Yorgun, enerjisiz ve kafaları ekranlara gömülü insan selinin arasında hızlı adımlarla yürümeye çalışırken, bir anda kendimi başka bir dünyanın içinde buldum
Geçen hafta bir toplantı için Kanyon Alışveriş Merkezi’ne gitmem gerekiyordu. Metronun Gayrettepe durağında indim ve alışveriş merkezine çıkan tünele doğru yürümeye başladım. Yorgun, enerjisiz ve kafaları ekranlara gömülü insan selinin arasında hızlı adımlarla yürümeye çalışırken, bir anda kendimi başka bir dünyanın içinde buldum.
Pespembe çiçekleriyle kiraz ağaçlarının dört bir yanımı sardığı, mis gibi kokuların yayıldığı, cıvıl cıvıl insanın içini ferahlatan bir tünelin içindeydim. Ağaçların dallarından düşen çiçekleri elinizle tutma isteği yaratan, gözlerinizi ekranlardan alamadığınız tünel boyunca yürürken, az ileride zıplayan, dönen, sıçrayan neşeli ayılarını görünce elbette tanıdım. Yıllardır yumuşatıcıları ve deterjanlarıyla bildiğimiz marka ile özdeşleşmiş Yumoş ayısıydı.
Okul gezileri, kamplar, arkadaş buluşmaları, çocukların gelişiminde önemli bir yere sahip. Ancak anne babalar, ebeveynlik rollerini unutup çocukların gözetmeni durumuna geçti. Peki, çocuklarımızı bizden bağımsızlaşmaları yolunda nasıl destekleyebiliriz?
Kızım yanında bizler olmadan ilk kamp deneyimini 4’üncü sınıfa geçeceği yaz yaşadı. O sırada çok küçük olduğunu ve yatılı göndermemem gerektiğini söyleyenler oldu ama bence hazırdı. Tahmin ettiğim gibi keyifli bir doğa kampı deneyimi yaşadı ve bir haftada daha olgunlaşmış olarak döndü. Kampta, ranzada bir türlü uyuyamaması, dışarıdan gelen seslerden korkması, kalabalık bir odada kalması, yemekleri yiyemediği için aç kalması gibi sorunlarına kendince çözümler bulması beni çok mutlu etti. Elbette her çocuk farklı. Kimi çocuk çok daha erken yaşta ebeveynsiz deneyimlere hazır olurken, kimi daha geç yaşlarda hazır oluyor. Bu noktada çocuğumuzu tanımak ve gözlemlemek önemli. Tabii aynı şey anne babalar için de geçerli. Bazen
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı heyecanı, hafta sonundan itibaren tüm şehri sardı. Pek çoğu ücretsiz olan tiyatro, şenlik, atölye ve gösteriler 23 Nisan’a kadar devam edecek.
Dünya çocukları bir araya gelecek
Türkiye’den ve farklı ülkelerden çocukları İstanbul’da bir araya getirecek Uluslararası 23 Nisan Çocuk Festivali İBB Kültür tarafından 18-24 Nisan 2024 tarihleri arasında bu yıl ilk kez düzenleniyor. Festivale Almanya’dan Macaristan’a, Meksika’dan Ukrayna’ya 16 ülkeden çocuk halk dansları toplulukları katılacak. 394 çocuğu İstanbul’da ağırlayacak festivalde Ağrı, Gaziantep, Hatay Samandağ, Sinop, Malatya ve Trabzon’dan halk dansları toplulukları yer alacak. Ceza ve Zeynep Bastık konserleri, tiyatro oyunları, akrobasi, sirk ve illüzyon gösterilerinin de yer aldığı festival şehrin 19 ayrı noktasında gerçekleşecek. Biri Anadolu Yakası’nda, diğeri ise Avrupa Yakası’nda olmak üzere iki Uluslararası 23 Nisan Çocuk Festivali Tırı da İstanbul’un farklı mahallelerinde
Bayram ile birleşen 10 günlük ara tatilin ardından yarın okul zili çalıyor. Düşen motivasyonu yeniden kazanmak ve okul başarısını düşürmemek için neler yapmalıyız? Uzmanlara sorduk.
Bayramla birleşen uzun bir ara tatilin ardından yarın okul zili çalıyor ve 2023-2024 eğitim-öğretim yılının son dönemi başlıyor. Uzun tatillerde genelde uyku ve ödev, ders düzeni bozulduğundan, çocuklar okula başlamakta ve yeniden adapte olmakta zorlanıyorlar. Haksız da sayılmazlar, bizler için de rutine ve alışıldık düzene dönmek kolay olmuyor. Eğitim yılının son döneminde motivasyonu yeniden kazanmak ve kolay şekilde rutine geri dönmek için neler yapılabileceğini uzmanlarla konuştuk.
Düzenli uyku için rutine dönüş
Eğitimci-Yazar Zelal Yalvaç’ın uzun bir tatilin ardından okula uyum için önerileri şöyle:
*Haziran ayına kadar okulun devam ettiğini çok net ifadelerle öğrenciye aktarmak ve tatil modunun daha fazla uzamayacağını belirtmek gerekiyor.
