22.10.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bu senenin Türkiye Ralli Şampiyonu Mehmet Besler'in başlangıç tarihi ise 2001. Yani kariyerini bir yarışa benzetecek olursak hayli geriden başlamasına rağmen şu anda lider durumda.Besler'in, son birkaç sezona ağırlığını koyan Serkan Yazıcı'yı geride bırakıp kazandığı bu şampiyonluk pek konuşulmadı. Sonucun kesinleştiği Kocaeli Rallisi'ndeki kaza sonucu kameraman Besim Kemal Dede hayatını kaybedince hem kutlamalar iptal edildi hem de doğal olarak Besler'in birinciliğinden pek az bahsedildi. Belki de Besler bu yüzden "şampiyon pilot" havasında değil. Galiba onun şampiyonluğunu tam olarak kabul etmek için hem Besler'in zamana ihtiyacı var hem de "ralli camiası" diye bahsettiği grubun... Rallici deyince aklınıza gelen Türk pilotları sayın: Serkan Yazıcı, Volkan Işık, Ercan Kazaz, Nejat Avcı... Ortak özellikleri, ralli kariyerlerine 1980'li yıllarda başlamış olmaları. Yani 15-20 yıllık bir kariyerleri var. "Co-pilotla karı-koca gibi olmanız lazım" Çok farklı. Formula 1'de en uzun pist herhalde 5-6 km'dir. Onu ezberlemek ile 350 km'lik parkuru ezberlemek arasında büyük fark var. Formula'da "one man show" var, rallide ise pilot ile co-pilotun çok iyi anlaşması gerek. Formula 1 sevenler ile ralli sevenler arasında bir iddialaşma vardır. İkisini kıyaslar mısınız? O anda tepki verdiğimiz oluyor tabii. Evde de karısıyla kavga ettiğinde de aniden sert bir tepki verebiliyor insan. Çünkü özellikle co-pilot hata yaptığında onun zararı büyük oluyor. Sağa dön yerine sola dön derse şansınız yok, yarış bitiyor. Co-pilotunuzla anlaşmazlık yaşadığınızda ya da biriniz hata yaptığında bunun kavgasını yarış anında yapar mısınız yoksa yarıştan sonraya mı bırakırsınız? Hayır, co-pilotluk normal bir meslek değil. Ben zaten arabada sağ koltuğa bile oturamıyorum. Pilotluk ve co-pilotluk iki apayrı iş midir? Mesela siz co-pilotluk da yapabilir misiniz? Türkiye ralli şampiyonu oldunuz. Son beş yılda üç birincilik alan, favori Serkan Yazıcı'yı da geride bıraktınız. Tabii her şey çok çabuk gelişti. Bu iyi mi kötü mü ben de tam anlayamadım. En büyük eksiğim tecrübeydi, bu bir yılda halledilmez ama belli bir yol kat ettim. Ford takımının benim gibi sadece bir sezon yarışmış bir Türk pilota Ford Focus gibi WRC araç (Dünya Ralli Şampiyonası standartlarına uygun otomobil) teslim etmesi riskti. Siz bu basamakları biraz hızlı mı çıkıyorsunuz? Kelimelerle tarifi biraz zor... Korktum çünkü "Evet, ilk sezonumda beşinci oldum ama ya bu defter kapanırsa" diye endişelendim. Bir kademe yukarı çıkacaktım ve orada Serkan Yazıcı vardı. "Acaba ne olur?" diye endişelendim. İlk yarıştan sonra profesyonel sürücülüğüm bitebilirdi. Ford tecrübesiz bir sürücüyü alarak riske girdi ama ben de teklifi kabul ederek riske girdim. Ama böyle bir fırsat her zaman ele geçmez. Teklif geldiğinde ne hissettiniz? Türkiye şartlarında pek geç değil. Ama dünyada başarı için, bu işi 19-20 yaşlarında yapmak daha iyi. 32 yaşındasınız. Türkiye şampiyonluğu için geç midir? Kesinlikle. Ama benim kanım hâlâ kaynıyor çünkü daha yeni başladım. Neden? İnsanın kanının kaynaması etkiler mi yarış performansını? Bu işin en sevdiğim yanı, start anından itibaren ne ailenizi ne işinizi ne problemlerinizi hatırlamanız. Her şeyi bir yana koyuyorsunuz. Zaten koymazsanız konsantrasyonunuzu sağlayamazsınız ve bu kazaya sebep olabilir. Korkar mısınız yarış sırasında? Aklınıza