Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Dünya Kupası'nda şanslı bir kura çeken milli futbol takımımız, Kupa'nın favorisi olarak görülen Arjantin'e düşmedi ama finans ve ekonomi dünyasında bir yıldır birlikte anılan iki ülkeydi Türkiye ve Arjantin. Her iki ülkede de geçen yılın sonlarına doğru kriz belirtileri ortaya çıkmış, "yükselen pazarlar" (emerging markets) diye adlandırılan ülkeler grubunun sorumlu ülkeleri olarak Türkiye ve Arjantin hep birlikte anılmıştı. Her iki ülkenin borcunu ödeyemez noktaya gelmesinden kaygı duyulmuş, bu nedenle uluslararası kredi notları ("rating" notları) düşürülmüş, uluslararası piyasalarda tedavül eden tahvillerinin fiyatı da düşmüştü.
Şimdi ilk kriz belirtilerinin ortaya çıkmasından bir yıl sonra her iki ülkenin durumlarına baktığımızda Türkiye'nin Arjantin'e fark attığını görüyoruz. Türkiye'nin "rating" notunda olumluya doğru gidişin başlaması, buna karşın Arjantin'in notunun dibe vurması da bunun bir işareti.
Pekiyi bu bir yılda neler oldu da Türkiye krizden çıkma yolunda çok daha iyi bir noktaya geldi, buna karşılık Arjantin daha da derin bir krize sürüklenme noktasına geldi?

Bu karşılaştırmayı yaptığımızda öncelikle üç noktanın öne çıktığını görüyoruz:
* Birincisi Türkiye'de banka sisteminin sorunları ertelenemez noktaya geldiği için banka sistemindeki yeniden yapılanma operasyonu zorunlu olarak başlatıldı. Bu sancılı operasyon yapılırken sistemden bir miktar kaynağın sistem dışına, hatta ülke dışına çıkması önlenemedi ama kitlesel bir mevduat kaçışı yaşanmadı. Oysa Arjantin'de bu olay yaşandı ve sonunda devlet bankalardan para çekilmesini sınırlayan önlemlere başvurmak zorunda kaldı.
* ikincisi Türkiye 19 şubat sonrasında "kur çapası" ndan vazgeçmeye zorlandı ve "dalgalı kur"a geçerek yüksek oranlı bir devalüasyon yaşadı. Bunun hem mali kesimde hem de reel kesimde çok olumsuz etkileri oldu ama bu sayede kur üzerindeki baskı ve yeni şoklar yaşama ihtimali azaldı, ekonomi rekabetci bir kura kavuşmuş oldu. Para kurulu uygulamasında direnen Arjantin'de ise kur üzerindeki baskılar giderek arttı, ülkeden sermaye kaçışı hızlandı ve sonunda tam dolarizasyon ya da gecikmiş olarak devalüasyon seçenekleriyle karşı karşıya kalındı.
* Üçüncüsü, Türkiye IMF'nin şart koştuğu yapısal reformları gerçekleştirme yolunda önemli adımlar attı. Buna ilaveten 11 eylül sonrasındaki uluslararası konjonktürün de yardımıyla Türkiye, IMF'den ek kaynak desteği sağlamayı başardı, Arjantin ise aynı şeyi başaramadı, IMF bu ülkeye desteği kesti.
Uzun lafın kısası, şimdi gelinen noktada Türkiye 3 - 0 galip durumda, krizden çıkma ve yeniden büyümeye geçme umutları yeşermeye başladı Türkiye'de. Arjantin'de ise durum vahim ve bundan sonra daha da tatsız gelişmeler yaşanacak gibi görünüyor. Bir şeyleri kurtarmak umuduyla yanlış politikalarda ısrarın sonucu bazen felaket olabiliyor. Arjantin'in son bir yılda yaşadıkları da bunun çarpıcı bir örneğini sergiliyor.