Cumartesi “İp cambazlığı yapmak gibi...”

“İp cambazlığı yapmak gibi...”

30.01.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bugün Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde gösteri yapacak olan sihirbaz Kubilay Tunçer: “Sihirbazlık ip cambazlığına benzer. Yürürsün, yürürsün, hata yapınca düşersin; hepsi boşa gider”

“İp cambazlığı yapmak gibi...”

Sihirbaz Kubilay Tunçer bugün saat 21.00’de Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde sihir şovunu sahneleyecek. David Copperfield’ın da aldığı Merlin Ödülü sahibi bir sihirbaz olan Tunçer, aynı zamanda oyun yazarı, dizi ve sinema filmlerinde rol alan bir oyuncu ve akademisyen... Tunçer’le sihirbazlık macerasını ve aldığı tepkileri ve projelerini konuştuk.

Haberin Devamı

-Sihirbazlığa nasıl başladınız?

90’ların ortasında tiyatroyla uğraşıyordum. Amerika’da sihirbazlarla tanıştım, öyle başladım. Tiyatro geçmişim sayesinde
üç-dört senede sahneye çıkabilir halde geldim. Önce asistandım, sonra Las Vegas’ta sahneye çıktım ve 2000’li yıllarda da uluslararası kariyerim başladı.

-Şovunuzu nasıl tanımlıyorsunuz; var mı mutlaka yaptığınız imza gösterileriniz?

Tarzım kabare sihirbazlığı denen baştan sona interaktif bir tarz. Büyük dekorlar yoktur, tamamen seyirciyle etkileşim üzerinedir. Dikiş iğnelerini yutup ağzımdan ipliğe dizilmiş şekilde çıkarırım; o imza oyunum oldu artık. Kartlar, meyveler, hemen her objeyle gösteriler var.

“Sihirbazlık insan algısını yönetme işi”

Haberin Devamı

-Hilelere dair bir şeyler öğrenebilecek miyiz sizden?

Sihirbazlık seyircinin ne düşünüp ne düşünmeyeceğini, nereye bakıp bakmayacağını önceden bilme, onun algısını yönetme işi. Sihirbazlıkta bir sır vardır: Bütün bunların bir numara olduğu. Sırlar açıklanınca bu işin tadı kaçar.

-Çok alkış alan, öne çıkan şovlarınız hangileri?

Gösterilerimde alkış pek eksik olmaz ama marifet gecenin sonundaki alkış. Çünkü sihirbazlık ip cambazlığına benzer; yürürsün, yürürsün, bir hata yapınca düşersin; hepsi boşa gider. 70-80 dakikalık tek kişilik bir şovu hatasız götürdüğün zaman aldığın alkış asıl hedef.

-Uluslararası Sihirbazlar Derneği’nden Merlin Ödülü’nü almışsınız...

Prestijli ve kariyere verilen bir ödül. Tiyatroyla sihirbazlığı birleştiriyorum, bir tarzım var;
bir de Türkiye’deki sihirbazlarla dünya sihirbazları arasında bir köprü oluşturuyorum. Bu sebeplerle verdiler.

-“Sihirbazım” deyince enteresan tepkiler de geliyordur...

15-20 sene önce daha farklı tepkiler geliyordu; internet, tv şovları yoktu. Bir de artık tanınıyorum. Önceden “Beni kaybedebilir misin?” ve “Abi, o kız kesme nasıl oluyor?” diye soruyorlardı en çok.

-Türk seyircisiyle yurt dışındakiler arasında fark var mı?

Var. Las Vegas’ta bu iş çok popüler, seyirci çok görmüş olduğu için orada iyi sihirbaz-kötü sihirbaz farkı iyi belli oluyor. Avustralya’da pohpohlamayı sevmezler. Bizde şovun ilk 10-15 dakikası biraz gergin olur seyirci, biraz da numaraları çözmeye çok heveslidir. Halbuki otur seyret işte. Eğlenmek yerine numaraları çözmeyi tercih ediyor, o zaman da eğlenemiyor; yazık oluyor bilet parasına.

Haberin Devamı

“Hayata nanik yapıyorsan sihirbazsın”

-Yapmak isteyip henüz yapamadığınız bir gösteri oldu mu?

İstediklerimi yaptım hep, yapmadığım oyunları da istemiyorum. Kariyerimde kibrit çöpü kaybetme numarası da, otomobil kaybetme numarası da yaptım.

-Arabayı kaybedip getirdiniz ama değil mi? Türkiye’de miydi bu şov? Sırrını alamıyor muyuz sizden?

Ya sihirbazlar sırlarını verir mi? Sahnede kocaman arabayı hop diye kaybettim, geri de getirdim. Çok etkileyici bir gösteri, birden çok kez yaptım. Bazı oyunlar o kadar etkileyicidir ki aradan bir dakika falan geçer, sonra alkışlar seyirci. Türkiye’de yaptım ama yakında yapmayacağım.

-Sihirbazlığın eğlendirme ötesinde bir anlamı var mı sizin için?

Zorluklar karşısında, hayat karşısında panik de yapabilirsin, nanik de yapabilirsin. Nanik yapıyorsan sihirbazsın demektir, benim için anlamı bu.

Haberin Devamı

-Oyunculuk alanında yakında projeleriniz var mı?

Film çekiyoruz; tarihi dram, güzel bir film. Dizi projesi var, oyun da yazmak istiyorum yeni sezona.

“Beş yaşındasın, baban sihirbaz; daha ne istersin?”

-Sihirbaz bir baba her çocuğun hayalidir herhalde, çocuğunuz var mı sizin de?

Kızım var, Simya ismi. Bayılıyor tabii. 5 yaşındasın, baban sihirbaz; daha ne istersin yani? Evde ona oyunlar yapıyorum, o da asistanlığımı yapıyor. Hayatımda yaptığım en zor gösteri Simya’nın kreşine gitmiştim, oydu. Krallara gösteri yapmış adamım, gitmediğim yer kalmamış dünyada; o kreşte nasıl heyecanlandım, ellerim titredi... Riskliydi, ya beğenmezlerse kızımın arkadaşları? Alkışladılar ama, başarılı oldum.

-Sihirbazlığa ilgisi var mı onun da? İster misiniz sihirbaz olmasını mesela?

Sanata çok ilgisi var, özellikle resme karşı. İsterim. Nasıl kuşaktan kuşağa sermaye aktarıldığında zenginlik büyüyor; kültürel sermaye de aktarıldığı zaman sanat büyüyor. Üç-dört kuşak sihirbaz aileler vardır, Türkiye’de yok. Ben yıllarca biriktirdiğim tecrübeyi kızıma aktaracağım, o kendininkine ekleyecek çocuğuna aktaracak, müthiş bir şey yani.