06.03.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
mailto:yural@milliyet.com.tr
Sürekli başucumuzda duran,kitaplığımızı yerleştirdiğimizde bile bir türlü yerine kaldıramadığımız ve defalarca okumamıza karşın bıkmadığımız kitaplara başucu kitapları denir. Bu kitapları her okuduğumuzda, sanki ilk kez okuyormuşcasına yeni yeni bilgiler edinir, yeni dünyalar keşfederiz. Benim başucumdaki, başucu kitaplarının sayısı biraz fazladır. Bu yüzden bir su bardağı koymak için bile on-on beş kitabı yere indirmek gerekir.
***
Başucu kitaplarımın içinde en ilgiyle okuduğum dört kitap Cüneyd Okay'a aittir. Cüneyd benden tam 24 yaş küçük bir yazar ve araştırmacı. Benim Milliyet Çocuk Dergisi'ni çıkardığım dönemlerde o 9-10 yaşlarında, belki de benim okurlarımdan biriydi. Bunu Cüneyd Okay'la hiç konuşmadık. Ama dün yine onun kitaplarını karıştırırken, bir bölüm çok ilgimi çekti. Cüneyd Okay'ın "Meşrutiyet Çocukları" adlı kitabında, "Dedelerimizin oynadığı oyunlardan örnekler" bölümü. Belki bazıları bana olduğu gibi sizlere de çok komik gelecek. Yine de dedelerimizin arkadaşlarıyla hangi oyunları oynadıklarını bilmek bana gerçekten çok ilginç geldi.
***
Taklit oyunu: Çocuklar sıra ile dizilirler. Öndeki kumandan olur. O hangi hareketleri yaparsa arkasındaki çocuklar da aynı hareketleri yaparlar. Burada dikkat edilecek nokta, jimnastik hareketlerini doğru ve bir asker gibi yapabilmektir. Kuş uçtu oyunu: Ebe bir kuşun adını söyler ve kollarını kanat gibi açarak çırpar. Örneğin güvercin uçtu gibi. Bu sırada diğer çocuklar da kollarını kanat gibi çırparlar. Daha sonra ebe diğer kuşların adını söyler. Bir ara uçmayan bir nesnenin adını söyleyerek gene kollarını çırpar. Burada diğer çocuklar durumu fark edip kollarını oynatmazlar. Yanılıp kollarını oynatan yeni ebe olur.Kurt kuzu oyunu: Arka arkaya dizilen çocuklardan öndekine koç, ortadakilere koyun, en arkadakine de kuzu denilir. Amacı en arkadaki çocuğa dokunmak olan ebe ise kurt olur. Koç, kurdu kuzuya dokundurmamak için devamlı hareket eder. Bu oyunun amacı ise çocukları bedenen "çevik" hale getirmektir. Hücum emri oyunu: Çocuklar aralarında on beş ila elli adım uzaklık kalmak üzere iki gruba ayrılırlar. Grup başları ellerinde birer bayrak tuttukları halde ortada dururlar. Oyunu idare edenin, "Arş!" emri üzerine her iki gruptan birer çocuk koşarak bayrağı alıp bekleyen arkadaşlarına, onlar da tekrar grup başlarına götürürler. Bu şekilde önce bitiren grup oyunu kazanır. Esir almaca oyunu: Elli adım uzaklıkta iki çizgi çizilerek kaleler oluşturulur. Gruplar bu kalelere girerler. Gruplardan bir çocuk kalesinden çıkarak diğer kaleye doğru gider. Bu kaleden de diğer bir çocuk onu yakalamak üzere alana çıkar. Eğer ilk çıkan kalesine dönüp tekrar çıkarsa bu sefer yakalamak hakkı ona geçer. Yakalayan kaçana eli ile dokunabildiği zaman onu esir etmiş olur. Belirlenmiş bir zaman dilimi içinde hangi taraf daha fazla esir almışsa oyunu kazanır. Renk oyunu: Çocuklar iki gruba ayrılır. Birinci grup bir renk seçer ikinci grup sayarak bu rengi bulmaya çalışır. Bulamazlarsa yeni bir renk belirlenir. Bulurlarsa bu grup renk tutma hakkını elde eder. Bu yazımda sizlere oyunların tümünü aktaramadım. Sakın, "Dedelerimiz de hiç oyun bilmezlermiş!" demeyin. Yarın sizlere Cüneyd Abi'nizin derlediği öteki oyunları aktaracağım.