sinyalleri vermeye başlıyor. Dolayısıyla sermaye kaçışından en fazla pay alacak ülkeler arasında yer alıyor. Son dört yılda büyük miktarda dış kaynak çeken Türkiye'nin bu kez ciddi boyutlarda sermaye kaçışıyla karşı karşıya kalması halinde bunun ekonomideki sorunları ağırlaştırması kaçınılmaz olabilir.Bunun nelere yol açabileceğini çarşamba günkü yazımda ele alacağım. oulagay@milliyet.com.tr Zayıf halka