Dünya Erdoğan: Hedef 5 milyar dolar

Erdoğan: Hedef 5 milyar dolar

07.10.2019 - 12:09 | Son Güncellenme:

Sırbistan gazetesi Politika'ya konuşan Cumhurbaşkanı, "2010 yılından bu yana ikili ticaret hacmimiz yüzde 200 oranında arttı ve 2018 yılında rekor kırarak 1,2 milyar dolar seviyesini yakaladı. Bu rakamı kısa vadede 2 milyar dolar, sonrasında 5 milyar dolar seviyesine taşımayı hedefliyoruz" dedi. Erdoğan, Sırbistan'da yatırım yapan Türk firması sayısının da 800'ü geçtiğini söyledi.

Erdoğan: Hedef 5 milyar dolar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün ziyaret ettiği Sırbistan'ın Politika gazetesine bir röportaj verdi.

Haberin Devamı

Sayın Cumhurbaşkanı, bu yıl Türkiye ve Sırbistan arasında diplomatik ilişkilerin tesis edilmesinin 140. yıldönümü. İki ülke arasındaki ilişkilerin mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye parçası olduğu Balkanların refah ve istikrarına önem veriyor. Buna katkıda bulunacak faaliyetlerde bulunmaya gayret ediyoruz. Bölgeyle ilişkilerimizi ve işbirliğimizi her alanda güçlendirmek istiyoruz. Sırbistan Balkanlarda merkezi ve stratejik bir konuma sahip bir ülke. Sırbistan’la köklü, tarihi ve kültürel bağlara sahibiz ve ortak sınırlarımız olmasa da Sırbistan’ı komşu bir ülke olarak görüyoruz.
Bugün ilişkilerimiz tarihinin en iyi seviyesinde. Bunda değerli Dostum Vuçiç’in rolü ve desteği büyük. İki yıl önce neredeyse aynı tarihlerde, ilişkilerimize ivme kazandıran bir Sırbistan ziyareti gerçekleştirmiştim. O zaman temellerini attığımız Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin ikinci toplantısını bu ziyaretim vesilesiyle gerçekleştireceğim. Böylece hem iki sene içerisinde yaptıklarımızı değerlendirme fırsatı bulacağız hem yeni hedefler koyacağız.
Son ziyaretimden bu yana ikili ticaretimizin geliştiğini, Sırbistan’daki yatırımlarımızın arttığını, bazı firmalarımızın Sırbistan’daki işlerini büyüttüklerini, yeni firmalarımızın Sırbistan’ın farklı bölgelerinde fabrikalar kurduklarını memnuniyetle görüyorum.
Keza TİKA’nın ortak tarihi ve kültürel mirasımızın korunması ve sağlık, tarım gibi farklı alanlarda kalkınma yardımlarını hayata geçirdiğini görmek gurur verici.
Tüm bu gelişmelere paralel olarak bizleri en fazla sevindiren Türk kültürüne ve diline olan ilginin Sırbistan’da giderek arttığını görmek. Türkiye’de de Sırbistan’a ve Sırp kültürüne olan ilgi giderek artıyor. Bu durum turizm rakamlarında karşılıklı artış sağlıyor.
Ram Kalesi’nin ve Kalemeydan’daki tarihi eserlerin restorasyonu örneğinde olduğu üzere, TİKA tarafından gerçekleştirilen projelerimizin Sırbistan’ın turizmine katkıda bulunuyor olmasından memnuniyet duyuyorum.

Haberin Devamı

Bu ziyaretim vesilesiyle ayrıca bölge için büyük önem taşıyan ve dostluk projesi olarak gördüğümüz Belgrad-Saraybosna Otoyolu’nun temeli atıyoruz. Pekçok kişinin merakla takip ettiğini bildiğim bu projenin en kısa sürede hayata geçirilmesine büyük önem veriyoruz. Bu projeyi, sadece bölgesel ticari ve ekonomik ilişkilerin güçlenmesini sağlayacak bir proje olarak değil, bölgesel barışa da katkıda bulunacak ve gönülleri birleştirecek bir dostluk projesi olarak görüyoruz.
Değerli Dostum Vuçiç’le beraber olgunlaştırdığımız tüm bu projelerin sonuçlarını almaya başladığımızı görmek beni hem sevindiriyor hem doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Her iki tarafta mevcut bu güçlü siyasi iradeyle işbirliğimizi çok daha ileri noktalara taşıyacağımızdan şüphe duymuyorum.
Bütün Balkanlarda barış ve istikrarın korunmasına çok büyük önem veriyoruz. Aynı şekilde Sırbistan’da da istikrarın korunmasına önem veriyor, Sırbistan’ın ekonomik kalkınma çabalarını ve AB üyelik sürecini destekliyoruz. Sırbistan’da refah ve huzur artarak sürdüğü takdirde bunun tüm bölgeye olumlu yansımaları olacağına inanıyoruz. Sırbistan bölgesel barışın korunmasında ve bölgenin kalkınmasında büyük bir öneme ve role sahip. Bunu Belgrad’ı her ziyaret edişimde daha da yakından görme şansı elde ediyorum.

