Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Taşınmak, çocukluğumdan beri müthiş bir hüzün verir bana. Bir daha dönmemek üzere terk ettiğimi bildiğim mekanlardan ayrılırken yaşamımın bir daha yakalanamayacak olan bir parçasının orada kaldığını hisseder, hüzünlenmenin de ötesinde bir burukluk duyarım. Kimi zaman birkaç gün kaldığım bir otel odasını terk ederken bile buna benzer bir hisse kapıldığım olur.
       Milliyet'in Ekonomi sayfasından Entellektüel Bakış sayfasına taşınmak aynı mekan içinde oda değiştirmek gibi bir şey sayılabileceği için böyle bir burukluk duymama hiç gerek yok aslında. Öteden beri yazmak istediğim bir sayfada, "yeri mi burası" kaygısına kapılmadan ekonomi dışındaki konulara da açılmak olanağını bulacağım için yeni bir hevesle başlıyorum işe.
       Bu köşede yazacaklarımı bir çerçeveyle sınırlamamak için bir başlık da koymak istemedim bu köşeye. "Küresel" ya da "gündem dışı" gibi birkaç başlık geçti aklımdan ama sonra vazgeçtim. Bu kürede yaşayan ve "entelektüelliği" erişilmesi güç bir mertebe gibi gören birinin, olaylar, kişiler, yerler, kitaplar, sanat yapıtları ve başka şeylere ilişkin izlenimlerini, tepkilerini, hatta zaman zaman duygularını ve hayallerini bulacaksınız bu köşede. Fazla ukalalık etmemeye, yargılayıcı ve yaralayıcı olmamaya niyetliyim, ama bakalım başarabilecek miyim?

       * * *

       Türkiye bir aydır deprem şokunu yaşıyor. Taşınmanın çok ötesinde bir felaket, her şeyini kaybetmenin tarifsiz acıları yaşanıyor deprem bölgesinde. Ayaklarımızın altındaki yerin kayması galiba hepimizi pek çok şeyi yeniden düşünmeye zorluyor.
       Geçen hafta Londra'da, Waterstone kitabevinin Piccadilly'deki yeni kitap sarayının açılışına katılan ünlü yazarlar arasında bulunan Salman Rüşdi'nün son kitabının adı "Ayaklarının Altındaki Yer". Kitabını imzalamakta olan ünlü yazara yaklaşan bir gazeteci, "Depremi konu alan son kitabınızın yayımlanmasından sonra büyük depremlerin birbirini izlemesini nasıl karşılıyorsunuz?" diye sordu. "Aslında hoş bir duygu değil, bazen kehanetinin doğru çıkması da insanı rahatsız edebiliyor" diye cevapladı Salman Rüşdi. Kitabını okumamış olmanın verdiği bir eziklikle ünlü yazara yaklaşıp Türkiye'den geldiğimi söyleyince bir kez daha üzüntüsünü ifade etti ve "Ben bu kitapta Meksika'daki depremi yazdım, ama birbirini izleyen depremler yaşamakta olduğumuz küresel sarsıntının bir işareti belki de" dedi.
       Salman Rüşdi'nün kitabını okuyunca depremin, küreselleşmeyle birlikte yaşamakta olduğumuz çok boyutlu sarsıntıyı çağrıştıran bir metafor olarak da kullanıldığını anlıyorsunuz. "Depremin milenyumla ilgisi yok, tektonik plakaların kaymasıyla ilgisi var" diyor Salman Rüşdi, ama galiba yalnızca yerin altındaki sarsıntıyı kastetmiyor.

       Tel: 0212 505 63 17, Fax: 0212 505 63 65



Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr