Mehmet Cemil Acar…
Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nde 1998 yılında işbaşı yaptı.
Bir memurun hayalini bile kuramayacağı dudak uçuklatan bir servete sahip oldu.
Hayatın olağan akışına uygun olmayan mal varlığı elbette ki birilerinin dikkatini çekecekti.
Öyle de oldu. CİMER’e ulaşan bir ihbarla Ulaştırma Bakanlığı tarafından hakkında soruşturma başlatıldı.
Acar şimdi cezaevinde.
Muhalefet haklı olarak “Bir bürokrat nasıl bu kadar zengin olur?” diye soruyor. Hatta işi Mansur Yavaş gibi İstanbul’da yürütülen yolsuzluk soruşturmasıyla kıyaslayan ve “Gördünüz mü, bizim arkadaşların evinden çıkan paraya bak, A-Ke-Pe’nin bürokratının evinden çıkana bak” noktasına götürenler de oldu.
Kazın ayağı öyle değil Mansur Bey… Keşke bu kıyası yapmakta bu kadar acele etmeseydiniz.
Acar’ın memuriyete başlama tarihi bu iktidardan önce.
Hakkındaki soruşturmayı başlatan bu iktidarın bakanı..
Yetenekli ve işini bilen memur Acar, A-Ke-Pe ile bırakın yakın olmayı yıllardır aleyhine çalışıyor!
Kişi sevdikleriyle beraberdir. Çalıştığı kurumun sır niteliğindeki bilgilerini yıllardır kimlerle paylaştığı, telefonda uzun uzun kimlerle sohbet ettiği, mesajlaştığı yakında ortaya çıkar.
İnanmazsanız CHP’nin acar Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’a sorun.
O size gerekli bilgileri verecektir.
Not: Hırsızın partisi, ideolojisi olmaz. Hırsız hırsızdır. Yunus Emre Enstitüsü’ndeki yolsuzluk operasyonunda şu ana kadar dokuz kamu görevlisi tutuklandı. 16,5 milyon lira yasal yollardan devlete iade ettirildi. Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü’ndeki soruşturma da aynı titizlikle sürdürülüyor. Devlette, belediyelerde bu milletin bir kör kuruşuna göz diken kim varsa hesabını verecek. Toplum vicdanı bunu istiyor.
Özel’in hakkı Özel’e
CHP lideri Özgür Özel’in uğradığı kalleş saldırı sonrası yaptığı açıklamayı çok beğendim.
Özel’in “Siyaset kurumuna yapılmış bir saldırı olarak görüyorum. Arkasından ne çıkarsa çıksın, sivil siyaseti kucaklamak, birlikte çalışmak mecburiyetindeyiz. Kutuplaşmanın kimseye faydası yok” açıklaması tam bir devlet adamı açıklamasıdır.
Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu siyaset tarzı da söylem de budur. Umarım devamı gelir.
1.5 dakikada dört yalan söyleyen adam
Ali Mahir Başarır katıldığı bir yayında 1,5 dakika içinde hakkımda tam dört yalan uydurmuş!
E cevap vermek şart oldu.
1- Sevgili Ali Mahir… Savcıdan bir bilgi, belge almadım. Bir şey de paylaşmadım. Çok zorlama bir yalan bu. Her zamanki gibi iftira atıyorsun.
2- Benimle görüşmek için bir milletvekili ile beraber telefon açtığınızı sen de, ben de, o vekil de biliyor. Ama tebrik ederim, çok iyi kıvırıyorsun. Biraz da benim kimseyi satmayacağımı bildiğin için rahatsın. Adamlık kimseyi satmamaktır Ali Mahir…Kimin adam, kimin yalancı olduğunun sen de bilincindesin. Bu da bir şeydir.
3- Bir dostunu aramadım. Senin dostun beni aradı. Sana kırılmadım. İnsan sevdiğine, değer verdiğine kırılır. Sana niye kırılayım? Klinik psikolojinin ilgi alanına giren kişilere kırılmak olmaz. Yardımcı olunur.
4- O dostuna “Ben de ona sırık mı diyeyim” diye bir cümle kurmadım. O cümle dostuna ait. Sık sık uzun boylu olmakla övünüyor, kilolu insanları aklınca aşağılıyorsun. Belli ki siyaset yapma kabiliyetin bu kadar. Hadi ona da eyvallah… Kilo alınır, verilir Ali Mahir… Allah karaktere zeval vermesin. Oradaki eksikliğin çaresi yok. Sonra o kalıbınla Genel Başkan’ın saldırıya uğrarken sen ne yapıyordun, niye gövdeni siper etmedin be selvi boylum? 66 yaşında bir meczup yanında Genel Başkanı’na vuruyor, sen film izler gibi izliyorsun! Polisler adamı etkisiz hale getirdikten sonra sergilediğin performans fena değil. Ama inandırıcılık konusunda biraz daha çalışman şart.