Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dünya ekonomisindeki büyüme performansının üstünde bir performans gösteren YP ülkelerinin uluslararası piyasalardan borçlanma konusunda da parlak bir yıl yaşadıkları görülüyor. YP ülkelerinin uluslararası tahvil piyasalarından yaptıkları borçlanma, yılbaşından bu yana 330 milyar doları aşmış bulunuyor. YP ülkeleri, borçlanma açısından iyi bir yıl sayılan 2003ün bütününde uluslararası tahvil piyasalarında 320 milyar dolar borçlanmışlardı. YP ülkelerinin ödediği borçlanma faizleri de bir kez daha 2004 yılı başlarında yakalanan düzeylere gerilemiş durumda. Bir süreden beri benimsenen tanımla "Yükselen Pazar" (YP) diye nitelenen ve Türkiyeyi de içeren ülkeler grubu, son 30 yılın en parlak ekonomik performansını sergiliyor bu yıl. Uluslararası Para Fonu (IMF) nin tahminine göre YP ülkeleri ortalama olarak % 6.6 büyüyecek 2004 yılında. The Economist dergisi, 1994den beri sürekli olarak izlediği 25 YP ülkesinde de ekonomik büyüme performansının tatminkâr olduğunu ve bu durumun on yıldan beri ilk kez gerçekleştiğini belirtiyor. YP ekonomilerinin böyle bir başarı tablosu sergilemesinde, petrol ve temel madde fiyatlarında meydana gelen yükselişin, ayrıca ABD faizlerindeki yükselişin korkulduğu kadar keskin olmayacağı izleniminin doğmasının da etkisi var kuşkusuz ama bu başarı tablosunun temelinde bu ülkelerin kendi kaynaklarıyla büyümeye yönelmiş olmaları yatıyor. YP ülkelerini bir bütün olarak aldığımızda, bu ülkelerin Asya krizinin patladığı 1997den bu yana, altı yıldır cari denge fazlası verdiğini, yani net dış kaynak kullanıcısı olmaktan çıkıp dışarıya net kaynak aktarma konumuna geçtiğini görüyoruz. Bu sonucun ortaya çıkmasında, YP ülkelerinin bir çoğunda yapısal reformların yapılması, bütçe (kamu) açıklarının büyük ölçüde kapatılması ve iç tasarruf oranlarının yüksekliği belirleyici olmuş.Dışa kaynak aktarmanın YP ülkeleri için orta ve uzun vadede sürdürmeye değer bir seçenek olduğunu söylemek kolay değil ama bu durumun kısa vadede söz konusu ülkeleri dış şoklara karşı çok daha dayanıklı hale getirdiği de bir gerçek. Bu gelişmeler sayesinde S&P ve Moodys gibi uluslararası kuruluşlar rekor sayıda YP ülkesinin notunu yükseltti bu yıl. Bu not artışları ise, uluslararası yatırımcıların, ABD, Avrupa ve Japonya gibi büyük ekonomilerden elde edilebilecek faiz getirisinin çekici olmaktan çıktığı ortamlarda, YP ülkelerinin borçlanma kâğıtlarını daha korkusuzca portföylerine koymasını sağlıyor. YP ülkelerinin hisse senetleri de daha yaygın bir uluslararası yatırımcı grubunun ilgi alanına girebiliyor. YPnin başarı formülü Türkiye ekonomik büyümedeki performansıyla YP ülkelerinin yıldızı olmaya aday bu yıl. Ancak Türkiye ile diğer YP ülkelerinin çoğu arasında önemli bir fark var. Türkiye, onların tersine, büyük oranda cari işlem açığı vererek, yani dış kaynak kullanarak hızlı büyüyebilen bir ülke. Ayrıca kamu borcu / GSYİH oranı yüksek olan ülkelerden biri. Bu nedenle bazı diğer YP ülkeleri kadar güven veremiyor şu an için. Türkiyenin bu farklı durumu, her an riskli bir duruma düşebileceği ve hızlı büyümesini sürdüremeyeceği kaygısını yaratabiliyor. Buna karşılık Türkiye, Avrupa Birliği (AB) tam üyeliğine giden yolun başlangıç noktasına gelmiş durumda. 17 aralıkta bu yol kesin olarak açılırsa Türkiye, bir YP ülkesi olmanın ötesinde, ABnin olası bir üyesi olarak farklı bir güvence kazanmış olacak. AB yolunun açılmış olması Türkiyenin dış açık sorununun bir anda yok olacağı anlamına gelmiyor ama orta vadede sürdürülebilirliği olan ekonomi politikaları izleyeceği konusunda önemli bir güvence oluşturuyor. AB yolunun açılması bu nedenle de önemli Türkiye için. oulagay@milliyet.com.tr Türkiyenin farkı