Haberin Devamı

Türkiye ve Sırbistan arasındaki ekonomik ilişkiler son birkaç yıldır oldukça gelişti. Bu konuda yorumunuz ne olur?

Haberin Devamı

Ülkelerimiz arasında serbest ticaret anlaşması, vize anlaşması, yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması ile çifte vergilendirmenin önlenmesi anlaşmaları gibi temel ikili düzenlemeler mevcut. 2017 Ekim’inde gerçekleştirdiğim ziyaretin ardından ilgili kurumlarımız karşılıklı ticari ve ekonomik ilişkileri geliştirmek için gerekli hukuki altyapıyı daha da güçlendirecek adımları attılar. Oluşturduğumuz bu kuvvetli hukuki altyapı ve değerli dostum Cumhurbaşkanı Vuçiç’in de destekleriyle işadamlarımızı ve yatırımcılarımızı Sırbistan’daki faaliyetlerini arttırmaları için teşvik ettik. Böylece geçtiğimiz son birkaç yılda ekonomik ve ticari ilişkilerimiz daha da ivme kazandı. Ancak şunu da belirteyim, henüz bu alanda potansiyelimizi doldurmuş değiliz.
2009 tarihli Serbest Ticaret Anlaşması’yla (STA) 2010 yılından bu yana ikili ticaret hacmimiz yüzde 200 oranında arttı ve 2018 yılında rekor kırarak 1,2 milyar dolar seviyesini yakaladı. Bu rakamı kısa vadede 2 milyar dolar, sonrasında 5 milyar dolar seviyesine taşımayı hedefliyoruz. Geçtiğimiz Haziran ayında yürürlüğe giren revize Serbest Ticaret Anlaşması ve bu ziyaretim sırasında imzalanan sanayi ve yatırım alanlarındaki anlaşmalar da hedeflerimizi yakalamamıza katkıda bulunacaktır.

Haberin Devamı

Türk şirketlerinin Sırbistan’da istihdama katkıda bulunan yatırımları da her geçen gün katlanarak artıyor. Halihazırda, tekstil ve hazır giyim, otomotiv yan sanayi, makina, bankacılık, turizm gibi pek çok sektörde firmalarımızın Sırbistan’da yatırımları bulunuyor. Sırbistan’da faaliyet gösteren Türk firması sayısı 2015 yılında 130 civarındayken, halihazırda 800’ü geçti. 2011 yılında sadece 1 milyon dolar seviyesinde olan Sırbistan’daki Türk yatırımları, kayda değer bir artışla 2018 yılında 200 milyon dolara ulaştı. Yatırımlarımızla Sırbistan’da yaklaşık 8.000 kişiye istihdam sağlıyoruz.

Geldiğimiz nokta yüzümüzü güldürmekle birlikte, daha fazlasını başarmak için potansiyel ve karşılıklı siyasi irade bulunuyor. İşadamlarımızın da bu yönde kararlı olduklarını görmek daha parlak bir gelecek için bize umut veriyor.

İki ülke Kosova’nın bağımsızlığı konusunda birbirinden bütünüyle farklı görüşlere sahip. Bu durum Ankara ve Belgrad arasındaki ilişkileri nasıl etkiliyor?

Kosova sorununda tarafların bütününün tatmin olduğu bir mutabakata varılması, Türkiye’nin de bir parçası olduğu Balkanların uzun vadeli istikrarı ve barışı için hayati önem taşıyor. Bu nedenle, Belgrad-Priştine Diyalog Sürecinin devamını ve tarafların özgür iradesine ve uzlaşısına dayalı kalıcı ve kapsamlı bir anlaşmaya varılmasını destekliyoruz. Sorunun çözümü için elimizden geleni yapmaya hazırız. İki ülke arasında varılacak bir mutabakat bizim de kabulümüz olacaktır.

