Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Erdoğan'ın başdanımanı Ahmet Davudoğlu, konferansın açılış oturumuna çağrılı olduğu halde gelememiş. Türkiye'nin AB ile müzakere sürecini yürüten ekipten birileri var mıydı bilmiyorum ama galiba yoktu. Oysa onların yararlanabileceği çok şey tartışıldı. Özellikle konferansın kapanış oturumuna katılan İsveç'in Türkiye Büyükelçisi Christer Asp'in konuşmasından çıkarılabilecek çok ders vardı. Geçen haftanın iki gününü Koç Üniversitesi'nde geçirdim. Uluslararası finans piyasaları ve 'Yükselen Pazarlar'la ilgili konferansın ardından "Avrupalılaşma ve Dönüşüm: Helsinki sonrası dönemde Türkiye" başlıklı konferansı izledim. Türkiye'den ve çeşitli Avrupa ülkelerinden akademisyenler, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) yolunda ilerlerken geçirmekte olduğu dönüşümle ve bu yolculuğun Avrupa'da yarattığı tepkilerle ilgili farklı bakış açılarını ortaya koyan ilginç tebliğler sundular. İsveç'in yeni Ankara Büyükelçisi Asp, İsveç'in AB'ye katılım sürecinde müzakere heyetinin koordinatörü olarak görev yapmış; uzun süre Brüksel'de yaşamış ve İsveç'in altı yıl süren katılım sürecinin her aşamasında işin içinde bulunmuş. Bu sayede tam üyelik yolunda yaşananlar ve müzakere süreci konusunda engin bir deneyim ve birikime sahip.İki aydır ülkemizde bulunan Asp'ı burada edindiği ilk izlenimler biraz şaşırtmış. Türkiye'de birçok kişinin Türkiye'nin AB için "özel bir vaka" olduğuna inandığını belirten Büyükelçi Asp şöyle diyor: "Bir kere siz AB'nin Türkiye'ye herkesten farklı bir muamele yaptığına ve yapacağına inanmışsınız, oysa bu doğru değil, tam üyelik sürecinin bilinen kuralları size de uygulanacak. İkincisi, Türkiye'de birçok kişide, 3 Ekim'de Lüksemburg'da alınan müzakerelere başlama kararını hafife alma eğilimi var ki bu da doğru değil."Büyükelçi Asp'a göre 3 Ekim'i 4 Ekim'e bağlayan gece Lüksemburg'da alınan karar "Türkiye - AB ilişkileri tarihinin en önemli kararı". O gece Lüksemburg'da yaşanan dramatik gelişmelerin boşuna yaşanmadığını vurgulayan Asp, "doğum sancısız olmaz, o gece o sancılar yaşandı ve çocuk doğdu, şimdi bu çocuğun büyüyüp serpilmesini sağlamak her iki tarafın da görevi", diyor. Büyükelçinin deneyimi Müzakere sürecini yürüten bir ülkenin asıl ve nihai muhatabı AB üyesi olan 25 ülke. Onların kararı sonucu belirleyecek. Ancak müzakere sürecini fiilen yürüten merci Avrupa Komisyonu. Büyükelçi Asp'a göre Komisyon bu süreçte bir filtre görevi yapıyor ve müzakere yürüten ülkeye rehberlik ediyor bir anlamda. Komisyon'la iyi ilişkiler içinde olmanın müzakere sürecinde tam üyelik yolundaki ülkeye önemli avantajlar sağlayabildiğini belirten İsveç Büyükelçisi Türkiye'nin tam üyelik hedefine varma şansını yüksek görüyor. Türkiye'nin on yıl içinde hedefe varabileceğini düşünen Asp'ın bir de tavsiyesi var: "Şimdiden son hedefe odaklanın ve AB üyeliğinin size ve AB'ye neler kazandıracağını Türkiye'deki ve Avrupa'daki insanlara iyi anlatın, işin bu yönü önemli", diyor. oulagay@milliyet.com.tr Komisyonun önemi