Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İki yıl önce Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu Yıllık Toplantısı’nın yapılacağı haftanın ilk günü dünya borsalarında ani ve büyük bir düşüş yaşanmış, ABD Merkez Bankası da ani bir kararla 0.75 puanlık bir faiz indirimine gittiğini açıklamıştı. Davos zirvesi yaklaşmakta olan büyük depremin öncü sarsıntılarını hissederek başlamıştı.
Aslında küresel krizi tetikleyen gelişmelerin ilk ciddi sinyalleri 2007’nin ağustos ayında ABD’de ortaya çıkmış ama buna aldırmayan borsalar 2007’nin ekiminde zirve yapmıştı. 2008’in ilk yarısında ABD’nin resesyona girmeyeceğini ve krizin ucuz atlatılacağını iddia eden ekonomistler de vardı ve onlar kriz uyarısı yapanları “felaket tellallığı” ile suçluyordu.

Şişen balonlar
Bugün gelinen noktada da dünya borsalarında ve bazı piyasalarda şişmiş olan balonların patlayabileceği uyarısını yapanlar var. Bu görüşe karşı çıkan ve patlayacak olan balonların borsa balonu değil, dünya ekonomisinin krizden çıkışını kutlamak amacıyla düzenlenecek büyük partide şampanyalarla birlikte patlatılacak olan parti balonları olacağını iddia eden iflah olmaz iyimserler ise şimdi bu büyük şenliğe hazırlanıyor.
İngiltere’de yayınlanan The Economist dergisi iki hafta önce “balon uyarısını” kapak konusu yapmış, geçen yılın mart ayından itibaren hisse senedi borsalarında yaşanan çok hızlı yükselişin şişirdiği balonların patlayabileceğini vurgulamıştı. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2010 Küresel Risk Raporu’nda da 2009’da aşırı şişmiş olan finansal varlık fiyatlarının 2010 yılında dikkate alınması gereken en önemli risk faktörünü oluşturduğu belirtiliyor.
Kimin haklı çıkacağını gösteren ilk sinyaller, önümüzdeki günlerde 2009 bilançoları açıklandığında alınacak. 2009’un son çeyreğinde ABD ve bazı diğer ülkelerde ortaya çıkan canlanma belirtilerinin bu yılın ikinci çeyreğinden sonra devam edip etmeyeceğinin anlaşılması ise balonların kaderini belirleyen ikinci önemli gösterge olacak.

Bankaların ayıp kârları
Bu arada gözden kaçırılmaması gereken bir nokta da şu: ABD’de krizi tetikledikten sonra devletin kurtarma operasyonları sayesinde ayakta kalabilen ve gene devletin sağladığı sınırsız likidite imkânlarından yararlanarak muazzam kârlar elde eden bankaların durumu, aldatıcı bir iyimserlik yarattı. Wall Street Journal’ın hesaplamasına göre ABD’de toplam kârları 2007’de 360 milyar dolardan 2008’de 306 milyar dolara düşen önde gelen 38 bankanın kârı 2009’da müthiş bir sıçramayla 450 milyar dolara dayandı. Bu bankaların 2009 yılı için çalışanlarına yapacakları ödemenin de 145 milyar doları bulması bekleniyor. Kimilerinin balon denince parti balonunu düşünmesi şaşırtıcı değil.