Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu açıklamayı bizim siyasetçilerin biri yapsaydı hayli alkış alırdı her halde. "Sıcak para" ve yabancı sermaye alerjisi ülkemizde de giderek artıyor. Ancak bu açıklamayı yapan siyasetçi bizden biri değil. Kendisi, şu anda ülkemizi ziyaret etmekte olan Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'in sağ kolu sayılan, Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) Başkanı Franz Müntefering. Başlıktaki sözler "finans kapital"e, yani uluslararası mali sermayeye karşı savaş açmış olan bir siyasetçiye ait. Söz konusu siyasetçi, bir gazeteye yaptığı açıklamada kendi tavrını şöyle savunmuş: "Ben hiç bir kurala tabi olmadıklarını düşünen işadamlarına ve uluslararası finans piyasalarına karşı savaş açtım. Bazı uluslararası yatırımcılar, işsiz bıraktıkları insanların durumunu hiç düşünmüyor. Bu yatırımcılar yüzlerini göstermeden, kimliklerini belli etmeden, çekirge sürüleri gibi şirketlerimize musallat oluyor, onları yok edip yollarına devam ediyorlar." (Wall Street Journal, 2 Mayıs 2005) Almanya'da yapılan kamuoyu yoklamaları halkın üçte ikisinin, "kârdan başka bir şeyi düşünmeyen ve bu tutumlarıyla demokrasiyi de tehdit eden" finans sermayesine karşı savaş ilan eden Müntefering'i desteklediğini gösteriyor. Finans kuruluşlarının tepe yöneticileri dahil hiç bir şirket yetkilisinin, bir süpermarket kasiyerinin ücretinin 10 katını geçen bir ücret almamasını savunan Müntefering'in hedef gösterdiği yüksek ücretli yöneticiler arasında, ölüm tehditleri almaya başlayan Deutsche Bank Başkanı Josef Ackermann da var. (F.Times, 2 Mayıs 2005)Kimi yorumculara göre Müntefering'in bu çıkışları, 22 mayısta Kuzey Ren Vestfalya'da yapılacak eyalet seçimlerinde muhalefetin 10 puan gerisinde görünen SPD'nin seçmen gözündeki imajını değiştirmeyi ve durumu kurtarmayı amaçlıyor. Başbakan Schröder'in Alman ekonomisindeki tıkanıklığı aşmak, istihdamı ve ekonominin rekabet gücünü artırmak için başlattığı reformların henüz beklenen sonuçları vermemesi SPD'ye puan kaybettiriyor. Bu reformlar sonucunda bazı sosyal hakların ve iş güvencesinin sınırlandırılması ve reel ücretlerin düşmesi, buna karşılık işsizliğin rekor düzeylere tırmanması, Schröder'e karşı tepkiyi besliyor. 2002'deki genel seçimleri, Irak Savaşı'na ve ABD'ye karşı tavır alarak kıl payı farkla kazanan SPD'nin bu kez de anti kapitalist bir söylemle özüne dönerek, geleneksel kalesi sayılan Kuzey Ren Vestfalya'da seçimi lehine çevirmeye çalıştığı iddia ediliyor. Nitekim, Müntefering'in yanısıra bazı diğer SPD yetkililerinin de aynı söyleme sarıldığı görülüyor. Seçim yatırımı mı? Giderek dozu artan bu anti kapitalist söylemin SPD'ye seçim kazandıracağı kuşkulu ama sermaye çevrelerinde tepki yarattığı kesin. SPD yetkililerinin şirket ve yönetici adı da vererek yaptıkları suçlamaların, yalnızca hedeflenen finans kuruluşlarını değil genel olarak bütün yatırımcı kuruluşları ürküteceği ileri sürülüyor ve bunun Almanya'da yapılacak yatırımları olumsuz etkileyerek Alman ekonomisinin sorunlarını daha da ağırlaştırabileceği belirtiliyor.Dünyanın en büyük ihracatçısı olan Almanya'da yabancı sermayeli kuruluşların büyük ağırlığı var. Örneğin Almanya'da 110 milyar euroluk yatırım yapmış bulunan 2000 Amerikan şirketi Almanya'da 800 bin kişiye doğrudan, 2.3 milyon kişiye de dolaylı olarak iş yaratıyor. Almanya'ya geçen yıl 52 milyar dolarlık doğrudan yatırım sermayesi girdi. Bu arada SPD Başkanı Müntefering'in suçladığı finansal kuruluşların Almanya'ya yönlendirdikleri yatırım toplamı son 4 yılda 35 milyar euroyu buldu.Sarsıcı ekonomik dönüşümlerin yaşandığı günümüzün dünyasında, ekonomiye yön veren sermayenin gerçekleriyle halkın özlemlerini ve siyasetçilerin söylemlerini bağdaştırmak giderek zorlaşıyor. Şimdi Almanya'da yaşananlar da bunu gösteriyor. oulagay@milliyet.com.tr Sermayeyi kaçırır mı?