Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) geçen hafta yapılan G-20 maliye bakanları toplantısı için hazırladığı değerlendirme notunda yer alan tablodaki bir tahmin dün müjdeli haber olarak yansıdı medyamıza. IMF’ye göre Türkiye 2009’un son çeyreğinde ekonomisi büyüyecek olan yedi G-20 ülkesinden biri olacaktı.
IMF tablosunda, 2009’un son çeyreğinde (2008’in son çeyreğine göre) dünya ekonomisinin % 0.8, Türkiye ekonomisinin % 0.7 büyüyeceği tahmini yer alıyor. Aynı dönemde ‘Yükselen Pazar’ (YP) ekonomilerinin % 3.8, Çin’in % 10.1, Hindistan’ın % 5.1, Güney Kore’nin % 4.3 büyüyeceğini tahmin ediyor IMF.

Köşeyi döndük mü?
Çin, Hindistan, Güney Kore gibi ülkelerin ve bir bütün olarak YP ekonomilerinin hayli gerisindeyiz ama G-20 ülkeleri arasında yedinci sırada yer almak iyi gibi görünüyor ilk bakışta. Ancak IMF tablosunun bütününe bakıldığında durum biraz değişiyor çünkü aynı tabloda Türkiye’nin 2009 yılında ekonomisi en fazla küçülecek üç G-20 ülkesinden biri olduğu tahmini de yer alıyor. Bu tahmine göre 2009’da YP ülkeleri % 1.7 büyürken Türkiye ekonomisi % 6.5 küçülecek. 2010’da ise YP ülkeleri % 5.1 büyürken Türkiye ekonomisinin de % 3.7 büyümesi bekleniyor.
Bu tahminleri değerlendirirken, “Büyüme başladı, köşeyi döndük” iyimserliğine kapılmadan önce neyin neyle karşılaştırıldığına dikkatle bakmak gerekiyor. Türkiye 2008’in son çeyreğinde ekonomisi en yüksek oranda küçülen G-20 ülkelerinden biri olduğu için bu yılın son çeyreğinde bu çok düşük baza göre % 0.7 büyümesi aslında hiç de parlak bir başarı değil. Türkiye ekonomisinin 2010’da % 3.7 büyümesi de 2009’daki % 6.5’lik küçülme sayesinde gerçekleşmiş bir büyüme olacak.

Sanayi tekliyor
Dün açıklanan eylül ayına ilişkin sanayi üretimi verileri de 1 Kasım tarihli yazımda değinmiş olduğum beklentilerdeki bozulma eğilimini doğruluyor. Eylül ayında sanayi üretiminde, bütün beklentilerin üzerinde, % 8.6’lık bir düşüş söz konusu. Pek çok diğer gösterge gibi bu gösterge de, bu yılın ikinci çeyreğinden itibaren temposunu biraz yükselten ekonomimizin hemen nefessiz kaldığını ve bundan sonra da zorlanabileceğini gösteriyor. Bu ortamda “İşler yolunda” diyebilmek pek kolay değil.