Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye'nin 2001'de yaşadığı krizin, hükümete duyulan güvenin çökmesi sonucunda paranın hızla ülkeyi terk etmesinden kaynaklandığını hatırlarsak 2003 - 2005 döneminde Türkiye ekonomisinde yaşanan olumlu gelişmelerin nedenini de bulabiliriz. Bu kez dışarıdan Türkiye'ye büyük miktarda para girmesi faizlerin düşmesini, büyümenin hızlanmasını, paramızın değer kazanmasını ve şirket - banka değerlerinin yükselmesini sağladı. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 2002 sonunda yapılan genel seçimi açık farkla kazanarak tek başına iktidar oldu. AKP'nin iktidarda bulunduğu dönemin, Türkiye gibi 'Yükselen Pazar' ülkeleri açısından ne kadar şanslı bir dönem olduğu geçen Çarşamba bu köşede yer alan tabloda açıkça görülüyordu. AKP'nin iktidarda bulunduğu 2003 - 2005 döneminde Türkiye gibi ülkelere akan dış kaynak miktarı neredeyse üç katlanarak 500 milyar dolara yaklaşmış, Türkiye de bu para yağmurundan en fazla yararlanan ülkelerden biri olmuştu. AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılından sonra Türkiye'ye büyük miktarda para girmesinin tek nedeni dünyadaki konjonktürün bunu desteklemesi değildi kuşkusuz. AKP hükümeti uluslar arası piyasalara güven aşılayacak adımlar atmasaydı Türkiye 'Yükselen Pazar'lara yağan yağmurdan bu kadar büyük pay alamazdı. 'Yükselen Pazar' ülkelerine yönelik ilgideki patlamanın yanı sıra, AKP yönetimindeki Türkiye'yi uluslararası sermaye piyasalarının gözünde çekici hale getiren faktörler şunlardı: Seçmen desteği güçlü bir tek parti hükümetinin kurulması Hükümetin IMF gözetimindeki ekonomik programa büyük ölçüde sadık kalması Özel sektörün istikrara olumlu yanıt vermesi ve ekonominin hızlı büyümesi Avrupa Birliği üyeliğine giden yolda kararlı adımlar atılması Faizlerin enflasyondan daha yavaş düşmesi ve Türk kağıtlarının iyi para getirmesi Türk firmalarının yükselen performansının hisse senetlerine yatırımı özendirmesi YTL'nin yatırım yapacak para olarak kabul edilmesi Türkiye'nin yükselen ekonomilerden biri olarak algılanmaya başlanması Uluslararası piyasalar Türkiye'yi olumlu saydığı bu gelişmelere göre fiyatlandırdı. Türk parasının, Türk firmalarının, Türk bankalarının değeri hep buna göre belirlendi. Türkiye'nin dış açığının büyümekte olması ve olumlu değerlendirmelere esas oluşturan gelişmelerin kalıcı olup olmadığı ise fazla sorgulanmadı. Piyasanın değerlemesi Piyasada oluşan bir değerin "doğru" olup olmadığını sorgulamanın fazla anlamı yok belki de. O an için o değerler geçerliydi ve o değerler üzerinden yapılan işlemler sonucunda akla gelmeyecek fiyatlara şirketler - bankalar satıldı, paralar kazanıldı. Ancak bu değerlerin kalıcı olduğunu, hatta daha da yükseleceğini varsayarak Türkiye'nin köşeyi döndüğünü iddia etmek ve bundan kendine pay çıkarmak yanlıştı. Şimdi 'Yükselen Pazar' balonunun sönmeye başladığı ortamda Türkiye'ye daha dikkatle bakanlar, "olumlu" değerlendirmelere dayanak oluşturan faktörleri sorguluyor ve Türkiye'ye yeni bir değer biçiyorlar. oulagay@milliyet.com.tr Değer doğru muydu?