aileniz gelir mi mesela? Kaza yaptığında bir pilot ilk olarak ne düşünür? Yine dünyanın masrafını açtık diye mi üzülür, yoksa canını kurtardığına mı sevinir? Dışarıdan bakınca çok rahatımdır. Mesela en son Kocaeli Rallisi'nden önce o sabaha kadar hiç yarış var hissi bile yoktu içimde. Yarıştan önce gergin misiniz? Bilmiyorum ki. Bu bir avantaj mıdır? Var ama söylemiyorum. Uğurunuz var mı? "Bu iş insana karizma katıyor" Hayır, Bağdat Caddesi'nde tanıştık.O zamanlar hızlı gidiyorduk, hoşlanıyordu herhalde. Karınızla da ralli sayesinde mi tanıştınız? Etraftan gözlemlediğim kadarıyla doğru olabilir. Ama benim başıma gelmedi. Ben yeniyim çünkü (gülüyor). Bunu şunun için sordum. Kızların rallicilere özel ilgisi olduğu söylenir... Tabii ki karizma katıyor. Bir de bu camiaya girmek kolay değil. Zannetmem ki beni bile tamamı kabullenmiş olsun. Birçok kişi beni tebrik etmedi. Ama sonuçta ben de Türkiye şampiyonu olarak camianın bir üyesi oldum. Hızdan mı etkileniyorlar yoksa pilotluk bir karizma mı katıyor? Normal. Örneğin gazeteci camiası yeni, geleceği parlak birine nasıl bakarsa onlar da yeni rallicilere öyle bakar. Çekingenlik var. Ben daha önce "Ralli yeni yüzler arıyor" demiştim, ters anlamış camia. Gerçekten de baktığınız zaman rallicilerin çoğu 15-20 senedir yarışan insanlar. Ama ben "Bunlar gitsin, yenileri gelsin" anlamında söylemedim. Ralliciler nasıl bir gruptur? Aralarına yeni gelenleri çabuk kabul ederler mi yoksa önce bir tedirginlik duyarlar mı? Mesela Formula 1'de Alonso şampiyon oldu ve renk kattı, o anlamda... Ayrıca amatörlükten profesyonelliğe geçmeyi amaçlayan kişilerin önünü açmak istiyorum. Çünkü uzun süredir yarışanlar var fakat çoğu sponsorsuz, kendi imkanlarıyla götürüyor işi. Ne anlamda söylediniz? "Bir kere olsun yarışayım" Bir aile şirketimiz var. Esasen otomotiv ana yan sanayi kuruluşuyuz. Bir fabrikamız radyatör imalatı yapıyor, ben onun başındayım. Yaklaşık 2 bin çalışanımız var. Siz aslında sanayicisiniz. Esasında hayır. Ben Bağdat Caddesi'nde büyüdüm. Bizim zamanımızda Bağdat Caddesi'nde yarışmak çok revaçtaydı. Yani siz otomotiv işine küçüklükten beri aşinasınız. Yarışçılığa merak sarmanızı sağlayan da bu mu oldu? Yani... Pek... Yoksa geceleri ters yönde yarış yapanlardan biri miydiniz? Ters yönde değil ama çok yarış yapardık, doğru. O dönemde de bir gün, bir kerecik olsun ralli pilotluğu yapmak istiyordum. Küçüklükten beri yarışları izlemeye giderdim. Bittikten sonra biz de piste çıkardık. Cevap vermekte biraz geciktiniz. Pist haricinde 2003'te. Bir arkadaşımla ortak bir araba aldık. O tırmanma ve kros yapacaktı, ben Türkiye Ralli Şampiyonası'nın ayaklarına girecektim. Hoşuma gitti. Hırslandım çünkü kullandığım araba, yarışları bitiremiyordu. Bulgaristan'daki yarışlara bile gittim. Çok çaba gösterdim yani. İlk yarışım yine Ege Rallisi'ydi. Baktım ilk iki etapta en öndekileri olmasa da onları takip edenleri yakalıyordum. "Bende mi bir şey var yoksa onlar mı problemli?" diye düşündüm. Bu arabayla 12'nci olabiliyorsam bu işin üzerine gitmem gerektiğine inandım. Sonuçta o sene araba dayanamadı ama tecrübe kazandım. Gerçek bir yarışa ilk adımınızı ne zaman attınız? Mehmet Besler 1972 İstanbul doğumlu. İngiltere'deki Bournemouth Business School'dan mezun. Pist yarışlarına 2001'de başladı. Mutlu Cup, Ege Rallisi ve Hitit Rallisi'nde birincilikleri var. Sanayici, Bursa'da yaşıyor. Evli, bir çocuk babası. Kimdir?