Öte yandan, Türkiye ile Sırbistan arasındaki ilişkiler karşılıklı anlayış ve saygıya dayanmaktadır. Ülkelerimizin çıkarlarına hizmet eden çok katmanlı bir işbirliği yürütüyoruz. Ülkelerimiz işbirliği alanları ile farklı bakış açışlarını kompartmanlara ayırabilecek olgunlukta dış politika geleneklerine sahiptirler.

Sırbistan’daki ve bölgedeki bazı milliyetçi Boşnak siyasetçiler, “Yeşil Koridor” başlıklı bir projenin destekçiliğini yapıyor. “Yeşil Koridor”dan kasıt ise Sırbistan’daki Müslüman azınlığın yaşadığı bölgelerle, Bosna Hersek ve Kosova’yı birleştirmek. Müslüman gruplar, bu plana Türkiye’nin desteğinden bahsediyorlar. Bu konudaki düşüncenizi alabilir miyim?

Balkanlardaki tarihi ve kültürel bağlarımızı çok önemsemekle beraber Balkanlara yönelik politikamızı din eksenli yürütmüyoruz. Balkanların neresinde olursa olsun bu coğrafyanın tüm halklarını, Sırp, Boşnak, Arnavut, Hırvat ayırt etmeden, asırlarca birlikte yaşadığımız, gelecekte de yine her alanda işbirliği içinde olacağımız dostlarımız olarak görüyoruz. Biz Sırbistan’ın birlik, beraberlik ve huzur içerisinde olmasını, Avrupa entegrasyonunu başarıyla tamamlamasını ve müreffeh bir ülke olmasını istiyoruz.
Ancak bazılarının ülkemizin Balkanlar’daki faaliyetlerinden, Sırbistan’la kurduğu güçlü işbirliğinden rahatsız olduğunu görüyoruz. Bu çevreler Türkiye’nin gayretlerini manipüle etmeye, olduğundan farklı yansıtmaya çalışıyorlar. Neyse ki değerli dostum Vuçiç’le ortak çabamız sayesinde ilişkilerimizi her geçen gün bir adım daha ileri taşıyarak bu çevrelerin planlarını boşa çıkarıyoruz. Benim herkese tavsiyem Balkanlarda çatışmaları artırmak yerine Balkanların geleceğine katkıda bulunacak siyasi projeler üretmeye kafa yormalarıdır.
Sırbistan’daki Boşnak azınlık ile Türkiye’deki Sancak kökenli vatandaşlarımız iki ülke arasında bir gönül bağı ve dostluk köprüsü oluşturmaktadır. Onları ülkelerinin geleceğine ve ikili ilişkilerimize katkıda bulunan bir zenginlik olarak görüyoruz. Ülkemizin bölgeye yönelik politikası açık ve nettir. Sırbistan’ın toprak bütünlüğüne saygılıyız. Bölgesel, etnik, dinsel her türlü milliyetçiliğe karşıyız. Ziyaretim vesilesiyle Yeni Pazar-Tutin yolunun modernizasyonu projesinin temelini atacağız. Sırbistan’ın diğer bölgeleri gibi Sancak’ın da kalkınması ve zenginleşmesine katkı sağlayacak bu gibi projelere Sırbistan Hükümetiyle birlikte destek vermeyi sürdüreceğiz.

Bosna-Hersek’teki Boşnakların partisi Demokratik Eylem Partisi (SDA) Bosna-Hersek için yeni bir yapılanma öngören açıklamasını 14 Eylül 2019 tarihinde yaptı. Bu açıklamaya SDA’nın Sırbistan’daki uzantısından da destek geldi. Bu konudaki yorumunuz nasıl olur?

Esasen benzer bir bildirinin 2015 yılında da kabul edildiğini biliyoruz. Genel Başkan İzetbegoviç de bir açıklama yaparak, deklarasyondaki hedeflerin doğal olarak anayasaya uygun bir biçimde, tüm tarafları içerecek şekilde ve yasal yollarla gerçekleştirilmesinin öngörüldüğünü açıklığa kavuşturmuştur. Bosna-Hersek’teki ilgili tarafların onayını alacak adımlara bölgenin ve uluslararası toplumun destek vermesinin gerektiği aşikardır. Biz, Bosna-Hersek’te hiçbir kesimi tam memnun etmediğini bildiğimiz Dayton Anlaşmasını, eksik yönleri bulunmasına rağmen, Bosna-Hersek için şu anda eldeki asgari uzlaşı olduğu cihetle destekliyoruz. Ancak, ilgili taraflar bu anlaşmayı iyileştirmek isterlerse, bunun BM’nin gözetiminde gerçekleştirilmesi gerektiğini daha önce de belirtmiştim.