Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Almanya'nın ilk kadın şansölyesi Angela Merkel'i bu yıl Davos'ta katıldığı bir toplantıda dinlemiş, sade ve gösterişsiz tavrından etkilenmiştim. Politikaya bilim dünyasından gelmiş olan Merkel, örneğin Jacques Chirac gibi, sürekli olarak yüzünde bir maskeyle dolaşan ve o andaki ihtiyaca göre maske değiştiren politikacı tipinin hayli uzağındaydı sanki. Doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen bir hali vardı. Bu tavrı Almanya'daki son seçim kampanyasında da sergilemesi yüzünden partisinin daha iyi bir sonuç almasını engellediğini ileri sürenler var ama Merkel'in bu tavrının, şimdi başbakan olarak işine yaraması da mümkün bence. Angela Merkel Almanya'nın tarihindeki ilk kadın şansölye, yani başbakan olmanın ötesinde bu koltuğa oturan ilk Doğu Almanya kökenli siyasetçi ve 1960'lardan bu yana kurulan ilk 'büyük koalisyon'un başbakanı. Çok zor bir görevle karşı karşıya bulunduğu ortada. Merkez sağla merkez solu bir araya getiren bu büyük koalisyonu, ortaklık yapacağı Sosyal Demokratlara büyük tavizler vererek kurduğu da biliniyor.Ancak bu büyük koalisyonun bugünün koşullarında Almanya için en iyi çözüm olduğunu iddia edenler de yok değil. Bu görüşe göre Alman seçmen son seçimlerde merkez sağa da, merkez sola da iktidarı teslim etmek istemedi ve oylar bu yüzden dağıldı. Bunun nedeni de reform yorgunluğu ve yeni reformların yapılacağı kaygısıydı. İki dönem başbakanlık yapan Schroeder'in gerçekleştirdiği reformlar ekonomik büyümeyi hızlandırmamış, işsizliği azaltmamış, geniş kitleyi memnun etmemişti. Angela Merkel'in ortaya koyduğu reform programı ise toplumun geniş bir kesimini ürkütmüş ve Merkel'i desteklemekten vazgeçirmişti. Bu görüşü savunanlara göre şimdi reform öncelikleri farklı olan merkez sağ ile merkez solun büyük koalisyonda bir araya gelmesi, kapsamlı bir reform programının uygulanmasını zorlaştıracak. Böylece reform yorgunu Almanların istediği olacak ve reformlar gündemin ön sırasına çıkamayacak. Reformların yavaşlaması, kimilerine göre çıkmazdaki Alman ekonomisi için kötü olacak, kimilerine göre iyi olacak. Reform yorgunu ülke Alman ekonomisinin ancak vergi düzenini ve işgücü piyasasının işleyişini değiştirecek reformlarla çıkmazdan çıkabileceğini düşünenler şimdi hayli karamsar. Reform gündeminde anlaşamayacak olan büyük koalisyonun bu reformları yapamayacağını ve Alman ekonomisinin de kısır döngüden çıkamayacağını ileri sürüyor bu kamptakiler.Ancak Alman ekonomisinin acil sorununun iç talep yetersizliği olduğunu savunan ve bu iç talep yetersizliğinin reformlardan ve reform söyleminden kaynaklandığını ileri süren ekonomistler de var. Onlara göre reformlar yüzünden işini kaybedeceğini, gelirinin ya da emekli maaşının düşeceğini, gelecek güvencesini kaybedeceğini düşünen Almanların harcamalarını kısması iç talebi düşürdü ve ekonomiyi kısır döngüye soktu. Alman ekonomisi yalnızca ihracatla büyümeyi hedefleyen bir ekonomi haline geldi. Şimdi reform söylemi geri plana itilir ve yeni hükümet iç talebi canlandıracak önlemler alırsa bu kısır döngünün kırılabileceğini ve ekonomik büyümenin hızlanacağını, işsizliğin de azalmaya başlayacağını iddia ediyor bu görüşü savunanlar. Onlara göre iç talebin ve ekonominin canlandığı ortamda ekonominin arz cephesini etkileyecek reformları yapmak da kolaylaşacak, karamsarlığı üzerinden atan geniş kitle o zaman yeni reformları destekleyebilecek.Bu da yabana atılmayacak bir görüş bence. Ancak euro alanındaki diğer ülkeler gibi Almanya'nın da para politikasını Avrupa Merkez Bankası'na devretmiş bulunması iç talebi canlandırmayı amaçlayan böyle bir politikanın uygulanmasını zorlaştırabilir. oulagay@milliyet.com.tr Çıkmaz nasıl aşılır?