Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye'de yaşanan badireler de dahil her şey çabuk unutuluyor ama Serdengeçti'nin TC Merkez Bankası olarak görev üstlendiği ve Kemal Derviş'in bir kurtarıcı olarak apar topar Türkiye'ye çağrıldığı günlerin ortamını hatırlamakta yarar var. Ekonominin çok hassas dengelerde durduğu bir dönemde, siyasi krize yol açarak 19 şubat çöküşünü tetikleyen ve panik içinde dalgalı kura geçmek zorunda kalan Ecevit hükümetinin Derviş'i göreve çağırdığı noktada, Türkiye ekonomisinin durumu hayli acıklıydı. Herkes panik içinde varını yoğunu dövize çevirmeye ve yurtdışına aktarmaya çalışıyordu. Görev süresini dün tamamlayarak TC Merkez Bankası başkanlığından ayrılan Süreyya Serdengeçti, Türkiye ekonomisinin dramatik gelişmelere sahne olduğu bir dönemde, zor bir görev üstlendi. Türkiye ekonomisinin 1980'lerden 1990'lara taşınan temel sorunlarını açığa çıkaran 2001 krizinin gündeme geldiği noktada: Banka sistemi, kamu bankaları dahil, büyük bir çöküşün eşiğindeydi. Kamu açıkları dev boyutlara tırmanmıştı. Devletin borcunu çeviremez duruma düşmesi an meselesiydi. Türk lirası değişim aracı olmanın dışında para niteliğini tamamen kaybetmişti. Korkunç devalüasyonun, üç haneli enflasyona yol açması olasıydı. Üretim çökmüş, ekonomi derin bir daralma sürecine girmişti. Yatırım şöyle dursun, herkes varlıklarını sistem dışına çıkarmaya çalışıyordu. Dışardan kaynak girişi tersine dönmüş, muazzam bir sermaye kaçışı başlamıştı. Durumun kontrole alınmaması halinde geniş çaplı bir çöküş kaçınılmaz görünüyordu. Derviş ve Türkiye'de kendisine yardımcı olan ekip bu ortamda göreve başladı. Hazine Müsteşarı Faik Öztrak ve TC Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti bu ekibin en önemli iki elemanıydı. 2001'in tablosu Bu kadar elverişsiz koşullarda, üstelik çok ciddi güven kaybına uğramış bir hükümetle yola çıkan ekibin uygulamaya koyduğu "güçlü ekonomiye geçiş programı"nın eksikleri de vardı belki ama o felaket tablosundan 5 yıl sonra, Türkiye ekonomisinin bugün çok farklı bir noktaya geldiğini görmemek olanaksız.Banka sisteminin rehabilitasyonu, kamu maliyesinin disipline alınması, 30 yıllık yüksek enflasyon bağımlılığının kırılması, Türk lirasının yeniden para niteliğini kazanması, yatırımların canlanması ve Türkiye ekonomisinin büyüme sürecine girmesi ve tüm bu gelişmeler sayesinde Türkiye'nin doğrudan yatırım yapılacak ülke konumuna gelmesi çok önemli bir dönüşümün sonuçları.Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) son üç yıldaki performansı da bu sürece katkıda bulundu kuşkusuz. Ancak Türkiye ekonomisini şimdi gelinen noktadan ileri götürmek için, ekonomik istikrarın temellerini sarsmadan yeni açılımlara gerek var. Küresel rekabetin zorlaştırdığı koşullarda farklı politikaları da devreye sokmak gerekiyor. Hükümetin bugün gelinen noktada sergilediği tutum ise bu konuda fazla umut vermiyor. oulagay@milliyet.com.tr Çarpıcı dönüşüm