*Pazar günü, varsa ödev kontrollerinin yapılması, çantasının düzenli
Erken yaşlarda para, bütçe ve tasarruf etme kavramlarını öğrenen çocuklar hayata bir adım önde başlıyor. Bunun sırrı finansal okuryazarlıkta
Dünyada ve ülkemizdeki ekonomik gelişmeler, küçük yaştaki çocukları bile para konuşur hâle getirdi. Henüz ilkokul çağının başındaki çocuklar döviz hesap ediyor, enflasyon ve anlık artan fiyatlar hakkında konuşuyor. Problem çözme becerisi yüksek çocukların, para yönetimi konusunda da farkındalığı daha çok oluyor. Ancak 21’inci yüzyılın becerilerinden sayılan finansal okuryazarlık, para ve bütçe yönetiminden çok daha fazlası. Karar verme, seçim yapma, alternatifleri değerlendirme gibi bilgi ve davranış yönetimini kapsıyor ve dünyanın pek çok ülkesinde ders müfredatı olarak okutuluyor. İlkokul öğrencileri için hazırlanan ve Abm Yayınları’ndan çıkan, “Elo ve Moni ile Finansal Okuryazarlık” kitabı; para yönetimi, tasarruf ve bütçeleme gibi finansal konuları günlük hayattan örneklerle
Boşanmaların artması, yalnız ebeveynlik edenlerin sayısını da artırdı. Bekâr Anneler Derneği boşandığı yıllarda hiçbir destek mekanizması bulamayan ve kendi gibi bu dönemden geçen annelere ulaşma çabasıyla yolda
Bir çocuğu büyütmek için bir köy gerekir, ancak ne yazık ki günümüzde o köylerden eser kalmadı. Özellikle şehir hayatında, ebeveynlerin yoğun iş temposunda çalışması, aile büyüklerinden uzakta yaşam, sosyal destek mekanizmalarının pahalılığı gibi pek çok sebepten, çocukların bakımı ile ilgili tüm sorumluluk anne ve babada. Bir de boşanmaların artmasıyla milyonlarca ailede, çocukları tek ebeveyn büyütüyor ve genelde bu kişi anne oluyor. TÜİK verilerine göre, ülkemizde 3 buçuk milyondan fazla bekâr anne var. Bu sayıya boşanma aşamasında olanlar dâhil değil. Sanılanın aksine, boşanmış annelerin en büyük sıkıntısı ekonomik zorluklardan çok yalnızlık. Boşandığı yıllarda hiçbir destek mekanizması bulamayan ve kendi gibi bu dönemden geçen annelere ulaşma çabasıyla
20 yılı aşkın zamandır ekranlarımıza misafir olan, uzun yıllar Ana Haber Bülteni ve gece haberlerini sunan spiker Sonay Dikkaya, otizmli oğlunun daha iyi eğitim alması amacıyla 8 yıl önce gittiği ABD’den döndü. Dikkaya ile yaşadıklarını, oğluyla ilişkisinin dönüşümünü ve Türkiye özlemini konuştuk
Ekranların tanınan haber spikeri Sonay Dikkaya, bundan 8 yıl önce ani bir kararla NTV’den ayrılmış ve otizmli oğlu Şan ile birlikte Amerika’ya gitmişti. “Bir gün mutlaka döneceğim” düşüncesiyle giden Dikkaya, kısa bir süre önce, 17 yaşındaki oğluyla İstanbul’a döndü. Biz de ayağının tozuyla buluştuk ve 8 yılda yaşadıklarını, oğluyla ilişkisini, hayal kırıklıklarını, farkındalıklarını konuştuk.
Türkiye’ye dönmeye nasıl karar verdiniz?
Zaten bir gün döneceğim diye gitmiştim. Koronadan sonra okul sistemi çok zorlaştı. Bir yıl okula gidemedi, başka yere taşındık. Yeni okulunu hiç sevemedi. Liseye başlayınca sabah 6.30’da çıkması gerekiyordu. Şan’ın bebekliğinden beri uyku problemi var. İlaç
11 yaşına yeni giren kızım, ısrarla akıllı telefon istiyor; çünkü sınıfında sadece kendisinde yokmuş! Bu durumla başa çıkmak zor ve biliyorum ki yalnız değilim. Akıllı telefonların olumsuz etkileri İngiltere, Fransa başta olmak üzere pek çok ülkeyi okullarda yasaklara zorluyor. Peki, yasaklamak çözüm mü?
Kızıma 12 yaşından önce telefon vermek istemiyorum. 16 yaşından önce sosyal medya kullanıcısı olmasını uygun bulmuyorum. Teknolojinin hayatımızın önemli bir parçası olduğunu biliyorum ve eski kafalı değilim ancak risklerin farkındayım. Öte yandan, kızımın arkadaşları arasında akıllı telefonu olmayan tek çocuk olmasını da istemiyorum. Orta çocukluk ve ergenlik döneminde bir gruba ait olmanın, kabul edilmenin ve akran onayının ne kadar kritik olduğunun bilincindeyim ve onu incitmek istemiyorum ancak sisteme teslim olmayı da kabul edemiyorum. Bu kısırdöngüyle boğuşurken, gördüm ki yalnız değilim. İngiltere’de çocuklara 14 yaşına kadar akıllı telefon verilmemesini savunan Clare Fernyhough ve Daisy Greenwell adında iki anne WhatsApp grubu kurdu ve